Cumhuriyet Ordusunun en büyük harekatı
Deniz Gazi Kıdemli Albay İ.NEŞET İKİZ yazdı...
20 Temmuz Cumartesi yaz saati ile 08:47’de birinci dalgayı teşkil eden 13 çıkarma aracı ile Amfibi Deniz Piyade Alayı
Pladini Çıkarma plajına kapak atıyor. Alay Harekat Subayı Deniz Piyade kıdemli Üsteğmen Ahmet Aksu;
‘Çok şükür bu günleri gördük komutanım. Ben önden fırlıyorum, siz arkada gelin!’ diye beni kucaklayarak bottan en öne fırlıyor.
Türk Deniz Piyadeleri ‘Allah allah’ sesleri arasında bir rüzgar gibi Pladini Çıkarma Plajı’na çıkıyorlar...
Kıbrıs Barış Harekatı, Cumhuriyet Ordusunun en büyük harekatıdır. Ülke’ye yapılan hizmetlerin hazzı hiçbir şeyde yoktur. Ancak, bu güç denizaşırı sınavdan alınması gereken pek çok ders vardır.
TÜRK DENİZ PİYADELERİ
Çağdaş askerliğin simgeleri olan; moral, inanç ve fiziki kondisyon ile gerekli eğitimler, Amfibi Deniz Piyade Taburlarını, Gölcük’te kurarken büyük bir itina ve hassasiyetle uyguladığımız ana hedeflerimizdi. Bu ilkeler savaş alanında personele kazandırılması gereken şevk, azim, kararlılık ve cesareti sağlar.
Gölcük’te 1968 Eylül - 1971 tarihleri arasında, orduevinin altındaki bir yerleşkede 1. Amfibi Deniz Piyade Taburu’nun kuruluşunu gerçekleştirmiştik. Tesislerin iki barakası misafirhane olarak kullanılıyordu. Burada Amerikalı subaylar kalıyor; bizleri izliyorlardı. 1962, 1963 ve 1970 yıllarında Amerikan Deniz Piyadeleri ile beraber okul ve kurslarda bulunmuştum. Kore Savaşları nedeniyle büyük bir ilgi ve sempati görmüştüm. Amerikalı yüzbaşıyı bir akşam çaya davet ettim. Birliklerimiz o sırada marşlarla ve büyük bir coşkuyla dönüyorlardı. Komutanlık binası önünden bizleri selamlayarak geçtiler. Amerikalı yüzbaşı yerinden kalkarak “Ben en seçkin Amerikan birliğinde görevliyim. İnanın bu şevk ve ruh bizde yok!” diye beni kucaklayarak elimi sıktı.
Türk Deniz Piyadeleri, 20 Temmuz 1974 Cumartesi sabahı marşlarla varış hattını geçerek 08:47’de Pladini çıkarma plajına ilk dalga ile kapak attılar. “Allah allah” sesleri çevreyi inletirken, bir rüzgar gibi “kıyı başını” tutmak için çıktılar.
Bir düşman kıyısı üzerinde bulunan ‘Kıyı Başı’nın zapt edilip tutulması; kıta ve malzemelerin kıyıya devamlı olarak emniyetle çıkartılmasını sağlar. Kıyıda yapılması tasarlanan müteakip harekat için gerekli manevra sahasını sağlayacak olan bir bölgedir. Kıyı Başı çıkarmanın “Amfibi harekatın” tabii hedefidir.
Türk Deniz Piyadeleri, Kıyı Başını örnek şekilde tutarsak, yine çok güç şartlar altında örnek olacak diye savundular.
Bilahare verilen tüm görevleri de büyük bir inanç ve azimle başarıyla tamamladılar...
Çıkarma Birlikleri Komutanlığına bağlı mensup; araç, bot ve gemileri; görev almış Deniz Ticaret Filomuza ait şilepler, Kıbrıs Barış Harekatı boyunca büyük bir şevk ve özveriyle görevlerini yapmaya çalıştılar.
YUNANLILAR TEKRAR YAŞIYOR!
