27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İki TKP, iki Merkez Komite! İşte alınan o kararlar

İki TKP, iki Merkez Komite! İşte alınan o kararlar
A+ A-

Türkiye Komünist Partisi'nde (TKP) örgütü ikiye ayıran eşzamanlı iki kongre yapıldı. TKP yöneticilerinden Kemal Okuyan, Aydemir Güler grubu Atılım Kong-

resi'yle; Erkan Baş, Kurtuluş Kılçer ve Metin Çulhaoğlu grubu da 12. Kongre'yle TKP'deki ayrılığa son noktayı koydu. İki buluşmada iki farklı merkez komitesi seçildi.

TKP içinde iki kanat dün ayrı ayrı topladıkları kongrelerle parti içindeki kopuşu resmileştirdi. Bugüne kadar parti liderliğindeki ağırlıkları bilinen Kemal Okuyan-Aydemir Güler grubu dün "Atılım Kongresi"ni topladı. Yaklaşık 2500 kişinin katıldığı Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki kong

rede karşı tarafa eleştiriler yöneltildi.

TKP 12. Kongre'yi toplayan MK üyeleri için "Bu grup yüzünden Türkiye'nin bu şartlarında siyaset üretemez hale geldik" diyen "Atılım"cılar, siyasetten kopmanın yanlışlığına vurgu yaptı. Kongre'de konuşan Kemal Okuyan özetle şunları söyledi:

HAZİRAN ELEŞTİRİSİ

"Bizi ilgilendiren, TKP'yi olağan siyasi mücadeleye döndürmektir, en kısa sürede. Ben bu MK'nın görevini şöyle okudum: Bir, TKP'yi bu krizden derhal çıkarmak; iki, TKP'yi asli görevlerine döndürmek ve üç, bugün bu salondaki enerjiyi, kriz sırasında hepimizin tanık olduğumun enerjiyi çoğaltmak. Bir ay sonra bu enerjiyi azaltırsak, enerjiyi çoğaltamazsak, bu MK'yı da çöpe atın.

"Haziran'ın bir devrim olmadığını defalarca söyledik, aynı zamanda kendi içinde "devrimci dinamikleri" de barındırmıyordu. Muhteşem bir halk hareketiydi, devrimci rotaya sahip olması gerekmez tarihsel olması için, devrimci mücadelenin ihtiyaç duyduğu halkçı enerjiyi sunmuştur, ortadadır. Hiçbir halk her gün sokağa çıkmaz, çıkarsa müsamere olur, halklardan müsamere beklemeyelim, halklar gerektiğinde sokağa dökülür ve masaya vurur; iyi ki öyle yapar, öteki türlü egemen sınıflar her gün müsamere eden halkı manipüle etmeye çalışır, bu düzeni titretmeye yetiyor halkın enerjisi.

'AYNI DİNAMİKLER'

"Haziran'da büyük halk hareketine özenli davranamazsanız hataya düşersiniz. Haziran'da belirgin biçimde ayrıştıracağımız değişik toplumsal dinamikler yoktu! Toplumun farklı kesimleri vardı evet, fakat bunlar şaşırtıcı biçimde 'aynı toplumsal dinamiği' ifade ediyorlardı; Erdoğan'a dönük aydınlanmacı bir tepki vardı."

12. KONGRE'NİN BAKIŞI

Haziran Ayaklanması sonrasında partiyi gerekli örgütsel dönüşümleri yapmadığı ve yeterince mücadele etmediği gerekçesiyle eleştiren diğer Merkez Komite üyeleri ise 12. Kongre'yi topladı. Erkan Baş, Kurtuluş Kılçer, Metin Çulhaoğlu gibi MK'daki diğer isimlerin önderliğindeki buluşma Haliç Kongre Merkezi'nde yapıldı. TKP'nin genç kadrolarının çoğunlukta olduğu kongre, Enternasyonal Marşı'yla başladı.

Kürsüye ilk olarak Metin Çulhaoğlu çıktı. TKP'nin içindeki durumu "kriz" olarak tanımlayan Çulhaoğlu, 2. Cumhuriyet projesinin çöktüğünü ve Haziran'da sokaklara çıkanların bu oyunu bozduğunu söyledi. Çulhaoğlu, "1. Cumhuriyet'le elde edilen kazanımların sosyalist mücadeleyi ilerlettiğini kaydettikten sonra isim vermeden BDP-PKK'ya "AKP'yle flört etme" eleştirisinde bulundu. Çulhaoğlu, "Parti her toplumsal dinamikle ilişki kuracak, her yöne girecek. En iyi eğitim kadroların alanlara çıkmasıdır. TKP yüzünü dışa döndüğü ve toplumsal dinamikleri harekete geçirdiği zaman Atılım Kongresi'ndeki arkadaşlarla yeniden bir araya geliriz" diye konuştu.

Kongrenin kapanış konuşmasını yapan Erkan Baş, yaşananların parti içi bir kavga olmadığını belirtti: "Biz bir iddiayı örgütlüyoruz. Haziran'da ayağa kalkan milyonlarca emekçinin beklentisinin bir irade haline getirilmesidir. Türkiye'de Haziran Direnişi olmamış gibi yaşamaya devam etmek statükodur. Bu statüko bugünden itibaren son bulmuştur." Baş, Atılım Kongresi'ndekilerden gelen itirazlara şöyle karşılık verdi: "Bizim yaşımız yetmedi, kurucu irade olamadık ama devrimci iradeyi şekillendiriyoruz. TKP'nin kadrolarına baktığmızda kısıtlamaları değil, olanakları görüyoruz. Sosyalistiz, komünistiz dememize gerek yok, önemli olan sosyalizmi milyonların bayrağı yapmayı zorlamaktır".

12. KONGRE AÇIKLAMA YAPTI

"Güçlü Örgüt, Büyük Parti, Sosyalist Cumhuriyet" sloganıyla toplanan Türkiye Komünist Partisi 12. Kongresi bugün Haliç Kongre Merkezinde yapılan toplantısıyla birlikte sona erdi. Türkiye sosyalist hareketi tarihinde önemli bir yer edinen kongremiz, TKP'nin yarından başlayarak derhal emekçi halka karşı sorumluluklarını yerine getirmek üzere cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik boykot kampanyası başlatma iradesini ortaya koydu.

Siyasi Rapor Taslağı ve karar önerilerinin tartışılıp oylamaya sunulduğu kongremizde aynı zamanda merkezi parti kurulları da yapılan seçimler sonucunda belirlendi. Kongre Hazırlık Kurulu tarafından sunulan Siyasi Rapor Taslağını oluşturan her üç bölümün ayrı oturumlarda ele alındığı Kongre'de her oturumda karar tasarısı önerileri de oylamaya sunuldu. "Emperyalizmin krizi, Türkiye ve devrimci olanaklar", "Olanaklar ve partimizin devrimci görevleri: Sosyalizm toplumsal bir güç haline gelecek" ve "Büyük parti, güçlü örgüt için örgütsel dönüşüm" başlıklarından oluşan üç bölümde taslak rapor tartışılırken, her bölüm için sunulan karar önerileri de divan tarafından delegelerin oylarına sunuldu ve kabul edildi.

