Bugün hangisi belirleyici: Cumhuriyet mücadelesi mi Vatan mücadelesi mi?
Seçim sonuçları, seçmenin öncelikli olarak hangi mevzide toplandığını da gösterdi.
ÖNCELİKLİ GÖREVİ BELİRLEMENİN ÖNEMİ
Bugün Türkiye’de kuşkusuz Vatan cephesinde ve Cumhuriyet cephesinde yürütülen mücadele birbirini bütünlüyor. Vatan bütünlüğü için teröre son vermek ve Cumhuriyetin laiklik sürecinde kazandıkları, elbette birbirini güçlendirir. O nedenle görevimiz, her iki mücadeleyi de yürütmektir. Ancak bu iki mücadeleden hangisi öncelik taşıyor, hangisi belirleyicidir? Bu soruya yanıt vermezsek siyaset yapamayız.
Siyaset, öncelikleri sıralamaktır en sonunda. Bu nedenle Vatan, Üretim Ekonomisi, Cumhuriyet, Demokrasi ve Özgürlük için mücadele görevleri içinden belirleyici olanı saptamak, siyaset yürütmenin şartıdır. Zaten bütün siyasal örgütler, bunu yapıyorlar.
Bugünkü durum, İstiklâl Savaşındaki koşullara benzemektedir. Eğer savaşı kazanmasaydık, padişahlığı yıkamazdık, özgürlük olmazdı, laiklik de olmazdı. Mustafa Kemal Paşa, büyük bir devrimci önder olarak devrimin görevlerini doğru sıralamıştı. Vatan, öncelikli görevdi.
Koşullar değiştiği zaman, elbette öncelikler de değişir, bunu tartışmıyoruz. Örneğin Üretim Ekonomisi için mücadelenin öne geçmesi olasılığının yükseldiği bir sürece girmiş bulunuyoruz.
ÖNCELİKLİ GÖREV VE ESAS MEVZİLENME
Öncelikli görevi saptamak, esas mevzilenmeyi saptamak anlamına geliyor. Somut olarak belirlersek, Vatan mücadelesinin hedefinde, ABD, İsrail ve piyonları PKK/HDP ve FETÖ bulunuyor. Birlikte olduğumuz güçleri ise, yaşadığımız pratiğe bakarak saptamak durumundayız. Hendek savaşlarında, 15 Temmuz gecesi, Fırat Kalkanı’nda, Afrin’de, kimlerle birlikteydik? Vatan cephesinde yer alanları bu sorunun yanıtında buluruz.
Cumhuriyet, özgürlük, laiklik mücadelesi ise görüyoruz, baş hedef olarak Tayyip Erdoğan’ı alıyor ve O’na karşı ABD, PKK/HDP ve FETÖ ile de birleşiyor.
Vatan mücadelesini öncelikli görev olarak belirlediğimiz zaman, mevzilenmemiz doğru oluyor. Diyoruz ki: Tayyip Erdoğan yönetimine son vermek amacıyla ABD ile işbirliği yapmayız ama ABD emperyalizmine karşı Tayyip Erdoğan yönetimi ile aynı cephede birleşiriz, birleşmek zorundayız ve zaten birlikteyiz. Vatan Savaşını kazanmanın şartıdır bu mevzilenme.
Bu cepheden ayrılanlar, Tayyip Erdoğan düşmanlığına saplanmakla kalmıyorlar, aynı zamanda Mehmetçiğin karşısında mevzileniyorlar. “Saray Savaşı” ve “Türk Ordusu batağa saplandı” tekerlemeleri hangi konumda olduklarını gösteriyor. Apolet sökme hezeyanları da bu konumlanmanın dışa vurumudur.
EMPERYALİZMİN GÜDÜMÜNE DÜŞEN SAHTE CUMHURİYETÇİLİK
Vatan bütünlüğü için mücadeleyi öncelikli görev olarak kabul etmeyen bir “Cumhuriyet mücadelesi”nin vardığı yer, ABD emperyalizmi, PKK/HDP ve FETÖ ile işbirliği oluyor. Bugünün koşullarında Vatan mücadelesi önceliğiyle yürütülmeyen bir Cumhuriyetçilik, en sonunda ABD emperyalizminin güdümüne girmeye kadar ulaşabiliyor.
Bu gerçekleri saptayınca, nezâket veya kibarlıktan vazgeçmiş olmuyoruz. Nezâket ve incelik her zaman vatanseverliktedir.
TARİHTEN DERSLER
Öncelikli görevi yanlış saptamak, kimi zaman düşmanla işbirliğine kadar gidebiliyor. Örneğin İstiklal Savaşı’nda İştirakçi Hilmi gibi sahte Komünistler, vatan mücadelesine öncelik vermedikleri için İngiliz işbirlikçisi olmuşlardı. İkinci Dünya Savaşında vatan mücadelesine öncelik vermeyen Troçkist gruplar, dünyanın her yerinde kendi milletlerine karşı Hitler’in yanında cephe tutmuşlardı.
Saddam Hüseyin düşmanlığına saplanan sözde Komünistler, Irak’ta ABD emperyalizminin yanında saf tutmuş ve ABD işgalcilerinin atadığı Bağdat hükümeti koltuklarına oturmuşlardı. Bugün HDP listesinden Meclis koltuğu kapan Türkiye’nin sahte Komünistleri gibi.
SEÇMENİN GÖRÜŞÜ
Strateji ve siyaset belirlemek, kuşkusuz siyasal partilerin işidir. Her parti programına göre, strateji ve siyasetlerini de oluşturur. Bu açıdan stratejiyi ve siyaseti seçmen veya halk beliremez. Ne var ki, seçmenin eğilimleri, en sonunda toplumsal gerçeklerle ilgili işaretler verir.
24 Haziran 2018 seçimlerinde verilen oylar, seçmenin vatan için mücadeleye öncelik verdiğini gösteriyor.
Bu durumda Cumhuriyet, Demokrasi, Özgürlük ve Laiklik mücadelesini öncelik veren siyasal parti ve toplulukların, seçmen eğiliminin yanlış olduğunu kanıtlamaları gerekiyor.
Oysa yanlış olan seçmen değil, Cumhuriyet mücadelesini Vatan mücadelesinin önüne koyanlardır. Arabayı atın önüne koyuyorlar. Çünkü bugün Türkiye vatan savaşındadır. Mehmetçiğin, polisin ve köy korucularının yürüttüğü mücadele, Türkiye’nin geleceğini belirliyor. Cumhuriyet mücadelesinin başarısı da buna bağlıdır.