20 Kasım 2024 Çarşamba
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Uygur ellerinde Urumçi ve Turfan yollarında...

Uygur ellerinde Urumçi ve Turfan yollarında...
A+ A-

Ne at sırtında dağları aştık ne de aylarca yollarda kaldık. Uçağımıza bindik, batılı gezginlerin 19. yüzyıl ortalarında yaptığı keşif gezilerinin bir bölümünü biz de yaptık

Eski gezginlere çok özendik, deve kervanlarıyla yapılacak bir yolculuğu hayal ettik ama kendimizi İstanbul’dan China Southern havayollarına ait tarifeli seferde buluverdik! 6 saat uçtuktan sonra doğrudan Urumçi’ye indik. Arada yaklaşık 5 saat fark var. Urumçi Çin’in kuzey doğusunda Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan şehir, yüzyıllar boyu ticaret merkezi, gezginlerin, kaşiflerin güzergahı olmuş. 2,5 milyon nüfusu var ve Çin’in batıya açılan kapısı.

TAİ-CHİ, VALS VE TANGO

Urumçi’deki otelimizin önündeki parkın Urumçililerin sabah akşam spor yaptığı, dans ettiği bir park olduğunu görünce sevindik. Akşam herkes radyosuyla geliyor kendi başına veya çevresindekilerle dans ediyor. Break dansçı gençlerden, tango ve vals yapanlara kadar her yaştan insan... Doğrudan kimse kimseyle ilgilenmiyor ama hep birlikte eğleniliyor. Sabahları yine büyük bir kalabalık “tai-chi” yapıyor, hani içsel dövüş sanatı denilen ve insanı sakinleştirirken kaslarını güçlendiren hareketler var ya... İşine giden takım elbiseliler, topuklu ayakkabılarıyla koşturan genç kadınlar, ayakları patikli köpekleriyle gelenler, hepsi aynı alanda ciddiyet ve sükûnetle tai-chi yapıyor, tabii biz de!

URUMÇİ’NİN KALBİ

Urumçi geniş bir alana yayılmış. Şehrin altında kömür madenleri olduğu için yeraltı treni yapılamadığı söylendi. Şehrin merkezi çok canlı, farklı etnik grupların bir arada yaşadığı hemen belli oluyor. Sokakta yemek satanlar çok, ilginç yiyecekler gördük ama denemedik! İlk durağımız Kapalıçarşı (Da Bazaar) yeni bir yapı. 1982’de açılmış. Burası Sincan’daki en büyük toptan ve perakende çarşısı ve 6756 metrekarelik bir alana yapılmış, ticaret çok iyi olmalı ki genişletilerek toplam 35 bin metrekareye ulaşılmış. Yiyecekten giyeceğe her şey var. Satıcıların samimi ama yapışkan olmayan tavrıyla Türkçe anlaşmanın kolaylığı alışverişi kaçınılmaz kılıyor. Bir de pazarlığın eğlencesi eklenince bütün çarşıyla dost olmak çok kolay!

Çarşı yakınlarında Türkiye’den oralarda ticaret yapmaya giden irili ufaklı firmalar gözümüze çarpıyor. Bolca türban, haç malzemeleri gibi dini içerikli ürünler satan dükkanlar pasajlar da dikkat çekiyor. Hotanlı olduğunu öğrendiğimiz kapkara burkalar giymiş kadınların kocalarının ardında yürüdüğünü görünce Çin’in din tüccarlarına karşı takındığı hassas tutumu da anlamakta hiç zorlanmıyoruz.

“Mirage”, geleneksel lezzetler sunan sazlı sözlü, havuzlu bir Uygur lokantası. Buharda pişmiş iri mantılar, koyun etli lagman, tandır ekmekleri, şiş kebaplar, helvalar... Bizim ağız tadımıza oldukça uygun ama biraz fazla yağlı.

ÇÖLDE BİR VAHA: TURFAN

Urumçi -Turfan arası yaklaşık 180 km, 3 saat sürüyor. Yol boyunca Tanrı dağlarının karlı tepelerini, coşkun akan nehirleri, kumulları, tuz göllerini seyrediyoruz. Göz alabildiğince uzanan rüzgar enerjisi tribünlerini ve tarlalara yayılmış güneş panellerini de unutmadan yazalım.