Karar önerilerinin kabul edilmesinin arından 25 kişiden oluşan Merkez Komite, 100 kişiden oluşan Parti Meclisi, 5 kişiden oluşan Denetleme Kurulu ve 3 kişiden oluşan Disiplin Kurulu da yapılan oylama sonucunda belirlendi.

Seçilen merkezi kurullar şu şekilde,

Merkez Komite: Ahmet Tarık Yenil, Aysel Tekerek, Baran Özkan, Barış Tercioğlu, Bilgütay Hakkı Durna, Can Soyer, Doğan Ergün, Emrah Akansu, Ercan Bölükbaşı, Erçin Fırat, Erkan Baş, Erkan Kılıç, Erkin Bulut, Esra Sert, Hande Durna, Hanife Şahan, Kamil Tekerek, Koray Yalçın, Kurtuluş Kılçer, Mehmet Karaoğlu, Mert Uzun, Metin Çulhaoğlu, Murat Bozbeyoğlu, Umut Kuruç, Yavuz Karamahmutoğlu

Denetleme Kurulu: Ahmet Üstün, Ali Önder Öndeş, Emre Gürcanlı, Hande Heper, Noyan Durna

Disiplin Kurulu: Eda Yenil, Murat Kara, Yelda Koçak

Kongremiz, emekçi halkın biricik umudu olan partimizin tarihi açısından kritik bir dönüm noktasına denk gelmektedir. Partimiz yarından itibaren üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için her alanda mücadeleyi yükseltmek için kolları sıvayacaktır.

Atılım Kongresi'nde kabul edilen karar tasarıları

Atılım Kongresi karar tasarıları yapılan oylamayla kabul edildi.

Kabul edilen tasarılar şu şekilde:

1. ATILIM İÇİN ÇAĞRI

Türkiye'nin bir komünist partiye ihtiyacı var. Türkiye kapitalizmi derin bir siyasi ve ideolojik krizle boğuşurken, bu kriz sürecinde işçi sınıfına öncülük edecek, işçi sınıfını iktidar kavgasında daha ileriye taşıyacak bir parti bu ülkeye hava kadar, su kadar gereklidir. Çünkü Türkiye ancak işçi sınıfının iktidarında yaşanılabilir bir ülke haline gelecektir. Birinci Cumhuriyet'in çözüldüğü, yerine İkinci Cumhuriyet'in kurulamadığı, iktidardaki AKP'nin bizzat kendisinin bir kriz dinamiği haline gelerek sistemin kırılganlığını artırdığı, ne Türkiye kapitalizminin ne de emperyalizmin bu krize kalıcı bir çözüm bulabileceğinin anlaşıldığı bugünlerde, komünist bir parti, devrimci olanakları, işçi sınıfı adına kalıcı mevzilere hızla dönüştürebilecektir. Bu parti açık ki Türkiye Komünist Partisi'dir.

Oysa, Türkiye Komünist Partisi, böyle devrimci olanakların olduğu bir konjonktürde yaşadığı örgütsel kriz nedeniyle içe dönmüş, kendi tarihi, birikimi ve misyonuna yakışmayan iç problemlerle boğuşmak zorunda kalmıştır. Tarih, Türkiye Komünist Partisi'ni temsil ettiği sınıf adına göreve çağırıyor. Türkiye Komünist Partisi, karşı karşıya kaldığı problemleri çözecek ve tarihsel olarak üstlendiği siyasi görevlerini yerine getirecektir. Partinin içinde bulunduğu kriz, partiyi yeniden yapılandırmak, ideolojik ve siyasi hattını sağlamlaştırmak, Türkiye'deki zorlu kavganın üstesinden gelebilecek daha güçlü bir parti yaratmak için bir fırsata dönüştürülebilir.

Türkiye Komünist Partisi'nin atılımı olarak adlandırılabilecek bu süreç, ancak Türkiye Komünist Partisi'nin tüm üye ve dostlarının doğrudan bu sürece katılımıyla, hayatın her alanında partiye destek olmalarıyla, ortak bir siyasi ve ideolojik hat doğrultusunda hareket etmeleriyle hayata geçebilir.

Türkiye Komünist Partisi Atılım Kongresi, bu çerçevede tüm parti üye ve dostlarını "Atılım"ın bir parçası olmaya çağırmaktadır.

2. CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNİ BOYKOT EDİYORUZ

Türkiye Komünist Partisi, Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki pozisyonunu aylar öncesinden ilan etmiş, seçimin iflas eden İkinci Cumhuriyet'e suni teneffüs yaptırmayı amaçladığını vurgulamıştır. TKP Atılım Kongresi, bu pozisyonun aktif bir boykot kampanyası halinde örgütlenmesini karar altına alır. AKP iktidarının, derin meşruiyet krizinin karşısına sandık vurgusuyla çıktığı ve AKP'nin sandıkta da geriletilmesinin, iktidarın elinden bu aracın alınmasına katkısının olacağı doğrudur. Ancak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine, AKP'nin sandıkta geriletilmesi, seçim hile ve yolsuzluklarının teşhir edilmesi noktasından yaklaşılamaz.

Bu seçim, İkinci Cumhuriyet'in inşasında kritik adımlardan biri olarak gündeme gelmiştir. Bu seçimin amacı, siyasi olarak iflas etmiş olan İkinci Cumhuriyet'in, fiilen Başkanlık yetkileriyle donatılmış yeni bir iktidar aygıtı yaratmasıdır. Bu durumda yapılması gereken, sonucundan bağımsız olarak, milyonlar nezdinde bir geçerliliği olmayan İkinci Cumhuriyet'in iktidar gücünü artırmasını sağlayacak bu "seçimi" reddetmektir. Seçim, seçmemek yönünde yapılmalıdır. Ağustos ayında belirlenecek Cumhurbaşkanı'na biçilen rolün özel olarak Tayyip Erdoğan'ın düzen siyasetinde oturduğu yere göre tarif edildiği açıktır. Bu seçim, aynı zamanda, milyonların gözünde bir katil ve hırsız olan Recep Tayyip Erdoğan'ın halka hesap vermekten kaçış yoludur. Bu yol en baştan tıkanmalı, diktatöre hiçbir yere kaçamayacağı ve halka hesap vereceği mesajı en güçlü şekilde verilmelidir. Bunun yolu Cumhurbaşkanlığı seçiminde sandığa gitmemektir.

