Erdoğan yerel seçime değil güven oylamasına giriyor
Orhan Veli’nin “İstanbul'u dinliyorum” şiirini bilmeyen yoktur,
“İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan…”
Ancak şiirdeki gibi bir İstanbul yok artık… Mahmutpaşa, Eminönü, Sultanhamam şehrin kadim ekonomi noktalarında atan nabız yavaşladı… Çerkezköy’den, Kocaeli’ne imalat sanayi burnuna kadar borca batmış, doklardan, fabrikalardan gelen çekiç sesleri oldukça zayıflamış durumda…
SEÇİMLER ERDOĞAN İÇİN GÜVEN OYLAMASI OLACAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan için İstanbul’un önemini belirtmeye gerek var mı? 2019 yılı yerel seçimlerinin önemi Ak Parti’nin sadece bir büyükşehir kazanıp kaybetmesinden çok daha ötededir.
Bu seçim Erdoğan’ın bugüne dek yürüttüğü ekonomi ve siyaset politikalarının güven oylamasıdır. Yani İstanbul’un kaybı sadece büyükşehir başkanının Ak Parti’den çıkması değil bu ülkenin başkanının da değişmesi gerektiği anlamına gelecektir. Zira ülkenin içinde bulunduğu, itirafı neredeyse yasaklanacak stagflasyon süreci (durgunluk içinde enflasyon) kısa sürede aşılacak gibi gözükmemekte…
İSTANBUL’UN KAYBI VE ERKEN BAŞKANLIK SEÇİMİ
Ülkede yaşanan stagflasyon sürecine bugüne dek getirilen çözümlere baktığımızda ise daha çok 2019 yerel seçimlerine kadar günü kurtarmayı amaçlayan, temel çözümlerden uzak çabalar bütününü görüyoruz.
Bu çabaların en büyüğü olan ‘Yüzde on indirim kampanyası’nın Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %25,24 artan fiyat endeksi ile iflas ettiğini gördük. TUİK tarafından açıklanan rakamların en acı yönü ise televizyonlarda kampanyaya katıldığını gösteren yüzlerce firmaya rağmen ana harcama grupları itibariyle 2018 yılı Ekim ayında endekste yer alan gruplardan sadece ulaştırma grubunda %0,85 oranında düşüş gerçekleşmesi olmuştur. Yani ulaştırma sektörü harici fiyatlarda gerileme yaşanmamıştır.
Ekonomi politikasının övündüğü cari açıktaki gerileme ise yapısal bir değişikliğe bağlı değil. Yani ekonomiyi düzeltmeye yarayan temel bir çözüm yerine, artan kurların talebi azaltmasına bağlı geçici bir tepkidir. Aksine ekonomideki hacim daralmasının durgunluğa yol açtığını görüyoruz.
Peki bunlar ne anlama geliyor? Bütün bunlar vatandaşın daha az mal ve hizmeti daha pahalıya alması, üreticilerin kullanılması artık neredeyse imkansız hale gelmiş yüksek faiz altında varlık-yokluk savaşı vermesi anlamına geliyor. Bu nedenle Erdoğan İstanbul’u yavaş yavaş elinden kaçırıyor.
AK PARTİ’NİN KAYBI KESİN Mİ?
Ak Parti tabloyu tersine çevirmek için gereken zamanı ve enerjiyi 2016’dan beri boşa harcadı. 15 Temmuz sonrası bulduğu toplumsal desteği ekonomi politikalarında yaptığı yanlışlar neticesinde kaybetmeye başladı. Fırat’ın doğusu için düşündüğü operasyonun ABD tarafından yaptırılmayacağı böylece milliyetçilik üzerinden seçim kazanamayacağını anlayarak ikinci silahını çekti.
15 Temmuz darbe girişiminden sonraki sabah genel merkez binasına astığı dev Atatürk posterinden adeta “siyasi ricat” ederek rejime ve Atatürk’e küfreden bir zavallıyı önce genel başkanı ile sonra bir devlet bürokratı ile ziyaret ederek klasik seçmenine mesaj vermeye, eski defterleri açmaya çalıştı. Ancak “muhafazakar kopuşu” durdurmak için bugüne dek tutan “türban mağduriyeti” ve “ahıra çevrilen camiler” çıkışlarından daha fazlası gerekli.
Ak Parti’nin ıskaladığı gerçek her ne kadar temelsiz olsa bile oluşturduğu ekonomi politikalarının geniş halk kitlelerine dayanmadan başarılı olamayacağıdır. Yani hem Atatürk’e küfreden birini ziyaret ederek hem de enflasyon ve faizlerin düşüşü için şu an yerlerde sürünen tüketici güveninin artışını beklemek neredeyse imkansızdır.
Zira ekonomik sistem canlıdır, temeli insan faaliyetlerine bağlıdır. İnsanlar ise birleşerek toplumu oluşturur, onların çizgilerle bölünmesi ekonominin sıkıntılı olmadığı durumlarda siyasi rant sağlasa da, yaşadığımız dönemde ekonomi politikalarına verilecek desteği engelleyecektir. Bu yanlış stratejinin zaten etkin olmayan ve verimsiz ekonomi politikaları ile birleşmesi, 2019 yerel seçimlerini Erdoğan ve Ak Parti için ‘kaybı yüksek ihtimalli bir güven oylaması’na çevirmiştir.