Atatürksüz Müfredata Atatürksüz Muhalefet olur mu?
Atatürksüz Müfredat yürümez. Yürümeyeceğini göreceğiz. Atatürk’le sorunları olan bugünkü yönetim, hele Vatan Savaşı koşullarında bu ülkenin başında kalamaz, bunu da göreceğiz.
BU ÜLKE ATATÜRKSÜZ MÜFREDATLA YÖNETİLEMEZ
Hatta şimdiden görüyoruz. Bu ülkeyi yönetemiyorlar. Her durumda bunu sergiliyorlar.
Beşar Esatsız çözümlerin iflas ettiği bir ortamda, hâlâ Suriye devlet yönetimine ellerini uzatamadıkları için bu ülkeyi yönetemezler.
Okulların içine mescit ve abdesthane açanlar, mesciti de yönetemez, abdesthaneyi de yönetemez, bu ülkeyi hiç yönetemez.
Eğitimi dinselleştirenler, ekonomiyi örgütleyemez, teknolojiyi geliştiremez, verimli işletme kuramaz, üretimi geliştiremez ve bu milleti zenginleştiremez. Ancak faize çalışmayı ve borca batmayı becerebilirler.
Cumhuriyet Devriminin altını oymaya kalkan bir eğitim sistemi kurmaya kalkışanlar, başı dik, vatansever, çağdaş, paylaşmacı insan yetiştiremez, çıkarcılığı aşılar, toplumu cemaat ve tarikatlara böler ve bu ülkeyi yönetemez.
MİLLİ VE BİLİMSEL EĞİTİM
AKP iktidarının eğitim siyasetine karşı Türkiye’nin millî güçleri kitlesel bir mücadele başlatıyorlar. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Eski Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tülin Oygür, önceki gün yaptığı basın toplantısıyla bu mücadelenin temel ilkelerini açıkladı: Millî, Bilimsel ve Parasız Eğitim (Aydınlık, 29 Eylül 2017).
ATATÜRKSÜZ MUHALEFET GİRİŞİMİ ÇIKMAZDA
Bu açıklama, önemli bir düzeltmeyi içeriyor.
Çünkü Atatürksüz Müfredata karşı Atatürksüz muhalefet girişimleri var.
Millî Olmayan Müfredata karşı yine Millî Olmayan Muhalefet iddiaları var.
CHP yönetiminin HDP ile birlikte muhalefet çizgisine girmesi, her alana yansıyor. Bir takım Neoliberaller ve PKK dostları ile birlikte yürütülen sözde Müfredat Mücadelesi şimdiden çıkmaza girmiştir. Yayınladıkları kitapçıklara ve metinlere bakıyorsunuz:
n Millilik yok, tam tersine millî olana yan bakmak var.
n Atatürk yok, Atatürk düşmanlığının izleri var.
n Laikliğin lafı var, kendisi yok. Aynı AKP gibi mezhepçilik var.
MİLLîLİK VARSA LAİKLİK OLUR
Tarihe bakalım, önce Millîlik vardı. Laiklik, Millîliğin türevidir. Dünyada da öyledir, Türkiye’de de. İstiklâl Savaşı, Laikliğin önünü açtı, yoksa Laiklik, İstiklâl Savaşını getirmedi.
Laiklik, kuşkusuz Türk Devriminin Altı Oku’ndan biridir ve vazgeçilmez. Ancak vatan bütünlüğü ve millî devlet yoksa, laiklik olmaz. O nedenle vatan bütünlüğünün karşısında olanlarla, milleti bölme macerasına kalkışanlarla birlikte laiklik mücadelesi verilmez, ancak laikçilik oynanır.
Laiklik, dinsel kaynaklı egemenliğe karşı millî egemenlik amacıyla tarih sahnesine çıktı. Krallar, iktidarlarını Allahtan aldıklarını söylüyorlardı. Demokrasi, iktidarın kaynağının Allah değil, millet olduğunu belirtti. Demokratik Devrimler, iktidar mücadelesinde Ortaçağın ruhbanlığını temsil eden Klerikos’a karşı Halkın iktidarını temsil eden Laikos, başka deyişle Halkın bayrağını yükselttiler. Özeti: Laikliğin doğuş nedeni, millî egemenlik mücadelesidir. Milletin egemenliğinin yerine etnik grup ayrılıkçılığına koymaya kalkanlarla Laiklik mücadelesi yürütülemez.