Meclis içindeki muhalefet partileri, İkinci Cumhuriyet'in meşruiyet krizine kendi cephelerinden "çözüm" aramaktadır. CHP ve MHP'nin belirlediği aday, CHP tabanında yer alan ilerici, laik kesimlere bir hakaret niteliğindedir. Bu partiler, her adımlarını, halkın hassasiyetlerini değil, sermaye sınıfının çıkarlarını gözeterek attıklarını, iflas eden rejimin ömrünü uzatmak için Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katıldıklarını bir kez daha ilan etmiş bulunmaktadır. Solun bazı kesimlerinin de desteğini alan HDP/BDP çizgisinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tavrı, bir başka açıdan kaybettiği açık olan rejimle yola devam etme arayışına dayanmaktadır. Kürt siyasi hareketi, mevcut seçim aritmetiği düşünüldüğünde ikinci tura gitmesi güçlü olasılık olan seçimin bu turunda, konuyu "çözüm süreci" pazarlığıyla örtüştürecektir. Yine bazı kesimlerin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilerici, halkçı bir adayla girmeye yönelik politikası da reddedilmelidir. Cumhurbaşkanlığı seçimi, gayrimeşru İkinci Cumhuriyet'in iktidar alanını genişletme çabasının sonucudur. Bu çabanın halk nezdinde bir karşılığı bulunmamaktadır.

Temel mücadele konusu, AKP iktidarına karşı öfkeli kitlelerin destekleyeceği bir aday çıkarmak değil, bu öfkenin, kaybettiği tescillenen AKP'nin iktidar alanını genişletme cüretinin karşısına dikilmesidir. Başka bir ifadeyle, mesele, meşruiyet krizi yaşayan İkinci Cumhuriyet'in meşruiyet krizini daha da derinleştirmektir. İlerici, halkçı her kişi ve kesim, bu öfkenin örgütlü kılınmasına, İkinci Cumhuriyet'in karşısına Sosyalist Cumhuriyet seçeneğinin çıkarılmasına katkıda bulunmalıdır. TKP, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde diktatörün karşısına "Önce Hesap Ver" sloganıyla dikilecek, aktif bir boykot çalışması örgütleyecektir. Bu çalışma, Sol Cephe'nin muhalefet milletvekillerine yönelik başlatmış olduğu "Meclis'i Boşaltın" çağrısıyla birleştirilecektir.

3. SINIF ÇALIŞMALARI PARTİ YAŞAMININ MERKEZİNE YERLEŞECEK

TKP, işçi sınıfının siyasallaşması ve örgütlenmesi için sınıfın değişen yapısının ve Haziran Direnişi'nde belirgin hale gelen dinamiklerin sunduğu olanaklar ışığında kararlı ve cesur hamlelerle, siyasal eksende süreklileşen etkili bir sınıf çalışması örecektir. TKP, işçi sınıfı içindeki örgütlenme hedef ve araçlarını eskiye dayalı veriler ve alışkanlıklarla sürdüremez. Türkiye işçi sınıfının değişen yapısı, ekonomik büyüme modelinde yaşanan tıkanma ve AKP hükümetinin başvurduğu politikaların, emek cephesinde giderek genişleyen hizmet sektörüyle ilişkili ve esnek istihdam dayatmasıyla karşı karşıya kalan bir kesimdeki yansıması, kendisini gelecek kaygısı üzerinden ortaya koymaktadır. Bu kaygı, Haziran Direnişi'nde görüldüğü üzere siyasal, ekonomik ve toplumsal mücadele ekseninin kesiştiği özel bir duruma işaret etmektedir. Nicel ve nitel açıdan yükselen bu kesimlere sınıf kimliği kazandıracak ve bu kaygılarını toplumsal kanallarda ifade edebilmelerini sağlayacak yaratıcı örgütlenme ve seslenme araçları geliştirilecektir.

Partimiz, sanayi ve inşaat sektörlerinde sürdürdüğü örgütlenme çalışmaları ve kazanımlarının, işçi sınıfının bir bütün olarak siyasallaşması sürecinde pivot rol oynayacağını saptamaktadır. AKP iktidarının kamu alanında kapsamlı bir dönüşüm hedefiyle hareket etmesi, güvencesizliği ve geleceksizliği dayatması, başta eğitim ve sağlık emekçileri olmak üzere kamu emekçilerinin bu dönüşüm sürecine yönelik tepkilerinin siyasallaştırılması ve örgütlenmesi hedefini partimizin önüne koymaktadır. Partimiz bu alanlarda, geçmiş dönemdeki birikimlerinin sürekliliğini sağlama ve derinleşme yönünde hareket edecektir. İşçi çalışmalarında, sınıfın farklı sektörlerinden mücadeleci unsurlara ve öncü kesimlere ulaşma ve bu kesimleri siyasallaştırıcı bir zeminde bir araya getirme hedefi önplana alınmalıdır. İşçi sınıfı içinde sürdürülen ve önümüzdeki dönemde başlatılacak işyeri merkezli ve sektörel örgütlenmeler, çeşitli işçi havzalarındaki olanakları ve farklı araçlarla sürdürdüğümüz örgütlenme pratiklerinin ihtiyaçlarını da gözetecek şekilde, siyasallaştırıcı sistematik çalışmalarla güçlendirilmelidir.

Sermayenin talepleri doğrultusunda gündeme gelen her bir saldırıya karşı yükseltilecek tepkilerin bir siyasal eksene yerleştirilmesi, özelleştirme, taşeronlaştırma ve istihdamın esnekleştirilmesi gibi başlıklarda örülecek mücadelenin işçi sınıfının tüm kesimlerini harekete geçirebilmesinin önkoşuludur. Geçtiğimiz dönemde, AKP karşıtlığı ve siyasal çıkışlar barındıran her tekil işçi mücadelesi ve direnişinin topladığı gücün hızlı bir biçimde artması ve daha kolay toplumsal karşılık bulması da bu durumla ilgilidir.

Türkiye'de sendikalar, mevcut yapılarıyla, işçi sınıfının örgütlenmesini ilerletici herhangi bir olanak sunmadıkları gibi, geniş emekçi kesimlerin örgütsüzlüğü ve siyasal olarak hareketsizliği koşullarında varlıklarını sürdürebilmektedirler. Sendikalar, içinde bulundukları durumdan, ancak ve ancak işçi sınıfının bir bütün olarak siyasallaşmaya başlaması ve bu siyasallaşma üzerinden öne çıkacak ve örgütlenecek yeni bir öncü işçi kuşağının yaratılmasıyla çıkabilirler. Partimiz, mevcut işçi ve kamu emekçileri sendikalarındaki tıkanmaların, bu sendikalardaki emekçi toplamıyla arasındaki açıyı giderek artırdığını tespit ederken, önümüzdeki dönemde mevcut yapılarda tabandan gelen çeşitli tepkiselliklerin oluşabileceğini de öngörmektedir. Partimiz, işçi çalışmalarını, sendikal mücadeleye sıkışmayan ve bunun ötesine geçen sınıf temelli bir siyasallaşma ekseninde büyütürken, sendikalardaki bu tepkisellikleri de kapsamayı hedeflemelidir.

