24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Beyaz Saray Bizans'a döndü: Trump'ın 'Üst Aklı' gidici

Hüseyin Vodinalı

Hüseyin Vodinalı

Eski Yazar

A+ A-

Beyaz Saray Bizans'a döndü: Trump'ın 'Üst Aklı' gidici - Resim : 1

Stephen Kevin Bannon 1953'te, Norfolk, Virginia'da, işçi sınıfı, İrlandalı Katolik, Kennedy yanlısı demokrat bir ailede dünyaya geldi. 1976'da Virginia Tech'ten mezun oldu ve Georgetown Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamladı. 1983 yılında, Harvard Business School'dan onur belgesi ile mezun oldu.

Yatırım bankacılığı, Goldman Sachs tecrübesinden sonra medya finansmanı işine girdi. Hollywood ve televizyonda projeler yaptı.

Bannon siyaset sahnesine Breitbart News isimli aşırı sağ ve muhalif internet sitesiyle girdi.

Bannon, 2004 yılında eski ABD Başkanı Ronald Reagan ile ilgili bir belgesel çekti. Bu esnada yayıncı Andrew Breitbart ile tanıştı. Breitbart daha sonra onu, (Hitler’in ünlü sinema yönetmeni) Leni Riefenstahl’a benzetecekti.

Bannon, Breitbart News’in kurucu ortağı oldu. Buradaki radyo programlarıyla, ABD’nin kurulu düzenine aşırı sağdan karşı çıkan sesiyle taraftar topladı. Steve Bannon, kendisini alternatif sağ ve anti establishment yani müesses nizam karşıtı olarak tanımladı.

Bannon’un en önemli özelliği ise ABD’ye başkan olması ihtimaline bile gülünüp geçilen Donald Trump’ın en güvendiği adamı olmasıydı.

Beyaz Saray Bizans'a döndü: Trump'ın 'Üst Aklı' gidici - Resim : 2

Bannon, Trump’ın seçim sürecinde adeta iç sesi oldu. Komik saçlı emlak kralı, anti establishment söylemiyle, krizdeki ABD’nin başkanı olmayı başardı.

Karşısında ABD’nin Siyonist derin devleti Neo Con’ların terör ve savaş makinası ustası Hillary Clinton’un olması da ayrı bir avantajdı elbette.

Amerikalı ortalama seçmen, düzenin adamı Hillary yerine düzene karşı duran Trump’ı seçti.

Bu işin mimarı da Steve Bannon idi.

Trump, seçim kampanyası yöneticisi olan Bannon’a şükran duygusunu, onu hemen Baş Stratejisti ve Baş Danışmanı yaparak gösterdi.

Trumq’ın başkanlık yemin törenindeki konuşmasını Bannon yazmıştı.

Bu konuşmada Trump’ın okuduğu ve hedef aldığı “Administrative State” ifadesi, “Derin Washington” olarak okunabilir.

Bannon, tipik popülist bir politikacı olarak, yine çılgın popülist patronuna sufle veriyordu.

“ESTABLISHMENT” BANNON’A KARŞI

Ancak Bannon’un gücü ve popülaritesi, ABD siyasetinin başat oyuncuları olan askeri ve endüstriyel kompleks karşısında eriyor.

Yani Bannon’un “Establishment” dediği, müesses nizam karşısında.

Beyaz Saray’da son dönemde Neo Con kökenliler ile Bannonistler arasında müthiş bir mücadele yaşanıyor.

Trump’ın Amerika’da giderek azalan kamuoyu popülaritesi, ibrenin Neo Con’lar lehine çevrilmesine yol açıyor.

Habertürk Yazarı Serdar Turgut, ABD haberlerini Türk basınında en iyi izleyen birkaç isimden biridir.

Onun 2 gün önceki yazısı bu konuda çok aydınlatıcı.

Turgut’un “New York Çetesi” olarak adlandırdığı Neo Con ekibi anlattığı bölümü alıntılıyorum:

“Bunların başında Başkan Trump’ın kızı ve danışmanı Ivanka Trump ile kocası Başkan Danışmanı Jared Kushner geliyor. Onların Beyaz Saray’a atanmasına yardımcı olduğu, başlarında ekonomi danışmanı olarak bulunan Gary Cohn’un yer aldığı bir grup var. Bu grubun tüm üyeleri, “Amerika’nın en nefret edilen şirketi” olduğu söylenen aracı kuruluş Goldman Sachs’tan geliyor. Bunlar ılımlı tavırlar alıyor ve Trump’ı merkeze çekmek için çalışıyorlar. Aşırı sağda olarak gördükleri Steve Bannon ve danışman Stephen Gorka ile kavgalılar. Bu son iki isim, kavga etmekten özel zevk aldıkları ve Trump kendi seçmen kitlesinin kontrolünü onlara verdiği için çok cesur ve “New York çetesi”yle kavgaları sert olabiliyor.