BAKANLIĞIN ADI
Millîlik ile laiklik arasındaki ilişki, Eğitim Bakanlığının ismine de yansımıştır. Millî olmak Laikliği belirlediği için, bakanlığın adı Laik Eğitim Bakanlığı değil, Millî Eğitim Bakanlığıdır. Adında millî olan, bir de Millî Savunma Bakanlığı var. Bizim bildiğimiz dünyada bu iki bakanlığa millî adını veren başka bir ülke yok. Kuşkusuz her devlet millî eğitim yapıyor, ama millî adını eğitimin başına koymayı akıl eden ülke, Atatürk Devriminin ülkesidir.
VATAN SAVAŞINDA MİLLİ EĞİTİM
Türkiye, bugün Vatan Savaşı veriyor. Millî Eğitimin güncel görevi, genç kuşakları ve bütün vatandaş kitlesini, öncelikle Millî Devlet, Millî Egemenlik, Millî Güvenlik, ABD güdümlü teröre karşı millî birlik ve vatan bütünlüğü için eğitmektir.
Türkiye, devleti ve milletiyle vatan savaşı verirken, bazıları vatan ve millet kavramlarıyla kavga eden bir Müfredat Savaşına girmişlerdir. Bu girişimleri anlamlıdır. Çünkü küresel merkezler, Türkiye’ye yalnız dış cepheden değil, aynı zamanda iç cepheden saldırıyorlar. Vatan ve millet kavramlarının yıpratılması, bugün emperyalizmin ideolojik alandaki birinci sorunudur. Karen Fogg’ların bir zamanlar Türkiye’ye dayattıkları eğitim programlarını unutmuyoruz. O program, Türkiye’nin üzerine sürülen canlı bombalarla aynı işlevi görüyordu: Millî direnci kırmak, toplumu milletsizleştirmek ve vatansızlaştırmak.
Türk sözcüğünü her gördükleri yerde sinirleri bozulanlarla birlikte AKP iktidarının Eğitim Müfredatına karşı mücadele verilemez.
Birincisi, Atatürksüz duruş, bugünkü yönetimin Atatürksüzlüğüyle birleşiyor.
İkincisi, milletle birleşebilmek için, öncelikle Atatürk’te birleşmek gerekir.
Bu nedenlerle Neoliberal-Bölücü ittifakının AKP yönetiminin Eğitim Sistemine karşı başarı şansı yoktur.
Atatürksüzlüğe Atatürksüzlerle karşı çıkılmaz.
Mezhep bağnazlığına karşı millî olmayan mevziden tavır alınamaz.
Eğitim ve öğretimin bölünmesine karşı, Bölücülerle birlikte mücadele yürütülemez.
MİLLî VE BİLİMSEL EĞİTİM İÇİN BÜYÜK MÜCADELE GELİYOR
Atatürk Devriminin Millî ve Bilimsel Eğitimi için mücadele, geniş kitleleri harekete geçirecek ve başarıya ulaşacaktır.
Vatan Partisi Millî Hükümet Programı’nın “Cumhuriyet Eğitimi ve Aydınlanma” başlığını taşıyan V. Bölümü, bugün Türkiye’nin Millî Eğitim hedeflerini belirliyor.
Millî Hükümet, Cumhuriyetimizin devrimci felsefesi kılavuzluğunda, bağımsız, toplumcu, demokratik, laik, bilimsel ve halkçı ekonominin ihtiyaçlarına cevap veren, tek bir eğitim sistemi uygulayacaktır. Bu bağlamda, emperyalist çıkar sistemine eleman yetiştiren bugünkü eğitim sistemi temelden değiştirilecektir. Türkçemizi iyi bilen, vatansever, halka hizmet aşkıyla dolu, devrimci, özgür düşünceli, yaratıcı, başı dik, haksızlığa direnen, cesur, barışçı, dayanışmacı, emeğe saygılı, kamu mülkiyetine özen gösteren, paylaşmacı, insanlığa kardeşlikle bağlı, yetenekli, bilgili, sorumlu, “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar yetiştirilecektir.