15 Temmuz 1974 Pazartesi günü 09:00’da, Kıbrıs Rum radyosu spikeri, Başkan Makarios’u devirmek üzere tertiplenmiş darbeyi “Yunanlılar tekrar yaşıyor” diye ilan ediyordu. “Mücadele-Mahi” gazetesinin sahip ve başyazarı Karpaslı Nikos Sampson, Başkan olarak yemin ediyordu. En az 12 Kıbrıslı Türk’ü öldürmüşler olmakla övünen Sampson için, bir İngiliz İstihbarat Subayı “Cani ve Basit” bir yüksek rütbeli ise “Her harekatta sahnedeki ilk sadist ve terörist” diyordu...
Hızla gelişen bir süreç içinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu, Kıbrıs’a harekat kararı verdi. Türkiye büyük taarruzdan 52 yıl sonra savaşa gidiyordu.
ÇIKARMA PLANININ DEĞİŞMESİ
2. Ordu Komutanımız Orgeneral Suat Aktulga’nın ana fikri, komutan görüşü; çıkarma harekatının Boğazköy - Magosa çıkarma plajlarına değil de; Girne’nin Batısında seçilecek bir çıkarma plajına yapılması idi. Magosa çıkarma plajları, ana hedef Lefkoşa’ya 710 kilometre, Girne’nin batısında seçilecek çıkarma plajı ise yaklaşık 15-18 kilometre uzaklıkta idiler. Bu görüş Genel Kurmay Başkanlığı’nca kabul edildi. Bu kanımca harekatın kaderini değiştiren çok isabetli bir görüş ve karardı. Ayrıca Deniz K. Koramiral Kemal Kayacan da ilk dalga ile Amfibi Deniz Piyade Alayının çıkarması için, ısrarla büyük bir çaba harcıyordu. Sonuçta kabul edildi.
BİR ÇIKARMA PLAJI
Yeni bir çıkarma plajının seçimi ve çıkarma sırasının tanzimi için toplanıyoruz. 18 Temmuz 1974 Perşembe akşamı Mersin’deki Çıkarma Birlikleri Komutanlığı Brifing salonunda ilgililerle bir araya geliyoruz. Çıkarma gemileri Komodoru, seçkin asker Deniz Güverte Kurmay Albay Ahmet Özon’la yeni çıkarma plajımız üzerinde mutabık kalıyor ve bunu ilgili komutanlarımızın tensibine sunuyoruz. Bu “Pladini- Yavuz” çıkarma plajıdır. Tek plaja çıkacağımız için, düşmanın dikkat ve kuvvetini çıkarma plajımızdan başka çıkarma plajlarına çekebilmek amacıyla “Aldatma-Sahte-Konvoy-Diversion” teklifimde ısrar ediyorum. Çok belirli olanaklarımıza rağmen, planlama çalışmalarımız nedeniyle Mersin’e gelmiş bulunan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DKK) Harekat Dairesi Başkanı Tümamiral Nejat Serim, bu önerimi uygulamak suretiyle, kanımca harekatın kaderinde etkili oluyor.
MAHŞERİ BİR RADAR EKRANI
19 Temmuz 1974 günü Mersin’de halkın muhteşem coşkusu altında, yaz saati ile 12:55’ten itibaren Türk Donanmasının Harp, Denizaltı, Mayın filolarına ait gemilerle Çıkarma Birliklerine ait görevli çıkarma gemi ve araçları peş peşe Mersin Limanı’nı terk ediyorlar. liman ve kıyılarda toplanmış mahşeri bir halk topluluğu büyük bir çoşku ve sevgiyle, harekata katılacak Türk Donanması ve Birliklerini uğurluyorlar... Amfibi konvoy da 15 LCM-8, 10 LCT, 19 LCU, üç Şilep mevcuttu. Savaş gemileriyle 56 gemiyi buluyordu.
Sancak gemimiz Ertuğrul’da, tüm ilgililer, 19 Temmuz Cuma gecesi intikal sırasında ayakta ve görevlerinin başında idiler. Çıkarma gemileri Komutanı Tuğamiral Emin Göksan köprü üstünde bir ara bana “Neş’et yarbayım radar ekranı çok dolu, bunlar galiba bizi bırakmayacaklar!” diye o andaki çok haklı olan kuşkularını belirttiler. Denizdeki Özel Görev Kuvvetlerinin Komutanı; T. C. G. Tınaztepe’de bulunan Tümamiral Nejat Tümer’di.