Beyaz Saray Bizans'a döndü: Trump'ın 'Üst Aklı' gidici - Resim : 3

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Korgeneral H.R. McMaster, kıymeti Ruslar tarafından bile itiraf edilecek düzeyde tanınan bir askeri stratejist. CIA’dan yüksek düzeyde gizlilik içeren gündelik istihbaratları o Başkan’a anlaşılır kılıp yorumluyor. Steve Bannon ile Jared Kushner’in stratejiye karışmalarına çok kızıyor. Yardımcısı ve Beyaz Saray’ın yükselen yıldızı Mısır doğumlu Dina Powell ile iyi anlaşıyor. Reince Priebus zamanında özel kalem müdürlüğü zayıf kaldığı için fiilen bir özel kalem müdürü gibi çalışıyordu.

“New York çetesi” zayıflık gösterip Beyaz Saray içinde kaos yarattığı ve Başkan’ın politikalarını yürütemediği için Özel Kalem Müdürü Reince Priebus’un gitmesini istiyordu. Ivanka Trump bunu babasına söyledi. Ama Başkan bunu doğrudan kendi yapmak yerine tüm süreci yine tarafları birbirleriyle çatıştırarak yapmayı tercih etti. Zaten Başkan’ın tüm bu iç kaosu bilerek bir yönetim üslubu olarak benimsediği bile söyleniyor.

Trump daha makamına oturmadan önce adamları seçilirken “New York çetesi”, Anthony Scaramucci adlı bir işadamını da istedi Beyaz Saray’a. O işadamı Beyaz Saray’da görev alacağına o kadar emindi ki tüm işlerini tasfiye edip beklemeye başladı. Ancak özel kalem müdürü olarak atanan Reince Priebus, onun atanmasını engelleyince aralarında bir kan davası doğdu.”

Evet, Serdar Turgut adeta bir magazin yazarı gibi detaylandırarak, Bizans Sarayı’na dönen Beyaz Saray’daki çekişme ve entrikaları böyle anlatıyor.

Asıl mesele ise, Bannon ve Neo Con’lar arasındaki dış politika çelişmeleri burada.

Bannon ve ekibi, her ne kadar aşırı sağcı, yabancı düşmanı ve anti-İslamcı olsa da geleneksel saldırgan Amerikan dış politikasına karşı çıkan bir çizgide.

Hillary’yi destekleyen Neo-Con siyasetçiler, CIA, FBI, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki kadrolarıyla bu dönemde sertleşme ve savaş yanlısı görünüyor.

Dikkat edin Trump, Bannon’u dışladığı bu süreçte, giderek daha şahin bir dış politika izliyor.

Suriye, Kuzey Kore, İran ve Rusya konularında eskisine göre fazlasıyla tehditkar bir dil kullanıyor Trump.

BANNON GİDİCİ DE TRUMP KALICI MI?

ABD’de yayın yapan Axios isimli haber sitesinde yazan Lazaro Gamio isimli yazarın iddiasına göre Bannon’un bileti hepten kesilmiş.

Trump’ın yakın çevresine Beyaz Saray sızıntılarından Steve Bannon’u sorumlu tuttuğu söyleniyor.

Trump, haftason gittiği golf kulübünde yardımcılarına, Bannon’un kendini beğenmiş tavırlarından sıkıldığını söylemiş.

Bu dedikoduları doğrulayan somut olgular da var. Mesela Trump’ın Bannon ile görüşme sıklığı çok azalmış, yeni Özel Kalem Müdürü John Kelly’yi ise çok daha fazla görüyor ve onun sözlerini dinliyormuş.

Zaten son dönemdeki görevden almalarla Bannon’un adeta bir ıssız adaya döndüğü de belirtiliyor.

Beyaz Saray kaynaklarına göre, Trump, Bannon’un biletini John Kelly’ye kestirecek.

Bannon ise basına konuşmuyor ama eski yöneticisi olduğu Breitbart sitesinden muhalifleri aleyhine haberler yaptırmaya başladı bile.

Beyaz Saray’daki bu çekişme, ABD için iyi haber değil.

Virginia’da ırkçılar ve karşıtları arasında meydana gelen kanlı olaylar ABD’nin içinin de karışmaya çok hazır olduğunun açık bir göstergesi.

Beyaz Saray Bizans'a döndü: Trump'ın 'Üst Aklı' gidici - Resim : 4

Azledilme korkusuyla Neo Con çizgiye yanaşan Trump, Bannon’u hafife alıp, ipini çekerse sonradan pişman da olabilir.