Beştepe’de kavga mı var?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanlarından İlnur Çevik’in Cuma günü “Yeni Birlik” gazetesindeki yazısı çok tartışıldı. Hele yazısının bir bölümü “Beştepe’de kavga mı var” dedirtti.
Çevik yazısında Trump’ın tweetle görevden aldığı Dışişleri Bakanı Tillerson’ın Türkiye ziyaretini ve Erdoğan’la görüşmesini hatırlattı. Sonra da “Tillerson’ın birkaç hafta önce Ankara’ya gelişinden medet umanlar herhalde adamın yolcu olduğunun farkında değildiler ve bu adamı 3 saat 15 dakikalık bir görüşme için Cumhurbaşkanımızın karşısına diktiler...” diye sitemde bulundu.
Kimi kastetti bilemiyorum. Ama Beştepe’de kavga yaşandığının göstergesi. Bakalım nasıl sonuçlanacak!
BİRKAÇ HAFTA ÖNCESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ahmet Davutoğlu ile birlikte fotoğraf vermesinden birkaç gün önceydi. Ankara’nın “derin” kulislerini yakından takip eden tanıdıklarımla karşılaştım. Israrla İran’a vurgu yaptılar. ABD’nin bölgedeki konuşlanmasını buna göre düzenlediğini belirttiler.
Arkasından da “Davutoğlu’nu iyi takip edin, yeni bir görevle sahneye çıkmaya hazırlanıyor” dediler. İşin açığı çok ciddiye almamıştım. Ama iki gün sonra Ortadoğu’da yaşadığımız sorunların mimarı Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yan yana poz verince kafam karıştı.
ABD BASTIRIYOR
Derken ABD’de hızlı gelişmeler yaşandı. Erdoğan’la Beştepe’de 3 saat 15 dakika görüşme yapan ve hiçbir kayıt tutulmayan Tillerson, Trump tarafından tweet mesajıyla görevden alındı.
Tillerson’ın görevden alınmasından çok yerine atanan isim dikkat çekici. CIA Başkanı Mike Pompeo. Pompeo’nun yerine de Gina Haspel getirildi. Ortak özellikleri:
- İkisi de şahin
- İkisi de İran’a operasyon taraftarı
- İkisi de PKK ve FETÖ’ye sıcak
- İkisi de Türkiye’ye ders verilmesini istiyor
- İkisi de İsrail’le birlikte hareket ediyor
Pompeo ve Gina Haspel’in bu özellikleri yeni dönem için ipuçları veriyor.
Bu arada, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın misafiri olarak Türkiye’ye gelen Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster’ın koltuğu da tehlikede...
YANSIMALAR
ABD’de yaşanan bu gelişmelerin Türkiye’de de yansımaları görülmeye başladı. Geçmişte “şahin”lere yakın görüşler savunan gazeteci ve akademisyenlerde kıpırdanma var. “Bizim dönemimiz yine geliyor” havasındalar.
Çoğu İstanbul’da yaşıyor. Uzun süredir kenara çekilmişlerdi, sessizlerdi. Şimdi özgüvenleri artmış, yeniden görüş bildirmeye başlamışlar.
DANIŞMANDAN ABD’YE AKIL
Şimdi yeniden İlnur Çevik’in yazısına dönelim. Çevik’in Cuma günkü yazısında ABD’nin İran planlarına dikkat çekerek özetle şöyle dedi:
“ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Başkan Donald Trump’la bilhassa İran konusunda ters düşünce kendisini kapıda buldu, hem de bir Tweet mesajı ile... Trump, şimdi İran’a karşı tam bir şahin gibi hareket edecek bir ekibi yönetimine alıyor...
Peki, ABD Orta Doğu’da İran yayılmacılığını iki tane Arap veliaht prensi ile mi karşı koyacak? Onların Yemen’de düştükleri zavallı durum ortada...
Peki, ABD Suriye’de İran’a karşı kuzeyden PKK/PYD/YPG çapulcuları ve güneyden İsrail ile mi karşı koyacak?
Bunlarla bir yere varamayacağını Amerikalılar çok açık seçik görüyorlar. Yani yapılacak şey Türkiye ile yeni köprüler kurulması ve Ankara ile yeni bir sayfa açılması.
Ama Türkiye’nin ABD için İran kilidini açması ve ilişkilerde yeni sayfa açılması birçok şarta bağlı. Bir kere ABD, PKK teröristleri ve Suriye’deki uzantılarına kayıtsız şartsız arkasını dönmesi lazım... Onları ‘Suriyeli Kürtler’ olarak Amerikan kamuoyuna pazarlayan generalleri hizaya getirmesi lazım... FETÖ’ye ABD’nin de kapılarını kapaması gerekiyor... Türkiye’yi hasım değil, hısım görmeleri önemli... Bütün bunlar gerçekleşirse o zaman ABD de Orta Doğu’da yeniden direksiyona geçebilir...”
‘İRAN KİLİDİ’ ABD TUZAĞI
Çevik’in ABD’ye önerisi net: “PKK ve FETÖ’yü terk edin, Türkiye’yi alın, İran kilidini açın.” Diğer bir deyişle, “Türkiye’ye PKK ve FETÖ havucunu gösterin, sonra da Türkiye topraklarını, havaalanlarını, limanları, ... İran’a karşı tepe tepe kullanın” demeye getiriyor.
“İran kilidi” tam anlamıyla bir ABD tuzağı.
BAŞARAMADILAR, BAŞARAMAZLAR
ABD’nin PKK ve FETÖ’yü terk etmeyeceği bir yana, böyle bir öneri çok tehlikeli. Geçmişte Türkiye ile İran’ı savaştırmak için birçok provokasyon yapıldı. Bazılarını rahmetli Erdal İnönü’den bizzat dinlemiştim.
Çiller döneminde Demirel’in müdahalesiyle direkten dönüldü.
Ankara’nın “derin” kulislerini yakından takip edenlerin haftalar önce neyi anlatmak istediklerini şimdi daha iyi anlıyorum.
Ama geçmişte başaramadılar, yine başaramazlar.