Haziran Direnişi, atalet içindeki sendikaların, mevcut yapılarını tehdit edecek böylesi bir siyasallaşma zemininden uzak duracağını bir kez daha göstermiştir. Sendikaların bu atıl yapısını değiştirmenin ve işçi sınıfının örgütsüzlüğüne son verilmesinin, mevcut sendikal zemine yaslanan ve aynı zeminden hareketle kurulacak ara yüzey örgütlenmeleriyle mümkün olamayacağı görülmüştür. Türkiye işçi sınıfının dinamik kesimlerinin örgütlenmesi, sendikaları önce zorlayacak sonra ayağa kaldıracak siyasi üretim, sınıfın bir bütün olarak siyasallaşması, bu yolla işyerlerinde ve sektörel bazda kalıcı örgütlenmeler yaratılması açısından, Sol cephe büyük bir olanak sunmaktadır. İşçilerin siyasallaşacakları ve nihayetinde örgütlü hareket edebilecekleri toplumsal kanallar bulması, Sol Cephe çalışmalarının sürekliliği ile mümkün hale gelecektir. İşçilerin Sol Cephe'ye, Sol Cephe'nin ise işçilere ihtiyacı vardır. Siyasetin birleştiriciliğinde tüm sektörlerden işçilere ortak bir sınıf kimliği kazandıracak ve böylelikle sınıf kimliği güçlenecek olan Sol Cephe'de işçilerin sektör, nitelik ve bölgeler düzeyinde temsiliyetini sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır.

Bu doğrultuda;

a) Ülke genelinde farklı sektörlerden işçilerin örgütlendiği bir çatı durumundaki Sınıf Tavrı'nın misyonu ve çalışmaları, koordinasyon işlevi görmenin ötesine geçecek ve sınıfın tüm kesimlerine hitap eden ortak ve siyasallaştırıcı bir zeminde yeniden kurulacaktır.

b) İşçi çalışmalarında seksiyonlaşmaya izin verilmeyecek, her sektöre yönelik araç ve politikalar geliştirilirken, partinin merkezi örgütlenmesi ve siyaseti esas alınacak, bu siyasetin sektörler temelinde yeniden üretimi sağlanacak ve işçilerin parti yaşamına yabancılaşmasının önüne geçilecektir.

c) Partinin tüm işyeri ve sektör birimlerini kapsayan bir iletişim ağı kurulacak, işçi partililerin eğitimi, haberleşmesi ve koordinasyonu sağlanacak, belli dönemlerde bu birimlerden temsilciler konferanslarda yan yana gelecek, bütün bu çalışmalar partinin bütününe yansıtılacaktır.

d) Türkiye Komünist Partisi'nin işçi sınıfı içindeki siyasal ve örgütsel faaliyetleri, bu faaliyetlerin seyri ve sonuçlarına ilişkin parti üyelerine düzenli bilgi verilecek, partililerin hangi örgütsel çalışmada olursa olsun işçi çalışmalarına katkıda bulunmaları yönünde önlemler alınacaktır.

e) Parti içi kadrolaşma politikalarında işçi üyelere özel bir önem verilecek ve Parti Okulu'nda bu yönde araçlar geliştirilecektir.

f) Parti üyelerinin sınıfsal profiline ve sektörel dağılımına ilişkin bilgi düzenli olarak paylaşılacaktır.

4. KÜRT EMEKÇİLERİNİ VE AYDINLARINI ÖRGÜTLEMEK İÇİN

Türkiye Komünist Partisi, Kürt ulusal hareketinin siyasal ve ideolojik kapsama alanının dışına çıkan, bu harekete karşı çekinceler üreten ve ağırlıklı olarak büyük kentlerde yaşayan Kürt emekçi ve aydınlarına seslenme, onları örgütleme görevini ihmal edemez. Parti yayınları ve kültür çalışmaları bu doğrultuda yeniden yapılandırılacak, işçi sınıfına seslenme ve örgütleme araçları Kürt emekçileri için çeşitlendirilecektir. Parti içinde bir seksiyonlaşmaya gitmeksizin, Kürt kökenli üyelerin, Kürt emekçilerini ve aydınlarını örgütleme çalışmalarına her aşamada aktif olarak katılmasını sağlayacak mekanizmalar oluştulacaktır. Bu çalışmalar, partimizin Kürt halkının demokratik taleplerini sınıfsal bir temelde dile getirme, Kürt halkıyla dayanışma sorumluluğunun bir alternatifi olarak ele alınmayacaktır.

5. PARTİLİ KADINLAR GÖREV BAŞINA

Türkiye'de ve dünyada yaşanan siyasi, ideolojik ve iktisadi kriz, kadın sorununda bugüne kadar ortaya atılmış düzen içi çözümlerin de onulmazlığını gösteren bir krizdir. Kadın sorununun ve bu sorunun düzene bağlanarak çözülmesi taleplerinin panzehiri, sosyalizmin güncel bir mücadele olarak algılanması ve kurgulanmasında yatmaktadır.

Kadının emeğinin, aklının ve bedeninin bu düzen tarafından esir alınmasını güçlü bir şekilde reddetmenin, bu gerici saldırıya direnmenin yolu, sosyalist geleceğin bugünün mücadelelerinde içselleştirilmesidir. Bu nedenlerle, günümüz Türkiye'sinde devrimci bir zeminde ele alınması zorunlu olan kadın sorunu hakkında Türkiye Komünist Partisi bir konferans toplayarak, önümüzdeki dönemde komünistlerin kadın mücadelesinde izleyecekleri yol haritasını belirleyecek ve bu başlıkta akıl ortaklığı ve dil birliği sağlayacaktır. Konferansın ardından, kadın sorunu ve bu başlıktaki güncel mücadeleye ilişkin entelektüel üretimde bulunan, ideolojik ve siyasal araçlar geliştiren, parti içi yaşamda ve üye eğitimlerinde aktif rol alacak bir büro kurulacaktır. Bu büro, siyasi ve ideolojik mücadele ile teorik üretimin yönetilmesi ve koordinasyonunun yanı sıra, kadınların partili mücadeleye örgütlenmesi konusunda da işlevli olacak, ancak seksiyon örgütlenmesinden uzak durulacaktır.