Bu arada İngiliz Dışişleri Bakanı James Callaghan, İngiliz savaş gemileriyle ABD Akdeniz 6. Filosunun, Kıbrıs ile Türkiye arasında girerek Türk gemilerinin önünü kesmesini, ABD yönetiminden talep etti. Böylece, Türklerin geri döneceğini düşünüyordu. Bu öneri ABD yönetimince kabul görmedi.
Sovyet Rusya Kıbrıs’ta düzenlenen darbeye çok büyük bir tepki göstermişti. Moskova, Karadeniz kıyısındaki Hava İndirme Tümenlerini tam alarma geçirmişti. Bulgaristan ve Yugoslavya, Yunanistan sınırına kuvvet kaydırıyordu. 1970 yılında Lapta - Karava bölgesinde kurulan gizli Amerikan Elektronik Muharebe tesisleriyle ABD ve Ortadoğu’yu izliyordu. Moskova’daki ABD Ataşesi Tümamiral MAYO, Moskova’daki Deniz Ataşemiz Deniz Kurmay Albay Tuğrul Eriş’e, “Çok tehlikeli bir işe girişiyorsunuz. Biz yanınızda olmayabiliriz” diyordu. Akdeniz’deki bütün filolar bu nedenlerle rotalarını Kıbrıs’a çevirmişlerdi. ABD Dışişleri Bakanı Kissinger ısrarla ABD ve Sovyet Rusya’nın Akdeniz’de normal uygulamalarda bulunduğunu belirtiyordu.
19 - 20 Temmuz gecesi 02:00 ile 03:00 saatlerinde, Kıbrıs’ın etrafındaki tüm Deniz ve Hava sahaları ‘savaş bölgesi’ olarak dünyaya ilan ediliyor; bu alanlara girecek uçakların düşman olarak değerlendirileceğini bildiren Savaş Alanı NOTAM’ları yayınlanıyordu.
Başbakan Ecevit Hükümeti, turizm aktivitesinin zirvesinde bulunan güzel Kıbrıs’ta, fazla kan dökülmemesi için elinden gelen her şeyi yaptı. Karşı taraf ateş açmadıkça ateş açılmaması emri, tüm harekat emirlerinde özenle yer aldı. Fazla kan dökülmemesi için İngiliz Başkanı Wilson ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Cisco’ya “Garantör devlet olan İngiltere’nin üslerinden faydalanalım. Birlikte harekat yapalım, fazla kan dökülmesin” isteklerini Başbakan Ecevit bütün çabalarına rağmen kabul ettiremedi.
20 Temmuz Cumartesi yaz saati ile 08:47’de birinci dalgayı teşkil eden 13 çıkarma aracı ile Am. Dz. Piyade Alayı Pladini Çıkarma plajına kapak atıyor. Alay Harekat Subayı Deniz Piyade kıdemli Üsteğmen Ahmet Aksu; “Çok şükür bu günleri gördük komutanım. Ben önden fırlıyorum, siz arkada gelin!” diye beni kucaklayarak bottan en öde fırlıyor. Türk Deniz Piyadeleri “Allah allah” sesleri arasında bir rüzgar gibi Pladini Çıkarma Plajı’na çıkıyorlar.
Deniz piyadesi olur mu?
Deniz’in Piyadesi olur mu? Bu düşünce tarzı çok yanlıştır. Levent’ler ilk Deniz Piyadeleri, daha 1090 yılında ilk Türk Amirali Çaka bey zamanında görev başında idiler. Unutulmamalıdır ki, ünlü İngiliz Kraliyet Deniz Piyadeleri 1664, Amerikan Deniz Piyadeleri “Marine”ler ise 1777 yılında kurulmuştu.
Yaşadığımız ve giderek daha da ısınmakta olan; bu son derece zor, önemli, hassas ve zengin coğrafyada, Türkiye çok dikkatli ve hazırlıklı olmak zorundadır.
Yaşamsal çıkarlarımız ve bütünlüğümüz için; denizaşırı harekat ve baskınlara, Gerilla savaşlarına hazır olmamız gerekiyor. Milli olanaklarımız içinde, itina ile teçhiz edilmiş Özel Birlikler ve hayati öneme haiz bölge istihbaratı; bu hayati görevler elzemdir.
