Çölaşan-Doğru ve dokunulmayan FETÖ’cüler?

Çeyrek asırdan fazladır tanıdığım Emin Çölaşan ile Posta gazetesi Ankara Temsilcisi iken aynı binada çalıştık.
Çölaşan’ı eleştirdiğim zamanlar oldu lakin ona Fetulahçı demek, FETÖ ile yapılan mücadelenin sulandırılmasıdır.
Peki Necati Doğru mu?
Onun FETÖ’ye yardım ve yataklık yapma ihtimali ise abartmıyorum sonsuzda bir bile ihtimal olamaz.
Hele hele Metin Yılmaz’ı FETÖ ile irtibatlandırmak, komedinin ötesinde trajedidir.
Fetullah alçağının yazıları ve televizyon programları sebebiyle 17 kere mahkemeye verdiği bu satırların yazarının hükmü budur.
Benim anlamadığım kamuoyunun yakından tanıdığı bu isimlere FETÖ’ye yardım ve yataklık yaptı diye iddianame hazırlayan yargının şu isimlere olan kayıtsızlığıdır.
Altını çizerek yazıyorum, Türkiye’de herkesi dinleyen ve en iyi tanıyan FETÖ birine bankasından para verip ev sahibi yapıyor ise o ismin araştırılması gerekmiyor mu ki malum o Nagihan Alçı’dır.
Aynı şekilde FETÖ’nün Avustralya ve Güney Afrika’daki özel seminerine katılan seçilmişlerden Abdülhadi Özışık için savcılar niye inceleme yapmıyor?
Keza Veyis Ateş, Melih Altınok, Fuat Uğur ve Cem Küçük’ün mazileri ve FETÖ’ye destekleri bilinmiyor mu?
Bu isimleri görmezden gelip, Çölaşan, Doğru, Yılmaz, Çetin ve Arı gibilere Fetullahçı diyeceksin!
Hadise net, muhalif basına seçim operasyonudur!

İşte 2010’daki medya sahnesi!
Arşivler yalan söylemez ve bunları unutturamazsınız.
2010’da Enis Berberoğlu AKP-Cemaat kayığındaydı ve onlar sayesinde Hürriyet’in tepesine yürüdü.
Hatırla Enis, Merkez Orduevindeki resepsiyonda Nuri Elibol’a nasıl yapışmış ve sana laf atmıştım.
Sen Fikret Bila, Tayyip’in uçağına binebilmek için kimleri araya sokmuştun?
Hasan Cemal ise malum Tayyip’in, “Hasan Abi”siydi.
Ahmet ve Mehmet Altan kardeşler ise AKP medyasının Peygamberleri gibiydi.
Bu aralar küresel özgürlükçü takılan Aslı Aydıntaşbaş bile Sabah Temsilcisi iken AKP ile cemaate övgüler yağdırıyordu.
Murat Yetkin ise Nuri Elibol gibi müteahhit-dinci gazetecileri köşesinde referans gösterip onların verdiği ziyafetlere katılıyordu.
Ve heyhat bunlar kapıya konunca birden muhalif ve özgürlükçü kesildiler.

59 bin lira ile geçinemiyor!
Ne kira veriyor, ne elektrik ve doğalgaz faturası ödüyor.
Telefon, internet, apartman aidati, konut vergisi, kasko ve benzin parasından muaf.
Yemeğe de ödeme yapmıyor.
Kısacası her şey bedava!
Öyle iken Tayyip Erdoğan’ın 59 bin liralık aylık maaşına enflasyon oranında zam gündemde ki ilave olarak her ay yine 10 küsür bin lira emekli maaşı alıyor.
Valla ben onun yerinde olsam, “Hiç masrafım yok, bırakın zammı, 59 bin lirayı da almıyorum zira 10 küsür bin liralık emekli maaşım bile fazla zira halkımın bir bölümü açlık sınırında” derdim...

Ankara’da Mansur bilmecesi!
Daha önce yazdım Mansur oportünisttir zira bizim gibi Edirnekapı Öğrenci Yurdu kökenli olan bu arkadaş geçen seçimde sırf FETÖ istemiyor diye Ulusal Kanal’daki programımıza gelmemişti.
Ancak kişisel kızgınlığıma rağmen realite şudur.
CHP’nin Ankara’da tek şansı Mansur Yavaş’tır zira seçime girmeyen MHP’nin oylarını sadece o alabilir.
Buradan hareketle hâlâ ne bekleniyor anlamış değilim.
İyi Parti’nin, “Bizden aday olsun” teklifi ise yanlış zira böyle bir şey sol seçmeni sandığa küstürür.