6. AYDINLAR SINIF MÜCADELESİNDE KONUM ALACAK

Türkiye, aydınların, sanatçıların sınıf hareketiyle ve halkla temas etmesini zorunlu ve aynı zamanda son derece olanaklı kılan bir süreçten geçmektedir. Zorunludur, çünkü İkinci Cumhuriyet girişiminin gericiliği ve piyasacılığı temel alan hamleleri, özgür üretimin, çalışmanın, üretim koşul ve sunumunun hiç olmadığı kadar kısıtlandığı, baskı altına alındığı bir atmosfer yaratmıştır. Aydınların ve sanatçıların, salt üretim ve sunum anlamında bile bu cendereden çıkmaları, bu sistemin reddinden başka yaşam yolu kalmayan emekçilerle kaderini birleştirmekten geçmektedir. Olanaklıdır, çünkü Haziran'da somut olarak kendisini ortaya koyan kitleler, böyle bir buluşmanın zemin, yöntem ve yaklaşımlarını belirleyecek düzeyde var olduklarını, iradelerini sergilemişlerdir.

TKP, aydınları, kendi özgürlüklerini savunmanın toplumsal yükselişte rol oynamalarıyla mümkün olduğunun açıkça görüldüğü bu koşullarda, böyle bir eksen üzerinde üretmeye, paylaşmaya ve aydınlanmanın öncülüğü olan tarihsel misyonunu üstlenmeye çağırır. Bu yönde her türlü çaba ve girişimin destekçisi olacağını ilan eder. Kültürel, sanatsal, bilimsel çalışmaların omurgasını birlikte oluşturur, sosyalizm perspektifinin bu alanda güçlendirilmesini hedefler.

Ülkemizin kültürel birikimine, tarihsel değerlerine, ilerici toplumsal sembollerine, aydınlara, sanatçılara, bilim insanlarına, bireyler ve kurumlar bazında yönelen yok edici, engelleyici, gerici model dayatıcı, tahripkâr her girişim ve düzenleme, bir siyasal mücadele faktörü olarak parti gündeminde öncelikli yer alacak, bu konudaki duyarlılığın geliştirilmesi için özen gösterilecektir.

Bu alana, partinin siyasal önerme ve faaliyetlerinin tamamlayıcısı olarak çalışacak bir komisyonla müdahale edilecek, konuya alanın özgün gerekliliklerini gözetmeyi ihmal etmeksizin, genel çalışmanın bir parçası olarak bakılacaktır. Komisyonun işlevi, yalnızca düzenlenecek etkinliklerle bir kültür sanat çeperi yaratmakla sınırlı kalmayacak, bunlara olabildiğince siyasal hattı kitlelere taşıma ve bilinçli ifadeler verme niteliğine sahip bir doğrultu çizilecektir. Parti, elindeki kurum ve olanakları, özellikle genç kuşak aydınların, sanat eğilimlerinin değerlendirilmesi, üretimlerinin desteklenmesi, teşvik edilmesi için seferber edecek, yol açıcı ve örgütleyici olacaktır. Parti, kültür, sanat ve bilim alanının çalışmalarını, bu alanların her dalında kendi içinden çıkardığı nitelikli ürünlerle, organik kuruluşlarla yaratacağı kalıcı ekolle, siyasal müdahalenin aydınlar ve halk nezdinde kuşatıcı bir ağırlık oluşturmasına yönlendirecektir. Nâzım Hikmet kültür merkezleri ve kültür evleri gibi kurumların temel işlevi bu doğrultuda yeniden tanımlanarak yapılandırılacak, gerek ülkemizin kültürel sanatsal birikimiyle buluşması, bu birikimle kitleleri buluşturması, gerek yeni isim ve üretimler için çekim merkezi haline gelmesi sağlanacaktır. Atölyeler, konferans ve paneller, çalıştaylar, aydınlarla partiyi, aydınlarla alıcıyı buluşturmayı ve siyasal gündeme kültür sanat alanından girdilerde bulunmayı önplana alarak, süreklilik gösteren faaliyetler olarak planlanacaktır. Nâzım Hikmet Akademisi, bölümleri ve ders içerikleri itibariyle, dışa açık bir eğitim sunmanın adresi olduğu kadar, aynı nitelikleri haiz kadrolar yetiştirecek, Parti Okulu'nun bir bileşeni de olacak tarzda yeniden ele alınacaktır. Günümüzün ihtiyacına yanıt verebilecek kadrolar, siyasal eğitim kadar, bunun bilince yerleşmesi ve geliştirilmesi için zorunlu olan kültürel sanatsal eğitimi de, ilgi alanlarına göre seçebilecekleri ağırlıklı ve her koşulda zorunlu olarak bölümlenmiş akademik bir müfredata tabi olarak alacaklardır. Nitelikli üretimlerin, kültür sanat yaratımlarının sesinin kısıldığı, baskılandığı, halkla buluşmasının engellendiği bir ortamda, TKP, bir özgürlük alanı açmanın, engelleri yıkmanın adresi olacaktır.

7. DÜNYA KOMÜNİST HAREKETİNDEKİ SORUMLULUĞUMUZ ARTIYOR

Türkiye Komünist Partisi siyasi olarak önaçıcı, tutarlı ve dayanışmacı tavrıyla uluslararası komünist hareketin saygın bir üyesi olarak kabul görmektedir. Geçtiğimiz dönemde dünyanın dört bir yanındaki komünist ve işçi partileri ile enternasyonal bağlarını kuvvetlendiren TKP, dünya çapında işçi sınıfının kapitalizme ve emperyalizme karşı verdiği mücadelenin öncü güçlerinden biri haline gelmiştir.

TKP Atılım Kongresi, bu birikime dayanarak önümüzdeki dönemde TKP'nin uluslararası komünist hareket içerisinde daha etkin, siyasi olarak daha üretken ve mücadeleci bir tarzı öne çıkarmasını karar altına alır. TKP, emperyalizmin bölgesel saldırıları ve AKP'nin bölgesel iddiaları karşısında bölge ülkelerindeki komünist ve işçi partileriyle birçok başlıkta işbirliğine gitmiş ve söz konusu saldırılara karşı işçi sınıfının politik çıkışını örgütlemek için ortak mücadele vermiştir. TKP Atılım Kongresi, önümüzdeki dönemde de bölge ülkelerindeki dost komünist ve işçi partileriyle ortak mücadelenin süreklileşmesi ve sistematikleşmesi için ihtiyaç duyulan araçların geliştirilmesini karar altına alır. TKP, kapitalist krizin bedelini emekçi sınıflara ödetmeye çalışan Yunanistan burjuvazisine ve başta Almanya olmak üzere emperyalist güçlere karşı mücadele eden Yunanistan Komünist Partisi'ni (KKE) selamlar. Kongremiz, Avrupa Birlikçi düzen solculuğunun emekçi sınıflara alternatif olarak pazarlanmasına karşı KKE'nin oluşturduğu direncin önemini bir kez daha vurgular.

