'Kovboylar dönemi geride kaldı...'
Aydinlik.com.tr Dış Haberler sorumlusu Mustafa Birol Güger'in, ABD Savunma Bakanı Jim Mattis'in Ortadoğu ve Afrika turunun ilk ayağı olan Suudi Arabistan ziyaretini değerlendirdiği yazı dizisinin ilk bölümü: Değişen dengeler ve değişmeyen söylemler ışığında ABD'nin İran politikası ve Suudi Arabistan
Mustafa Birol Güger
ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, Ortadoğu ve Afrika turu kapsamında sırasıyla Suudi Arabistan, Mısır, İsrail, Katar ve Cibuti'ye yönelik kritik ziyaretler gerçekleştirdi.
Mattis'in ziyaret ettiği her bir ülkenin Amerikan'ın bölgedeki çıkarları nezdinde özgün stratejik işlevleri olmasının yanı sıra, ziyaretin bir de bir üst mesajı mevcut: 'ABD'nin askeri ittifaklarını, İran ve müttefiklerine karşı konsolide etmek'. Bu bağlamda, Tahran yönetiminin de söz konusu temasları nasıl okuduğunu bilmekte fayda var.
İran Savunma Bakanı Hüseyin Dahkan, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın, geçtiğimiz günlerde İran'ı 'terör faaliyetlerini desteklemek' ve bölgeyi istikrarsızlaştırmakla suçlayan sözleri üzerine ABD’li mevkidaşı Jim Mattis'e hitaben ince mesajlarla dolu bir mektup kaleme aldı.
Dehkan'ın mesajı oldukça açıktı:
"Kovboylar dönemi çoktan geride kaldı... Bay Mattis'e, önceki ABD hükümetlerinin Vietnam, Irak, Somali, Afganistan ve son zamanlarda Suriye ve Yemen'deki askeri maceralarını incelemesini tavsiye ediyorum..."
ABD'NİN İRAN POLİTİKASI: SÖYLEMLER VE GERÇEKLER
ABD Başkanı Donald Trump her ne kadar, seçim kampanyası süresince, İran ve P5+1 ülkeleri [Çin, Rusya, ABD, İngiltere, Fransa + Almanya] arasında yapılan 2015 tarihli anlaşmayı 'şimdiye kadarki en kötü anlaşma' olarak nitelendirmiş olsa da; anlaşmanın iptali, ABD'li yetkililerin tarifiyle, 'önemli sorunlara neden olacağı gerekçesiyle' pek mümkün görünmüyor.
19 Nisan'da ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Tahran'ın anlaşma şartlarıyla uyumlu hareket ettiğinin ifade edilmesinin yanı sıra, nükleer programla ilgili sınırlamalar karşılığında Tahran'a yönelik yaptırımların azaltılacağı vurgulandı. Dolayısıyla, İran'ın anlaşmaya riayet edip etmediğine dair 90 günde bir Kongre'ye gönderilmesi gereken uygunluk durumu bilgilendirmelerinden ilki olumlu sonuçlandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasından yalnızca bir kaç saat sonra, ABD Dışişleri Bakanı Rex W. Tillerson, nükleer anlaşmanın, "İran'ın, nükleersiz bir ülkeye dönüşmesi hedefine ulaşmadığını; sadece nükleer bir devlet olma hedefini ertelediğini" söyledi. Tillerson ayrıca İran'ın kışkırtıcı eylemlerinin ABD'yi, bölgeyi ve dünyayı tehdit ettiğini de sözlerine ekledi.
Tillerson'ı tanıyanlar onun bu tarz ifadelerinin müttefikler, dostlar ve hatta düşmanlar arasında kafa karışıklığı yaratmayı hedeflediğini belirtiyor. Uzmanlar, Trump yönetiminin anlaşmayı feshetme ihtimalinin son derece düşük olduğunun altını çiziyor.
Pozitif sonuçlanan uygunluk durumu bilgilendirmesinin ardından gelen bu sert sözler, Amerikan siyasetindeki 'show business' anlayışının kuvvetli bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
MATTİS, SUUDİ ARABİSTAN'DA DEPREM YARATTI
ABD Savunma Bakanı Jim Mattis 19 Nisan'da, böylesi bol türbülanslı bir süreçte, Ortadoğu ve Afrika gezisine Suudi Arabistan'dan başladı.
Mattis, Riyad'ta gerçekleştirdiği temaslarda, "Suudi Arabistan'ın, ABD'nin bölgedeki çıkarları için güvenlik iskeletinin bir ayağı olmaya devam edeceğini" söyledi.
Mattis ayrıca, "İran'dan alınan gelişmiş roketlerin Suudi Arabistan'a atıldığını izlediklerini" belirterek, Suudi Arabistan'ın büyük kayıplar vermesine sebep olan Yemen'deki savaşın sonlandırılması gerektiğini vurguladı.
Mattis sözlerinin devamında, ABD ve Rusya arasında 'çatışma ihtimalini azaltma' stratejisinin yürürlükte olduğunu söyledi. Fakat bütün bu önemli vurguların içerisinde bir çok gazete aşağıdaki sözleri manşetlerine taşımayı tercih etti:
Mattis, Prens Muhammet Bin Selman ile görüşmesinin başlangıcında ülkenin güvenlik ve istihbarat organlarını işaret ederek, "Karşımızda güçlü bir Suudi Arabistan görmek bizim çıkarımızadır" demişti...
Tesadüf müdür bilinmez, Kral Selman 23 Nisan'da kritik pozisyonlardaki birçok ismi görevinden aldı. Suudi Arabistan’ın Washington Büyükelçisi, İstihbarat Başkan Yardımcısı, Kara Kuvvetleri Komutanı ve bazı bakanlar yaşanan bu son derece hızlı ve şiddetli depremde koltuklarını kaybetti, yerlerine Kralın yakın çevresinde öne çıkan bazı isimler geldi.
KARA KUVVETLERİNDE 'ASİRİ' DÖNEMİ
Suudi Arabistan'ın yeni Kara Kuvvetleri Komutanı Ahmed Hasan Asiri, Yemen kültürünü yakından tanıyan bir isim, kuvvetli Husi karşıtı söylemleriyle tanınıyor ve aynı zamanda radikal bir İran karşıtı. Yemenle savaş sırasındaki sivil hedeflere yönelik saldırıları savunduğu için Batı basınının eleştirilerine hedef olmuştu.
Dünya basını Asiri'yi kısa süre önce yakından tanıma fırsatı buldu. Daha önce, Yemen'deki Husi milislere karşı savaşan Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun sözcülüğünü yapan Suudi komutan, Londra'daki bir protestoda kendisine 'yurttaş gözaltısı' yapmak isteyen bir eylemciye sert tepki göstermiş; dünya gazetelerinin sayfalarında, kendisinden, yaptığı orta parmak hareketiyle söz ettirmişti.
KOVBOYLAR DÖNEMİ SONA ERERKEN...
ABD, İran ile bir yandan kuvvetli bir kapalı devre diplomasisi yürütürken, diğer yandan da askeri ittifaklarını İran'ı çevrelemeye yönelik stratejinin bir parçası olarak konsolide ediyor. Fakat bütün bu fırtınalı ortama rağmen pozitif sonuçlar veren müzakere süreci; çılgın rodeocuların yerini ihtiyatlı seyislere bıraktığını gösteriyor.