Atatürk’ün öngördüğü üzere Emperyalizm mahv ve perişan oluyor
Irak Ordusu, Kerkük’e girerken, Türk Ordusu emperyalist gericiliğin İdlib’deki inlerini dağıtırken, insan nasıl hatırlamaz O Büyük Devrimciyi?
Atatürk, İstiklâl Savaşı yıllarından son nefesine kadar, hep o stratejik saptamasını dile getirdi. Hayır dile getirmek değil, tarihî bir emanet gibi hayatın sınavlarına bıraktı:
Emperyalizm, mahv ve nabud olacaktır!
Emperyalizm, mahv ve perişan olacaktır!
BATI EMPERYALİZMİNİN DÜŞTÜĞÜ HALLER
Atatürk’ün nabud olacak, bugünkü dille yok olacak dediği emperyalizm, Batı emperyalizmidir. Şimdilerde o Batı emperyalizminin prangalarını Batı medeniyeti diye yaldızlayarak ayaklarına bağlayanlar var.
Türkiye’nin emperyalizme direnmesi karşısında, “Sizi haydut devlet ilan ederler” diye bu milleti korkutmaya kalkan Batı Medeniyetinin kapıkulları var.
Türkiye, yeniden ABD’nin kucağına dönsün diye yatırlara çaput bağlayanlar var.
Türkiye ile Batı Asyalı dostlarının arasına bomba atanlar var.
Ama işte Atatürk’ün geçen yüzyılda öngördüğü üzere emperyalizm mahv ve perişan oluyor.
Kerkük’te bozguna uğrayan işte o Batı emperyalizmidir.
İdlib’de Türkiye, Rusya, İran, Suriye ittifakı karşısında çaresiz kalan, o Batı Medeniyetidir.
Venezula’da, Brezilya’da, Küba’da, Arjantin’de artık borusu ötmeyen, işte O Batı Medeniyetidir.
Batı Medeniyetinin askerliğini yapmak işte görün kimlere kalmıştır: PKK/PYD, Barzani, IŞİD... Bunlara bakın ve medeniyetinizin ne hallere düştüğünü anlayın ey Amerikan ve İsrail muhipleri.
İstediğiniz kadar çırpının, Atlantik’in kuruyan derelerinden kovalarla sular getirin, sizin efendilerinizin medeniyeti çökmektedir.
ATATÜRK’ÜN ÖNGÖRDÜĞÜ ÇAĞ
Batı Asya, birleşti ve emperyalizmi perişan ediyor.
ABD’ye bel bağlayan piyonlar kaçıyor.
Bu olayı iyi anlayalım: Dünya Atatürk’ün öngördüğü döneme girmektedir: Emperyalizm mahv ve nabud oluyor.
Yalnız savaş meydanlarında değil, ekonomide, ticarette, bilimde, kültürde, sanatta, hayatın her alanında artık dünyanın geleceğini ellerine alanlar, Mazlumlar ve Gelişen Ülkelerdir.
Çin, Hindistan, Vietnam, Kore, Rusya, Türkiye, İran, Irak, Suriye, Mısır, Venezuela, Küba, Brezilya, Cezayir, Tunus, Güney Afrika, ezcümle dünün mazlumları, bugünün medeniyet öncüleridir. Onlar, yeni kamucu medeniyetin kurucuları olarak ayağa kalkıyorlar.
ATATÜRK’ÜN MEVZİSİ
İşte Atatürk’ün yüzyıl önceden gördüğü bu koşullarda, Atatürkçülük, Atatürk’ün stratejik hedefine kilitlenmektir.
Atatürkçülük, Atatürk bekçiliği değildir, Anıtkabir’in bahçıvanlığı değildir.
Atatürkçülük, Atlantik’in koridorlarında Atatürk rozetiyle dolaşmak değildir.
Atatürkçülük, rakı içmek, mini etek giymek değildir.
Atatürkçülük, cami duvarını kirletmek değildir.
Atatürkçülük, mezhep politikalarıyla bu milletin içine fitne sokmak değildir.
Türk Ordusu savaşırken, Atatürkçülük O ordunun komutanına arkadan çamur atmak değildir.
Atatürkçülük, Türk Ordusunun yenilmesi için yatıp kalkıp dua etmek değildir.
Atatürkçülük, ABD ve İsrail’in imkansız başarılarının pususuna yatmak değildir.
Atatürkçülük, Batı Asya ülkelerinin yönetimlerini diktatör ve zalim ilan edip emperyalizmin şiddet ve zorbalığına uşaklık yapmak değildir.
Atatürkçülük, emperyalizmin piyonları olan PKK/HDP ve FETÖ ile kol kola girmek değildir.
Atatürkçülük, emperyalizmi mahv ve nabud eden bu büyük savaşın ön cephesinde görev yapmaktır.
Bugün Atatürkçülük, vatan savaşının, üretim ekonomisinin ve aydınlanma mücadelesinin mevzisinde olmaktır.
YENİ MEDENİYET
Yeni bir dünya kuruluyor.
Çatlasanız da patlasanız da Türkiye, Yeni Dünyadaki onurlu yerini alıyor.
Yeni Dünyanın efendisi artık Batı Medeniyeti değildir.
Onlar, Atatürk’ün dediği gibi mahv ve perişan oluyor.
Yeni Dünya’nın efendileri, dünün mazlumları, günün ayağa kalkanlarıdır.
Müjdeler olsun, insanlığın ufkunda artık Atatürk’ün yüzyıl önce gördüğü “Doğudan doğan güneş” var.
Batı Medeniyeti batıyor.
Doğudan yepyeni bir medeniyet yükseliyor.