TKP, dünya komünist hareketinin iç dengelerine devrimci bir doğrultuda müdahale anlamına gelen "Uluslararası Komünist Dergi" ve Avrupalı komünist güçlerin koordinasyonunu sağlayan "İnsiyatif" gibi çalışmalara büyük değer verir. TKP, 2015 yılında Türkiye'de gerçekleştirilecek Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri toplantısının düzenleyicisidir. TKP, kapitalizmin krizini emekçi sınıfların haklarını gasp etmek için bir vesile olarak gören Avrupa sermaye sınıfına ve sermaye iktidarının ihtiyaçları doğrultusunda yükselen gerici ve ırkçı ideolojilere karşı mücadele eden Avrupa'daki dost komünist ve işçi partilerini selamlar. Son yıllarda güç kazanmaya başlayan bu partilerin TKP'nin umudunu artırdığını bir kez daha vurgular. TKP, Suriye'deki dost komünist partilerin emperyalist saldırı karşısında Suriye halkının egemenliğini ve birliğini savunan, mezhepçiliği karşısına alan tavrını selamlar. Kongremiz, önümüzdeki dönemde Suriye'deki komünist hareketle ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerekliliğine işaret eder. TKP, Yeni Osmanlıcılık kavramsallaştırmasıyla ve Arap Baharı olarak adlandırılan gelişmelere ilişkin analizleriyle Ortadoğu'da emperyalizmin yeni yönelimlerini, iktidarların yeniden yapılandırılmasına ilişkin girişimleri ve Türkiye'nin rolünü sürekli olarak ifşa eden bir üretimde bulunmuştur. TKP Atılım Kongresi, TKP'nin Ortadoğu söz konusu olduğunda dünya komünist hareketi içinde sözü dinlenen bir parti haline gelmesinin önemini bir kez daha vurgular. TKP Atılım Kongresi, gerek Ortadoğu'ya ve Türkiye'nin çevre bölgelerine gerekse dünyadaki gelişmelere ilişkin görüş ve analizlerinin Türkiye'de ve Türkiye dışında daha bilinir hale gelmesi ve tartışılabilmesi için gerekli araçların geliştirilmesini karar altına alır.

8. AVRUPA'DAKİ GERİCİ KUŞATMA GERİLETİLMELİDİR

Avrupa ülkelerinde 5 milyona yakın T.C. yurttaşı yaşamakta. Ezici çoğunluğu işçi ve emekçi olan bu insanlar, yıllardır, mevcut devletlerin ve düzen partilerinin ideolojik, politik kuşatması altında bulunuyorlar. Gericiliğin çeşitli kanatları, bu yurttaşlarımızı dinci, ırkçı, milliyetçi ve sol liberal demagojilerle örgütleyerek kendi yedeklerine almaya çalışıyor. Avrupa'daki Türkiyeli emekçiler arasında bu kuşatmayı geriletmek, giderek artan işsizliğe ve hak ihlallerine karşı mücadeleyi yükseltmek, Türkiyeli işçi ve emekçilerin en ileri kesimlerini örgütlemek, TKP örgütlerinin önünde önemli bir görev olarak durmaktadır. Amaç, bu insanları bir yandan bulundukları ülkelerdeki sınıf mücadelesine katarken, aynı zamanda Türkiye'deki sosyalizm mücadelesinin parçası olmalarını sağlamaktır. Önümüzdeki dönemde TKP Avrupa örgütlenmesine daha çok ağırlık verilmeli, henüz sadece Almanya, Avusturya ve Hollanda'yı kapsayan Avrupa Komitesi'nin kapsamı, diğer ülkeleri de içerecek şekilde genişletilmelidir. Yurtdışında yaşayan emekçilerimiz yalnız değildir; Türkiye Komünist Partisi, yurtdışında yaşayan emekçilerimizin de partisidir.

9. SURİYE HALKIYLA DAYANIŞMA

Türkiye Komünist Partisi, seçim sonuçlarında güçlü biçimde bir kez daha gözler önüne serilen Suriye halklarının emperyalist kuşatma ve saldırganlığa karşı direnişini selamlar. Atılım Kongresi, Suriye halkları ve ilerici güçlerle ilişkilerin güçlendirilmesini ve daha sistematik hale getirilmesini karar altına alır. Barış Komitesi, AKP iktidarının Suriye'deki suçlarına ilişkin hazırladığı kapsamlı envanteri güncelleme görevini önüne koymalıdır. Türkiye'de sayılarının 1 milyonu aştığı tahmin edilen Suriyeli göçmenlerle ilgili kapsamlı bir çalışma yürütülmeli ve veriler kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Türkiye'de kaldıkları süre boyunca, uluslararası hukuka uygun biçimde belirlenmiş bölgelerde ve insanca yaşam koşulları sağlanarak barınmaları sağlanmalı, ancak daha önemlisi, Suriye Hükümeti ile göçmenlerin ülkelerine geri dönüşü ve hayatlarına kaldıkları yerden devam etmelerinin koşullarının oluşturulması konusunda görüşmeler yapılmalıdır.

10. IRAK'TAKİ GELİŞMELER YAKINDAN TAKİP EDİLECEK

Suriye gerçeklerinin hem Türkiye hem de uluslararası kamuoyuna taşınmasında özel bir rol üstlenen soL gazetesi, bölgesel gelişmelere ilişkin siyasi akılla hareket eden ve gerçekleri söylemekten korkmayan bir yayıncılığın önemini göstermiştir. Önümüzdeki dönemde IŞİD saldırganlığı üzerinden ABD emperyalizminin yeni hamlelere hazırlandığı Irak'taki gelişmeleri yakından takip etmek ve kamuoyuna aktarmak, yayıncılık faaliyetinin ötesinde siyasi anlamlara sahiptir. Sadece emperyalist saldırganlığın ve piyonlarının faaliyetlerinin teşhiriyle yetinilmemeli, AKP iktidarının karmaşık müdahaleleri, karanlık ilişkileri de Türkiye halklarına anlatılmalıdır.

Irak'taki gelişmeleri takip etmek, özellikle Irak'ın bölünmesinin siyasi ve iktisadi sonuçlarına daha fazla odaklanmak, özel önem taşımaktadır. Hem Irak Kürdistanı'nın emperyalist müdahalelere daha açık hale gelmesinin, hem de Şii eksenindeki gelişmelerin, Türkiye iç siyasetine doğrudan etkileri olacaktır. Keza, Barzani petrolüne ilişkin olarak da, Türkiye sermayesi mevcut ilişkilerin düzeyini aşan hesaplar içindedir. Bu tabloda gelişmelerin takibinin ötesinde bölgedeki aktörlerin pozisyonlarındaki değişiklikler, olası hamleler üzerine de daha donanımlı pozisyon almaya ihtiyaç vardır. Barış Komitesi bünyesinde tüm bunlara yoğunlaşacak bir Irak Komisyonu'nun kurulması ve periyodik bir bültenin çıkarılması karar altına alınır.

