Erdoğan-Putin görüşmesinde Suriye başarısı
Önceki akşam yapılan Erdoğan-Putin görüşmesinin en önemli ürünü, Suriye konusundaki anlayış ve eylem birliğidir. Her iki lider, Suriye odaklı işbirliği konusunda atılacak adımları kararlaştırdıklarını belirttiler. Görüşmenin hasadını özetleyen şu cümleleri Putin belirtti:
“Suriye’de çatışmasızlık bölgelerine ilişkin önemli bir başarıya imza attık. Bu, Sayın Erdoğan’ın girişimi sayesinde oldu. Çatışmasızlık ortamının oluşturulması için önemli koşullar ortaya çıktı.”
ABD-İSRAİL ATAĞINA SURİYE ODAKLI YANIT
Görülüyor ki, Türkiye’nin elini Suriye’ye uzatacağı günler uzak değildir. ABD ile İsrail’in Irak’ın kuzeyindeki Bölücü Referandum atağına yanıt, öncelikle Suriye’den verilebilirdi ve oradan verilmektedir.
Suriye, düne kadar Batı Asya’da oluşan birliğin sorunlu halkası olarak gözüküyordu. Bu sorun, nesnel bir temele dayanmıyordu. Tayyip Erdoğan yönetiminin bazı kişisel diretmelerinden vazgeçmede gösterdiği tutukluk yüzünden böyle bir durum ortaya çıkmıştı. Ancak bu diretme devam edemezdi. Çünkü Suriye ile işbirliği, Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve güvenliği için anahtar değerini kazanmıştı. Türkiye için öncelikli tehdit, Irak’ın kuzeyinden değil, Suriye’nin kuzeyinden geliyordu. Dahası Suriye ile işbirliği, Türkiye’nin İran, Irak ve Rusya ile işbirliğini de pekiştirecek önemdeydi. Öyle gözüküyor ki, Putin bu zorunlulukları değerlendirdi ve elde edilen başarının “Erdoğan sayesinde” olduğunu belirterek, Türkiye Cumhurbaşkanının itibarını da koruyan bir çözüme önemli katkıda bulundu.
ASTANA SÜRECİ İLERLİYOR
Astana süreci güvenilir adımlarla ilerlemektedir. Türkiye, Rusya ve İran’ın İdlib’teki silah arkadaşlığı, kuşkusuz Suriye’yi de içeriyordu. Çünkü işbirliğinin amacı Suriye’nin toprak bütünlüğü idi. Suriye’nin vatan bütünlüğü için mücadeleyi, Suriye devletini arka planda tutarak kesin başarıya ulaştırma olanağı yoktu. İşte bu sorun şimdi aşılmaktadır. Türkiye ile Suriye arasındaki nesnel temeli olmayan psikolojik kökenli pürüzler giderilmektedir. Böylece Batı Asya ülkelerinin birliği şimdi daha sağlam bir zemine oturmaktadır.
TEK CEPHE VAR
ABD ve İsrail’in İkinci İsrail girişiminin üç hedefini saptamak gerekir: Kerkük-Musul petrolleri, Doğu Akdeniz’e açılan kapı ve Diyarbakır. Bu açıdan tehdidi, Irak’ın kuzeyi ve Suriye’nin kuzeyi diye iki cepheye bölmek gerçekçi değildir ve başarıya hizmet etmez. Tek bir cephe var: Irak’ın kuzeyinden Suriye’nin kuzeyini de içine alarak Doğu Akdeniz’e kadar uzanan cephe.
Bugün Batı Asya ülkelerinin birliği öncelikle Irak’ın kuzeyine odaklanmış bulunuyor. Türkiye’ye yönelen tehdit ise, öncelikli olarak Suriye’nin kuzeyindedir. Türkiye, Batı Asya ülkeleriyle oluşturduğu cepheyi Doğu Akdeniz’e doğru genişletecek siyasetler izlemek zorundadır. Erdoğan ile Putin arasındaki görüşme, bu sorunu çözmek açısından önemli bir başarıdır.
BEŞAR ESAT’SIZ ÇÖZÜM YOK
Türkiye ile Rusya’yı, yine Türkiye ile Suriye’yi, “Kürt Koridoru”nda karşı karşıya getirme fesadı iflas etmiştir. Artık PYD’yi Rus uçakları bombalıyor ve ağır kayıplara uğratıyor. Bu durumda Irak’ın kuzeyinde sözümona İkinci bir İsrail kurma girişimi de çıkmaza girmiştir. Doğu Akdeniz’de kapısı olmayan bir sözde “Kürdistan”ın kurulması ve yaşaması olanağı bulunmuyor.
Bu koşullarda Türkiye’yi yönetenlerin öncelikle şu gerçeği anlamaya başladığını söylemek gerçekçi bir değerlendirmedir: Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlama mücadelesi, Suriye devletinin katılımı olmadan kesin başarıya ulaşamaz. Daha açık bir ifadeyle şöyle de söylenebilir: Suriye’nin vatan bütünlüğü için Beşar Esatsız bir çözüm bulunmuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin vatan bütünlüğü mücadelesinin önemli müttefiki Beşar Esat’tır. Suriye Devlet Başkanını hedef alan bütün tertipler, aynı zamanda Türkiye’nin güvenliğine yöneliktir.