Turfan, yüzde 70’i Uygur olan 250 bin nüfuslu bir şehir. Kışları çok soğuk, yazları ise çok sıcak oluyormuş. Şehir Tarım nehrinin havzasında, Turfan çukuru denilen yerkabuğunun çöktüğü yerde kurulmuş, denizin sadece 30 metre üzerinde. Çukurun diğer bölgeleri ise denizin 154 metre altında. Etrafı çöllerle sarılı şehir Karız kanalları sayesinde yemyeşil! Asma bahçeleriyle ünlü. Hemen üzüm kurutma evleri göze çarpıyor. Tuğlalar arasında boşluklar bırakılarak yapılan yüksek ve havadar evlerde üzümler gölgede ama hava alarak kuruyormuş.

ÖDÜLLÜ HIRSIZLIKLAR!

Eski İpek Yolu üzerindeki Tarım havzasının her zaman önemli bir ticaret merkezi olduğu çevresindeki pek çok önemli tarihi kalıntılardan anlaşılıyor. İngiliz subayı, kaşif Francis Younghusband (1863-1942) 1887’de bölgeye gelmiş, araştırmalarını yapmış, kazılarda gün yüzüne çıkardığı her şeyin resmini yapmış, fotoğraflarını çekmiş sonra da hepsini deve kervanına yükleyip götürüvermiş. Ülkesinde madalyayla ödüllendirilmiş.

Turfan’a gelen Alman oryantalist Albert von Le Coq (1860-1930) da arkeolojik kazılar yapmış, bilime katkıda bulunmuş, bulduğu her şeyi Berlin’e taşıyıvermiş! Eserlerin saklandığı müzeye müdür yapılmış. Hani Doğu Türkistan’ın tarihi ve kültürel mirası İsveç’te demiştik ya, bütün Batı kapışmış buradaki zenginlikleri! Artık az gelişmişliğin kaderi mi yoksa çok gelişmişlerin açgözlülüğü mü siz karar verin!

KONİ GİBİ MİNARE...

Turfan’ın 2 km güneydoğusundaki Emin Camisi’nin yapımı 1778’de tamamlanmış. Bu ilginç minareli camiyi Qing hanedanı döneminin ünlü mimarı İbrahim yapmış. Yıllara meydan okuyan caminin kerpiç minaresi koni şeklinde ve üzeri desenli. Aslında bir minareden çok Budistlerin ters çevrilmiş huniye benzeyen pagodaları gibi inşa edilmiş. Zaten Prens Su’nun Pagodası (Su Gong Pagoda) da deniliyor. Hiç ağaç kullanılmadan kurutulmuş kerpiç tuğlalardan yapılmış. Minarenin oturduğu tabanın toprak, yumurta, bal ve pirinç karışımından yapıldığı anlatılıyor.

KOÇO HARABELERİ

Turfan’a yaklaşık 40 km uzaklıktaki Koço harabeleri uçsuz bucaksız Taklamakan çölünün hemen başlangıcında yer alıyor. Tanrı Dağlarının “Yanan Dağlar” denilen kızıla çalan kumtaşlı tepelerinin eteklerinde yer alan harabeler 2000 yıllık geçmişe sahip. Şehrin güneybatısında büyük bir Budist tapınağı var. Zaten Uygurlar Müslüman olana kadar Şamanizm, Mani, Nesturi, Budizm olmak üzere değişik dinlerin etkisinde kalmışlar. Buradaki tapınağın ayrı bir girişi ve bahçesi, ibadet alanı, rahiplerin evleri ve kütüphanesi olduğu görülüyor. Buda’nın farklı özelliklerini temsil etmek üzere ayrılmış küçük pencerelerdeki Buda’lar ise artık yok!

