Denizli Tomaşoğlu Camii İmamı Mehmet Ali Çetin’in saptaması
Denizli ziyaretimde Tomaşoğlu Camii İmam-Hatibi Sayın Mehmet Ali Çetin ile de tanıştım. FETÖ ve Nur Cemaatinin küçük yaşta çocukları nasıl ömür boyu kullaştırdığını anlattı ve yazılı soru yönelterek bizleri bilgilendirdi.
HİÇ EVLENMEYEN ABİ VE ABLALAR
Sayın Mehmet Ali Çetin’in kendi tecrübeleri içinde saptadığı gerçekleri bana yazdığı nottan aktarıyorum:
“FETÖ ve Nur cemaatinin bütün gruplarında ‘Allah için” denerek küçük yaşta vakfedilen çocuklar, ömür boyu hizmette ve sözümona ‘cihat faaliyetinde’ kullanılmak üzere yetiştirilmektedir. Diğer tarikatlarda da çocuklar çok küçük yaşlarda alınıp hiç evlenmeden ömür boyu hizmet için yetiştirilmektedir.
“Devlet, abi ve ablaların bazılarının hiç evlenmediğini gözardı etmektedir. Vatan Partisi’nin bu konuyu gündemde tutmasını istiyorum.”
KATOLİK RAHİPLERİN VE RAHİBELERİN YASAK AŞKLARI
Tomaşoğlu Camiii İmamı Sayın Çetin’e teşekkür ederiz. Gerçekten çok dikkat çekici bir konuyu gündeme getirmiş oluyor.
Bilindiği gibi İslamda din görevlilerinin evlenmesine yasak koyan bir kural yoktur. Ne Kur’an-ı Kerim’de ne de hadislerde böyle bir farz veya sünnet var.
Din adamlarına evlenme yasağı, Hıristiyan Katolik mezhebinde görülüyor. Hatta Alman besteci Carl Orff’ün ünlü Carmine Burana adlı eserinde rahiplerin ve rahibelerin yasak aşklarını anlattığı söylenir. 12. Yüzyılda Latince yazılmış şiirleri Carl Orff, 1936 yılında besteliyor.
İSLAMDA RUHBAN SINIFI YOKTU
İslamda ruhbanlara evlenme yasağı olmadığı gibi, başlangıçta ruhban zümresi de yoktu. Hazreti Peygamber zamanında din görevlisi diye ayrı bir zümre bulunmuyordu. Bizim geleneğimizde de yakın zamana kadar köylerde ve mahallelerde işi gücü olan, esnaf ve çiftçilerden vb insanlarımız namazlarda imamlık yapardı.
Siyaset sınıfının tutuculaşmasıyla ruhban zümresinin doğması arasında bir ilişki görülüyor. Halk üzerinde baskı ve sömürü sistemi oluşturan hakim sınıfların kendilerine ömür boyu bağlı hizmetliler oluşturmaları kaçınılmazdır. Tarih bu olaya, Hıristiyan dünyasında olduğu gibi her yerde tanıklık ediyor. Osmanlıdaki kapıkulları ve Yeniçeri Teşkilatı da bunun örneklerindendir.
ORTAÇAĞDA PAYLAŞILMAYAN SADAKAT
Derebeylik döneminde krallara, sultanlara, beylere, şeyhlere bağlılığın en katı biçimlerinde evlenme yasakları görülmektedir. Çünkü evlenen hizmetlinin ailesi oluyor, çocukları oluyor, bağlandığı ve sorumlu olduğu yakınları oluyor.
Ortaçağ sistemlerinin hükmedenleri sadakatın paylaşılmasını istemezler. Ortaçağda sadakat, yalnız ve yalnız sultanlaradır, beyleredir, şeyhleredir. Aile, bu sadakatin ortağı olduğu için, kapıkullarının ailesi olmaz.
CUMHURİYETİN DEVRİM KANUNLARI
Sayın İmamımız Mehmet Ali Çetin, çok önemli bir gerçeğimizi gündeme getirmektedir. FETÖ ve Nur cemaatleri yanında diğer tarikatlarda da küçük yaştaki çocukların ömür boyu kulluğa mahkum edilmesi olayı, Cumhuriyet Devrimi Kanunlarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmış oluyor.
Atatürk, bu nedenle “Türkiye şeyhler, dervişler, çelebiler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz” saptamasında bulunmuştu.
Tarikatlar ve cemaatler, İslam içindeki bölünmelerdir. Hazreti Peygamber zamanında tarikatlar ve cemaatler var mıydı, olabilir miydi?
Peygamber, 7. yüzyılda Arap Yarımadası’ndaki aşiretler arasındaki kavgalara, yağmalara son verdi, hepsini ümmette birleştirdi.
Bugün ise millet çağındayız. Millet, toplumun Ortaçağ ilişkileri temelinde bölünmekten kurtulmasıyla oluşuyor.
Milletin üyesi olan vatandaş özgürdür, cemaat ve tarikat bağımlısı değildir. Hiçbir cemaat veya kurum, milletin üyesini ömür boyu kulluğa ve evlenme yasağına mahkûm edemez.
Bu konuda özellikle din bilginlerinin ve imamlarımızın görüşlerine yer vermek isteriz. Görüşlerinizi bekliyoruz.