11. BÖLGENİN İLERİCİ GÜÇLERİYLE GÖRÜŞ ALIŞVERİŞİ ZENGİNLEŞTİRİLECEK

Atılım Kongresi, Ortadoğu'da ABD emperyalizminin İslamcı örgütlerle ittifak projesinin çökmesinde önemli bir rol taşıyan ilerici güçlerle Arap Baharı olarak adlandırılan sürece ilişkin ortak bir değerlendirme yapmak amacıyla, geniş kapsamlı bir etkinlik düzenlemeyi karar altına alır. Sadece emperyalist saldırganlığın hedefindeki ülkelerin ilerici güçlerinin değil, Bölgedeki diğer ülkelerin ve bölge politikalarında değişik oranlarda etkisi olan Avrupa ülkelerinin, Rusya'nın, Yunanistan'ın sol ve barış yanlısı güçlerinin de katılımı hedeflenmelidir.

12. SOSYALİST KÜBA İLE DAYANIŞMA SÜRÜYOR

TKP, emperyalist kuşatmaya rağmen eşitlikçi, özgür ve bağımsız bir ülkede yaşama irade ve mücadelesinden geri adım atmayan Küba halkını bir kez daha selamlar.

ABD'nin Küba'yı hedef alan terör faaliyetlerine karşı çalışmaları nedeniyle uzun yıllardır ABD'de tutsak olan Küba Beşlisi'nin serbest bırakılması ve tüm emperyalist komplolara son verilmesi için yürütülen mücadeleye desteğini, Küba halkına karşı soykırım niteliği taşıyan ABD ablukasına son verilmesi yönündeki çabalarını sürdürür. Küba ile dayanışma, sadece enternasyonalist bir görev değil, Türkiye'deki sosyalizm mücadelesinin de bir parçasıdır. TKP, kapitalizmin tüm dünyada ve Türkiye'de ağır bir ideolojik bunalımdan geçtiği bu dönemde Küba'ya sahip çıkmayı, aynı zamanda sosyalizmin toplum ve insan yaklaşımını geniş kitlelere taşımanın aracı olarak görür.

TKP, bu bağlamda, Küba sosyalizminin kamucu, eşitlikçi politikaları; başta eğitim ve sağlık olmak üzere değişik alanlardaki başarıları; kadınlar, gençler ve LGBT bireyler başta olmak üzere özgürlükler konusundaki kazanımları; kültür, sanat, bilim ve spor alanında tüm yurttaşlarına sunduğu eşit ve gelişkin katılım olanakları hakkında etkili bir bilgilendirme faaliyeti ve propaganda yürütür. Bu doğrultuda TKP, José Martí Küba Dostluk Derneği (JMKDD) ve ilgili diğer örgütlenmelerle beraber,

• Gençliği ve kadınları hedefleyen çalışmalara özel önem verir. Küba'daki sosyalizm deneyiminin lise, üniversite ve kadın çalışmalarının gündemine alınarak özümsenmesini sağlar. Küba dayanışması ile bu çalışmalar arasında bağlar kurar. Bu çerçevede Küba'daki gençlik ve kadın örgütleri ile partinin ilgili örgütleri arasında dayanışmanın ve işbirliğinin daha fazla geliştirilmesini amaçlar.

• JMKDD tarafından düzenlenen Küba gezilerinin çeşitlendirilmesi ve yoğunlaştırılması konusunda Dernek'le işbirliği yapar; Türkiye ile Küba arasında karşılıklı mesleki, kültürel ve bilimsel gezilerin ve gençlik tugay organizasyonlarının düzenlenmesine önayak olur.

• Küba'daki toplumsal yaşamı, kültürel ve sanatsal birikimi yansıtmak üzere tüm yıla yayılmış bütünlüklü ve titizlikle planlanmış programlar hazırlar.

• Basın yayın alanında Küba karşıtı antikomünist dezenformasyona yanıt üretir; hem sosyalizmin toplumsal kazanımlarına, hem de Küba sosyalizminin yaşadığı güncel sıkıntılara ve çözüm arayışlarına ilişkin haberciliğin yanı sıra propagandif yayınlar yapar.

13. PARTİ OKULU FAALİYETE GEÇİYOR

Kongre Rapor'unun 83'üncü maddesinde değinildiği gibi, süreklileşmiş ve dinamik bir eğitim mekanizmasının kurulması, partimizin siyasal ve örgütsel sağlığını güvence altına almak açısından en önemli etkenlerden biridir. Böyle bir mekanizma oluşturulurken gözetilen başlıca amaçlar şunlardır:

a) Partide yeni kadrolar yetiştirmek ve yetişmiş kadroları daha donanımlı hale getirmek;

b) Parti içi yaşam tarzının ve partililik kültürünün gelişmesine, böylece parti standartlarının yükseltilmesine katkı sağlamak;

c) Partinin düzenin her tür ideolojik saldırısına karşı kendi içinde de direnç geliştirmesine ve karşı ağırlık oluşturmasına yardımcı olmak;

d) Emekçi insanlığın ve komünist partilerin birikimlerinden yararlanarak bir partili tipolojisinin oluşturulması ve yetiştirilmesi için bir Parti Okulu kurmak.

Bu amaçlara ulaşmaya yönelik çalışmalar sırasında:

a) Parti içi eğitimin dar anlamıyla bir aktarım olarak düşünülemeyeceği;

b) Eğitimin partinin tüm kademelerinde ve alanlarında hayata geçirilmesi gereken bir süreç olduğu;

c) Parti Okulu'nda partimizin geleneklerine ve gerçeklerine uygun, ayrı ayrı tüm kademelere hitap edebilen, profesyonelce örgütlenmiş bir yapı içinde, aday üyeden en kıdemli üyeye kadar herkesin farklı özellikleri gözetilerek planlanmış ve çok yönlü bir eğitim sürecinin gerçekleştirilmesi gerektiği yol gösterici ilkeler olarak göz önünde bulundurulur. Partideki bütün eğitim çalışmaları, bu arada Parti Okulu'nun kuruluşu ve faaliyete geçirilişi, Merkez Komitesi'nin sorumluluğu altında, kendi içinden ve/veya dışından görevlendireceği parti üyelerinin katkılarıyla gerçekleştirilecektir. Eğitim çalışmalarında, üye olmayan parti dostlarının da eğitimci olarak görevlendirilmeleri, Merkez Komitesi'nin onay ve yönlendirmesiyle mümkün olacaktır. Parti Okulu, partinin bütün örgütlerine hitap edecek ve fizik mesafenin yarattığı eşitsizlikleri ortadan kaldıracaktır.

