27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atatürk, tarihin Türk ulusuna ve insanlığa bir armağanıdır

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

Cumhurbaşkanı diyor ki ülkeyi radikal bir dönüşüm içine sokacağız. Türkiye Cumhuriyeti radikal bir değişime uğrayacaksa T.C ortadan kalkacak demektir. Zaten bu konuda atılan adımları yıllardır yaşıyoruz ve görüyoruz. Atatürk’ün önderliğinde büyük bedeller ödenerek kurulan bu devletin giderek Orta Çağ’a doğru ilerlemekte olduğunu milyonlarca insanımız tepkisiz izliyor.

YABANCI GÖZÜNDE ATATÜRK

Başlıktaki sözleri söyleyen Alman radyo-tv yayıncısı Klaus Liebe bakın Atatürk’ü nasıl anlatıyor: Atatürk ulusal egemenlik ilkesine dayalı bir cumhuriyet kurarken Batı anlayışına, aydınlanma ürünü Batı demokrasine göre devlet işlerinde dinin yerinin olmadığını düşünüyordu. Batı modeline göre halk egemen olurken din kamusal alanının dışına çıkartılıyordu. Bu tabii ki dinin siyasal erkini kaybetmesine bu nedenle baskıcı İslamcıların Atatürk’ün İslam’ı yok etmek ve Türkiye dışına çıkartmak isteyen din düşmanı olarak algılamalarına ve kendine düşmanca tavır takınmalarına neden oldu

Aydınlanma süreci Batı’da yüzyıllar sürerken Atatürk’ün işi elbette zordu. Çabuk yapılan reformlar İslam’ın demokrasiyi yeteri kadar kullanamamasına sebep oldu. Bu reformlarla Atatürk’ün devleti, dinin yerine koyma istediğini sandılar. Oysa İslamcıların korkmaması gerekirdi. Çünkü, hiçbir devlet din yerine başka birşey koyamaz.

Atatürk’ün sahneye çıkması emperyalizm karşıtıdır. Çağdaş Türkiye’yi emperyalizme karşı olmadan kuramazdı. Atatürk emperyalist güçlere, Türkiye’nin hâlâ benlik duygusuna sahip olduğunu, savaş büyük zarar vermiş olsa da Türk halkının hâlâ bir ulus olduğunu ve varlığını sürdürmeye devam ettiğini göstermiştir. Bu da üçüncü dünya ülkeleri için bir model olmuştur. Atatürk bu konuda “Kendine güvenmeyen ya da kendini yenilmiş sayan uluslar zaten yok olmuşlardır!” diyerek emperyalizme karşı dururken kararlı olmak gerektiğini ortaya koymuştur.

YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞI

Batılı bir düşünürün görüşü böyle. Şu anda Atatürk Türkiye’sinde yaşanan olağanüstü olaylar bizi yeni bir kurtuluş savaşına sürüklüyor. Çünkü emperyalist ülkeler kendi çıkarları için İslam ülkeleri üzerinde oyununu oynarken 26 Ağustos’ta büyük taarruz emrini veren Atatürk’ün beyinlerden, ulus genlerinden silinmesini istiyor. Çünkü yok etmek istedikleri Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye ulusunun yaratılmasını sağlayan Atatürk’ün bize sağladığı direnme iradesidir. Yeni bir yıkılış senaryosunda onun mirası olan emperyalizme karşı refleksler yok edilmeli ki artık bu ulus ebediyyen büyük ulus olmaktan çıksın; parçalansın, gerekirse yok olsun. Yok olmasa bile Batı’nın kuklası olsun. AKP de Batı’nın bu konudaki emellerini yerine getirmeye kararlı gözüküyor...

İKİ YÜZLÜ BATI

Batı, baskıcı İslamcı kesime bu rolü vermiş durumda. Kendi ülkelerinde dini ayrı bir yere koymuş ve devletin yerine ikame edilmeyeceğini kesin kurallara bağlamış ama, İslam ülkelerinde başta Türkiye olmak üzere İslam’ın devletin yerine geçmesine çalışmaktan geri kalmamakta ve kendi çıkarı uğruna bir dünya savaşına sebep olacak kadar tehlikeli oyunlar oynamaktadır. Rus edebiyatçı Radi Fiş’e göre Batı, İslam’ı hem politik amaçlar için kullanıyor hem de İslam’a karşı savaşıyor.

VİCDAN CÜZDANDA!

Batı düşünürleri Atatürk’ü bir armağan olarak görürken bizim demokrasi havarilerimiz Ulusalcılar, Kemalistler(!) deyip ayrı bir sınıf oluşturarak tarihin armağanı olan Atatürk’le alay etmektedirler. Bunlar vicdanlarını cüzdanlarıyla karıştırıyorlar. Oysa her vicdanlı insan Atatük’ün ve onun arkadaşlarının yaptıklarına karşı vefalı olmalı, namuslu ve bağımsız bir ulus olmayı onlara borçlu olduğumuzu idrak etmelidir.

Vicdansız ve nankör insanların çoğunluk olduğu bir ulusun yaşayamayacağını da unutulmamalıdır.

Tükettirerek, borçlandırarak, enerjiye bağımlı hale getirerek, gelişmemize engel koyarak istediği zaman sırtımızı sıvazlayan, sinirlendiği zaman da sert yapan bu Batı’ya güvenerek demokrasi kahramanı olamayız. Parçalanacak bir Türkiye’de önce kendi uluslarının kahramanları ile dalga geçenlerin tasfiye edileceğini de aklımızdan çıkartmayalım.

Son söz: Edmund Burke’den; “Kötülüğün zaferi için gereken tek şey, iyi insanların hiçbir şey yapmamalarıdır.”