Barzani ve PKK niçin ateşe sürülüyor
Barzani’nin referandum girişimi, Batı Asya ülkelerini birleştirdi. “Bağımsız Kürdistan” tasarımının bir hayâl olduğu bir kez daha yaşanıyor.
İSRAİL ÖLÜ DOĞUM YAPTI
Hesabı kitabı olan herkes biliyor ki, “Bağımsız Kürdistan” planı, Kukla Kürdistan planıdır. Türkiye, İran, Irak, Suriye ve hatta Rusya’yı hedef alan bir girişim, ancak ABD ve İsrail tarafından desteklenir. İsrail’in güdümündeki bir kukla devlet, Kürtlerin devleti olmaz, Yavru İsrail olur. Vatan Partisi’nin “İkinci İsrail” tanımı, artık bütün Batı Asya devletlerinin ortak tanımı olmuştur. Barzani’nin referandum girişiminin ölü doğumla sonuçlandığını artık herkes görüyor. İsrail, ölü doğum yapmıştır.
GÜÇLERİ YETERSİZ
ABD ve İsrail’in gücü, Kürdistan kurmak için yetersizdir. Yaşadığımız deneyimler bunu kanıtladı. ABD’nin Körfez Savaşı saldırıları ve Suriye’de çıkarttığı savaş, sözde “Bağımsız Kürdistan” içindi. Sonuç ortada. ABD, Irak’ı iki kez işgal etti, ama bugün ABD’ye kafa tutan bir Irak Hükümeti var. ABD, Suriye savaşında da yenildi. ABD, “Bağımsız Kürdistan” sevdası yüzünden Türkiye hakim sınıflarını da kaybetti. Türkiye’nin başına 2002 Kasımında AKP yönetimini getirdiler ama o yönetim şimdi ABD ve İsrail planına direniyor. Demek ki, “Kürdistan”ı kurmak için, hükümet tertipleri yetmiyor, savaş yetmiyor, işgal bile yetmiyor.
REFERANDUMUN AMACI
Peki 1990’dan bu yana Kürdistan için yürütülen savaşların sonuçlarına rağmen, ABD ve İsrail, Barzani’yi ve PKK/PYD’yi niçin ateşe sürüyor? “Bağımsız Kürdistan” gerçekçi bir hedef olmadığına göre, referandumun bir amacı olmalı.
Eski Devlet Bakanımız Tayfun İçli’nin Salı akşamı Ulusal Kanal’da yaptığı tahlil gerçekçiydi. Referandumda hâlâ ısrar eden kuvvet, İsrail ve ABD’dir. Bağımsız Kürdistan kuramayan ABD ve İsrail, düşman olarak gördükleri Batı Asya ülkelerini karışıklıklar içine itmek istiyorlar. Ellerindeki piyon kuvveti, kendi deyişleriyle “Kara Gücü” ise, Barzani, PKK ve IŞİD benzeri terör örgütleridir. Suudi Arabistan ve Körfez şeyhlikleri ise güvenilmez yedek kuvvetler olarak değerlendirilebilir. Bu mevzilenmeye bakınca, referandum odaklı çarpışmaların İran ve Türkiye’yi hedef alan planlara doğru genişleme olasılıkları da ciddiye alınmalıdır.
TÜRKİYE’DE VE İRAN’DA ABD’NİN İÇ CEPHE GİRİŞİMLERİ
ABD, Türkiye’de seçim yoluyla iktidarı ele geçiremedi. 15 Temmuz 2016 gecesi darbeyi denedi, o da olmadı. ABD’nin önümüzdeki süreçte Türkiye ekonomisine karşı bazı yaptırımlar uygulama niyetinde olduğu konusunda bilgiler ve işaretler de var. Atlantik bağımlısı partilerin fırsat buldukça “sokak” söylemiyle sahne aldıkları ve bazı başarısız denemeler yaptıkları da görülüyor. Bölücü örgütler yanında kimi kullanıma açık Liberal “Solcu”lar ve CHP’nin liberal yönetimi de, bu planlar içinde rol oynamaya pek hevesliler. Önceki gün TBMM’nin Tezkere gündemli toplantısında HDP Sözcüsü Osman Baydemir’in ve CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın bölücü ve kışkırtıcı konuşmaları dikkat çekti. Türkiye’nin toprak bütünlüğünü gereğinde silahla koruma kararlılığına karşı, ABD ve İsrail’in içimizde cephe açtıkları görülüyor. İran’daki “İnkılabi Rengi” (Renkli İnkılab) denemeleri ve hazırlıkları da biliniyor.
ÖLÜ DOĞUMLARA MAHKUMLAR
Kürdistan’ı kuramayan ABD ve İsrail, Batı Asya’da karşı karşıya geldiği Türkiye ve İran gibi ülkeleri yıpratmak, bu ülkelere karşı içerde cepheler açmak girişimleri ortadadır. Ancak bu çaba da başarısızlığa mahkumdur. ABD’nin her atağı, bölge ülkelerini birleştirmek yanında, hedef aldığı ülkelerin millî birliğini de pekiştirecektir.
Türkiye açısından bakarsak, ABD’nin dış ve iç cephede Türkiye’yi hedef alan her girişimi, Türkiye’yi gerçek dostlarıyla buluşturuyor ve Kemalist Devrimi tamamlama rotasına zorluyor.
ABD ve İsrail planları, ölü doğumlara mahkumdur.