SİNCAN UYGUR ÖZERK BÖLGESİ

“Büyük Savaş” diye bilinen Rusya-İngiltere arasındaki paylaşım savaşında Japonya ve Çin de sahne alınca Türkistan toprakları parçalanmış. Doğu Türkistan’ın bugünkü resmi adı Sincan Uygur Özerk Bölgesi. Sincan yeni topraklar anlamını taşıyor. 1 Ekim 1955’te kurulan özerk bölge Çin topraklarının 1/6 sı ve 1,6 milyon kilometrekare büyüklüğünde. Neredeyse bütün Batı Avrupa kadar! Sincan’ı ortadan bölen Tanrı Dağları (Tianshan) Dzungaria (Çungarya) ve Tarım havzasını oluşturmuş. Yer kabuğunun çöktüğü bölge deniz seviyenin altında ama Karakurum dağlarında 8611 metreye ulaşıyor. Çin’in en uzun nehri olan Tarım nehri çöllerin arasındaki vahalara hayat veriyor. Sincan’ın başkenti Urumçi, önemli şehirlerinden biri de Kaşgar. 55 farklı etnik grubun yaşadığı Sincan’da nüfusun çoğunluğu Uygurlardan oluşuyor. 15.yy a kadar eski Uygur alfabesi kullanan Uygurlar, İslamiyetin kabul edilmesiyle Arap harflerini kullanmaya başlamışlar. Türki cumhuriyetlerin hepsinde Latin harfleri kullanılıyor ama Uygurlar Arap harflerini kullanmayı sürdürüyor. Bu nedenle sözlü olarak insanlarla kolayca anlaşılırken yazılanları okumak imkansız!Önemli yer altı zenginliklerine sahip Sincan’da altın, kömür, krom ve bakır dışında Çin’in toplam petrol rezervinin yüzde 30’u, doğalgazın ise yüzde 34’ü bulunuyor.

KARIZ KANALLARI ÇÖLE CAN VERİYOR

Turfan’da yerin altındaki su kanalları insanoğlunun, sıcağın ve rüzgarların kuruttuğu bir coğrafyada doğaya karşı verdiği yaşam mücadelesinin kanıtı. Karlarla kaplı Tanrı dağlarından gelen sular kupkuru, sıcak ve çorak alanların altından kanallarla taşınmış. Verimli ve yemyeşil bir vadiye hayat vermiş. Yerel hava şartlarına uygun inşa edilen kanallardaki yer çekimi ve eğim öylesine hesaplanmış ki suyun doğrudan güneşle temas etmesi ve kuruması engellenmiş. Bu sistem kuyular, kuyuları birbirine bağlayan ve bazıları 8 km uzunluğunda yer altı tünelleri ve yer üstündeki su havuzlarından oluşuyor. Toplam 1400 kuyu ve 5000 km su kanalı var.

Turfan’daki “Karız Cenneti Müzesi”nde kanalların basit tekniklerle yapıldığını öğreniyoruz. Karız sistemi dağlardan inen suyun da temiz kalmasını sağlıyormuş. 1993 yılında yapılan yerel Turfan Halk Kongresi toplantısında Karız kanallarının yaşatılması ve geleceğinin garanti altına alınması için de karar alınmış. Tanrı dağlarından havzaya yayılan bazı kuyuların uzaydan çekilmiş görüntüleri ahtapot kollarındaki vantuzları andırıyor. Müzedeki örnek kanala indiğimizde elimize tutuşturulan bardaktaki kanal suyunu reddedemediğimiz için içtik, tadı da fena sayılmazdı doğrusu!

KIZIL TEPE’YE ÇIK URUMÇİ’Yİ SEYRET

üm Urumçi’nin 360 derece seyredilebildiği Kızıl Tepe’ye yemyeşil bir parktan, keyifli yürüme yollarından geçilerek çıkılıyor. İsteyenler küçük taşıyıcı araçlara binebiliyor. Bir Çin tapınağı ve gölleri olan park alanı tam bir dinlenme yeri. Soluklanmak için yer ararken radyosundan yükselen müzikle dans eden genç bir kadın gördük. Tek başına geleneksel Uygur dansı yapan kadını kimsenin rahatsız etmediğini söylemek bile gerekmiyor. Eski folklorcuyuz ya hemen izin alarak dansa katıldık. Büyük bir zevkle birlikte dans ettik. Urumçi’deki Mumya Müzesi çok ünlü, adeta bir turist mıknatısı. Tarım nehrinin havzasından çıkarılan mumyalar insanlığın göç yollarına ışık tutuyor. Maalesef mumyaları göremedik ama Urumçi’deki yoksulları, işportacıları, korumalarıyla gezen ve pahalı araçlara sahip zenginleri gördük. Tabii içimiz acıdı!

Haftaya buluşmak üzere...

Dr. Tülin Uygur

Son Dakika Haberleri