CHP ve İyi Parti, AKP’ye çalışıyor!

Seçim yaklaştıkça taktik savaşları da hızlandı. AKP stratejisini CHP-HDP ittifakı üzerine kurmuş durumda. Seçim kampanyasını bu ikili üzerinden götürecek.

AKP ile çalışan kamuoyu araştırma şirketlerinin görüşü de böyle. 16 Nisan halk oylaması öncesindeki izlenen yönteme devam edilmesi öneriliyor.

“Halkın esas gündemi ekonomi, işsizlik. Bu konuda iktidarın sicili pek parlak değil. Seçim öncesinde alınan kararlar da istenen etkiyi göstermiyor. Kararların kısa vadeli olduğunun herkes farkında. Ortaya çıkacak faturayı seçimden sonra yine kendilerinin ödeyeceğini biliyorlar. Bu nedenle seçim öncesinde ekonominin tartışılması önlenmeli. Tartışma CHP, (özel olarak da Kılıçdaroğlu) ve HDP üzerinden sürdürülmeli” deniliyor.

CHP VE İYİ PARTİ NE YAPIYOR?

Peki, CHP ve İyi Parti ne yapıyor?

Paçayı uluslararası güçlere kaptırmış durumdalar. Onların çizdikleri rotada ilerliyorlar. PKK ve FETÖ’yü kurtarma çabasındalar. En son İstanbul Hill Otelde HDP ile bir araya geldiler. Aynı kürsüyü paylaştılar.

CHP’yi temsil eden isim de dikkat çekici. CHP tabanının en çok tepki gösterdiği kişilerden biri. Daha önce Kılıçdaroğlu’nun “kadın kotasından”(!) Parti Meclisi’ne soktuğu isim. Mehmet Bekaroğlu.

Parti tabanları HDP ile ittifaka ısındırılmaya çalışılıyor.

AKP MEMNUN

AKP’lilerin ağızları kulaklarında. CHP ve İyi Parti’ye dua ediyorlar. HDP ile birleşenin kaybedeceğini bildikleri için gelişmelerden çok memnunlar. “Parti içi sorunların yaratacağı kırılmadan korkuyorduk. Yüzde 3-5 kopmanın sonucu değiştirmesinden endişe ediyorduk. Ama böyle giderse sorun kalmayacak” ifadesini kullanıyorlar.

“CHP-HDP-İyi Parti” ittifakı için zorluyorlar.

AKP içindeki FETÖ ile ilişkisi olmayan muhalifler bile CHP ve İyi Parti yöneticilerine kızıyor. “CHP ve İyi Parti tam da AKP’nin istediğini yapıyor” görüşündeler.

KILAVUZU ABD OLANIN

ABD’nin niyeti belli. Ortadoğu bölgesindeki “kara gücü” HDP/PKK’yı ayakta tutmaya çalışıyor. Türkiye’de dengeli bir kamplaşma işlerine geliyor. Erdoğan’ın kazanması da onlar için o kadar önemli değil.

ABD, seçim sonrasında yaşanabilecek “kargaşa”nın pususuna yatmış durumda. Türkiye’yi Afganistan’a, Irak’a, Suriye’ye benzetmenin hayalini kuruyorlar. PKK/HDP’yi de bu nedenle diri tutmaya gayret ediyorlar. HDP’yi CHP ve İyi Parti’ye monte etmeye çalışıyorlar.

CHP ve İyi Parti tabanı eninde sonunda bu tuzağı görecektir. Umarız geç kalmazlar!

***

28 ŞUBAT

28 Şubat Davası sürerken ilginç gelişmeler yaşanıyor. İddianameyi hazırlayan savcı Mustafa Bilgili FETÖ’den tutuklu. Kendisi hapiste ama kurduğu kumpas devam ediyor.

İşin garibi FETÖ ile mücadele ettiklerini söyleyenler FETÖ’nün bu kumpasına sahip çıkıyorlar. Hatta işi daha da ileri götürdüler. Henüz sanıkların ifadeleri tamamlanmadı. Dava bugün yeniden başlıyor. 16 kişi daha ifade verecek. Son kararı vermesi gerekenler hâkimler. Ama onlar yargılama bitmeden kameralar karşısında kararı açıkladılar.

ERBAKAN’A DARBEYİ KİM YAPTI?

Gazeteler FETÖ dönemini aratmıyor. 28 Şubat’la ilgili yazılıp çizilenler de evlere şenlik. “Birileri”, 28 Şubat üzerinden, Afrin’de savaşan Türk Ordusuna darbe vurma gayretinde. AKP’nin zafiyetlerini kullanarak kışkırtma yapıyorlar.

“Yeniden yan yana gelebilir miyiz” çabaları var.

O günleri yakından takip eden biriyim. Çiller’in başbakanlığı bir an önce devralma hırsını biliyorum. Erbakan’ın yakın çevresi de durumun farkındaydı. “Çiller askeri gösterip Erbakan’ı istifaya zorluyor, bu oyuna gelmeyelim” diyorlardı.

O günlerden beri, “Erbakan’ı istifaya askerler mi zorladı yoksa ABD destekli Çiller mi zorladı?” sorusu hep tartışıldı.

“İTTİFAK” GAYRETLERİ

28 Şubat tartışmalarının birdenbire büyümesinin bir nedeni de Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Yaptırılan bütün kamuoyu araştırmaları ortada. AKP-MHP yüzde 51 etmiyor.

Saadet Partisi’nin tavrı önemli. Saadet Partisi’nin kararının AKP’ye oy verenler içinde de etkili olacağı görülüyor. Bu nedenle AKP’nin karşısında değil yanında olması isteniyor. “28 Şubat” üzerinden bir ortaklık kurma planları yapılıyor.

28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, “Bu dava merhum Erbakan hayattayken neden açılmadı da 16-17 yıl beklendi? Şayet o hayattayken bu dava açılmış olsaydı, Erbakan taşıyacağı vicdani sorumluluk gereği asla silahlı kuvvetlerin karşısında olmayacaktı” dedi.

Saadet Partisi’nde böyle düşünenlerin sayısı yüksek.