14. DAHA ETKİN BİR YAYINCILIK

Türkiye Komünist Partisi, yayıncılığı yalnızca propaganda ve örgütlenme faaliyetinin bir parçası olarak görmez, yayıncılığa siyasal tavır alış, ideolojik mücadele, teorik dirilik, komünist kadroların marksist-leninist formasyonunun ve kişiliğinin gelişimi ve bir mücadele kültürünün yaratılması noktalarında özel anlamlar yükler. Bunun yanı sıra, yayınlarımız, TKP'nin örgütsel ve siyasal sağlığının yoldaşlarımız ve dostlarımız tarafından denetlendiği alanlar olma işlevini haizdir. Bu bütünsellik korunarak, önümüzdeki dönem örgütleyeceğimiz atılımda yayınlar, yukarıda saymış olduğumuz başlıklara katkıları üzerinden değerlendirmeli ve konumlandırmalıdır. Bu bağlamda,

1. soL'un gazete olarak yayın hayatına son vermiş olması yayıncılık faaliyetimizin siyasal ve örgütsel düzlemlerle olan yakın ilişkisini göz önüne sermiştir. soL gazetesi, TKP'nin siyasi ağırlığını artırmış, Haziran Direnişi başta olmak üzere tüm toplumsal mücadelelerde ve Ortadoğu'daki gelişmeler başta olmak üzere emperyalizmin politikalarına karşı mücadele ve devrimci tavır geliştirme konularında Türkiye'de solun pozisyonunu belirlemiştir. soL'da yaratılmış olan habercilik ve yayıncılık alanındaki birikim, bu deneyimin bir başarısızlık olarak değerlendirilmesinin önündeki en önemli engeldir. Bu kazanımlarla, gazete deneyimimiz boyunca habercilik ve yayıncılık alanlarında büyük yetenek sergilemiş yoldaşlarımız, partinin bundan sonraki yayıncılık faaliyetinin omurgasını oluşturacaklardır. soL, portal ve dergi formatında, günlük gazete perspektifini yitirmeden yayın hayatına devam edecektir.

2. Türkiye'de habercilik alanında tartışmasız bir referans noktası halinegelmiş olan soL Portal, önümüzdeki dönemde yayıncılık faaliyetimizin merkezinde duracaktır.

soL Portal, Türkiye'de burjuva siyasetinin ve emperyalist politikaların teşhiri ve eleştirisi, emek mücadelesinin ve toplumsal direnç odaklarının bu gündemlerin "bülteni" haline gelmeden sesi olma; iş cinayetleri, hak gaspları, yerel/toplumsal kalkışmalar gibi başlıkların toplumsal bilinç düzeyine çıkarılması,

• Özel olarak Türkiye Komünist Partisi'ne ve Sol Cephe'ye, genel olarak da Türkiye'de sol harekete karşı burjuva medyasındaki sansürün ve kara propagandanın aşılması,

• Dünyada kapitalist-emperyalist sisteme karşı direnç odaklarını ve hareketleri, sosyalist ve halkçı iktidarlardaki gelişmelerin Türkiyeli okuyuculara aktarılmasıyla enternasyonalizmin gelişmesine katkıda bulunulması,

• Sosyalist ideolojinin toplumsallık kazanması için sistematik girdiler yapılması yönündeki yayın faaliyetini daha etkili hale getirecek biçimde sürdürecektir. İnternet teknolojilerindeki gelişmeler doğrultusunda soL Portal yenilenecek, daha geniş okuyucu kitlesiyle buluşması ve daha gelişkin habercilik yapılabilmesi için görsel ve işitsel malzemenin daha etkin kullanılmasına olanak sağlayacak bir yapıya kavuşturulacaktır. Tüm mobil platformlardan portala erişimin sağlanması konusunda gerekli teknik çalışmalar en kısa sürede tamamlanacaktır.

3. İlk sayısını çıkardığımız ve içinden geçmekte olduğumuz kriz nedeniyle yayınına ara vermek zorunda kalan soL dergisi, alan satışlarında da gördüğümüz üzere büyük ilgiyle karşılanmıştır. SoL dergisi, haftalık yayınına devam edecek, ideolojik mücadele ve örgütlenme başlıklarında temel mücadele araçlarımızdan biri olacaktır. SoL dergisi, uzmanlaşmış bir ekibin elinden çıkmasının yanı sıra, parti örgütünden ve çalışmalarından beslenen bir yayın olacaktır.

4. Türkiye'nin en uzun soluklu Marksist yayını olan Gelenek, Marksist-Leninist Araştırmalar Merkezi (MLAM) tarafından çıkarılmaya devam edecektir. Gelenek, 124. sayısında yeni bir model ile çıkmaya başlamıştır. Bu model, Türkiye'de güncel olana düşünsel "reaksiyon" göstermek gibi bir amaçtan çok, Türkiye ve dünyadaki siyaset açısından anlam içeren yeni eğilimlerin tarihsel özelliklerini ve olası uzun vadeli sonuçlarını masaya yatırmayı mümkün kılacak yazılara yer vermeye ve MLAM içindeki dinamik bir işbölümüne dayanmaktadır. Güncel siyasetin anlaşılmasında daha kalıcı ve gelişkin tarihsel, kavramsal ve kuramsal çerçevelerin inşasını hedefleyen bu modelde ısrar edilecektir. MLAM ve Gelenek, partinin kadro politikasında tanımlı bir yere kavuşturulacak ve adlı adınca bir okul işlevi görecektir.

5. Komünist, Merkez Komitesi'nin yayın organı olarak çıkmaya devam edecektir. Komünist, son dönemde MK üyelerinin örgütsel ve siyasi kurul kararlarını sorgulamaya açtıkları öznel değerlendirmelere yer verilen bir yayın portresi çizmiştir. Bunun tekrar etmesine izin verilmeyecektir.

6. TKP, Türkiye'de ve dünyada sosyalizmin güncel, tarihsel ve kuramsal meseleleri başta olmak üzere, bir dizi başlıkta, örgütümüzün ve Türkiye'nin düşünsel yaşamına katkıda bulunacak kitap yayıncılığını sürdürecek, yoldaşlarımızın bu doğrultudaki üretimlerini cesaretlendirecek ve değerlendirecektir.

7. Siyasal hattımız doğrultusunda Kürtçe üretimde bulunulması konusunda hızla çalışmalara başlanacaktır.

Son Dakika Haberleri