Sözde ‘Büyük Yunanistan’ için kenetlenmişlerdi
Megali İdea (Büyük Ülkü-Büyük Yunanistan), içine giren toprakları gösteren ilk harita ‘1791-1796’ yılları arasında Rigas Fereros tarafından hazırlanmış ve basımı Viyana’da yapılmıştır. O günden beri Ortodoks Kilisesi ve fanatik Yunanlı milliyetçiler, bu amaç için ve bu topraklar üzerinde, Büyük Bizans’ın yerine, Helen uygarlığının mirasçısı saydıkları büyük Yunanistan’ı kurmak üzere kenetlenmişleridir.
Yunan stratejisinin en önemli hedef ve amacı; Çanakkale Boğazı’nın altındaki Limni adasından, Kaş’ın hemen altındaki Meis adasına kadar uzanmış “Stratejik Kara Kuşağı”na, Kıbrıs’ı da alarak, Türkiye’yi Batı ve Güney’den kuşatmaktır. Kıbrıs Yunanistan’a 700 mil 1296 kilometre uzaklıktadır.
Kıbrıs adasının hayati önemi yanında, “Adalar Denizi Ege” de Doğu ve Boğaz önü Efe adalarının askeri konumu ve silahsızlandırılması, Kıta Sahanlığı, Kara Suları, aidiyeti meçhul kayalıkların durumu, hava sahası gibi çok önemli konulardan kaynaklanan hayati sorunlar, Türkiye ve Yunanistan’ın önünde beklemektedir...
Stratejik Kara Kuşak
Yunanistan’ın Kıbrıs ve Adalar denizinde hiç ama hiç bitmeyen istekleri, Türk deniz ve hava sahasını adeta kontrol altına alıp kapama düşüncesi, Stratejik bir Kara Kuşak hülyası, Megali İdea Türkiye Büyük Millet Meclisi bu nedenlerle 1995 yılında oy birliğiyle Yunanistan Kara Sularını 12 mile çıkarsa, bunun bir “savaş nedeni” olacağı kararını almıştır.
Üç tarafı denizlerle çevrili 4 bin 500 mil-8 bin 334 kilometre kıyı şeridine sahip Türkiye ‘nin yaşamsal çıkarları, bu uygulama ve düşüncelerle asla bağdaşmaz. Ulusal irade ve ulusal güç, bu gücün etkin parçaları olan siyasi, iktisadi, askeri ve kültürel güçler, ülkenin yaşamsal çıkarlarına daha da bilinçli, hassas ve güçlü olarak sahip çıkmak zorundadırlar. Türkiye milli hedef ve milli politikalarını bu alanda mutlaka belirlemek ve denizleriyle, onun engin nimetlerini kucaklamak zorundadır.
Zor ve riskli: Amfibi-Çıkarma
Denizaşırı harekat “Amfibi-Çıkarma”, Silahlı Kuvvetlerin uygulamada daima büyük güçlüklerle karşılaştığı, zor ve riskli bir harekettir.
Bu nedenle harekata katılan tüm kuvvetler arasında, mutlak bir koordine ve organizeler; son derece önemli olan, komuta sorumluluk ve berraklığını zorunlu kılar.
Kapasitelerini bilmiş ve muharebe istihbarat ile destek olanaklarını kullanabilmiş komutanlar, daima başarılı olmuşlardır. Tümü ile birbirinden önemli olan beş safhadan oluşan bir denizaşırı harekatın safları şunlardır: 1- Planlama, 2- Yükleme, 3- Prova, 4- Hareket ve hedef bölgesine intikal, 5- Hücum. Amfibi harekat doktrini, uygulamalar ve teoriler sonucu; kabul edilmiş en iyi uygulamadır.
Prova safhası, mümkün olduğu kadar eş koşullar altında uygulanır. Her şey itina ile çek edilir. Görülen aksaklık ve eksiklerin giderilmesine çalışılır.
Hücum safhasının başlangıcındaki “Gemi-Sahil” kısmı ise harekatın kalbi ve sınavı olarak nitelendirilir.