24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Evden çıkmak

Kemal Ateş

Kemal Ateş

Gazete Yazarı

A+ A-

Sizde de öyle midir? Evden çıkmak epey zorlaştı, uzun bir süreç oldu. Unutmayacaklarınız var, gittikçe de sayıları artıyor. En başta, cüzdanınızı, paranızı, kartlarınızı, pasonuzu unutmayacaksınız. Okuma gözlüğünüzü, mevsim yaz ise güneş gözlüğünüzü de... Yazmanız, not almanız gerekebilir, bir kalem kâğıt her zaman olmalı yanınızda. Ev, araba anahtarları da unutulmayacaklar arasındadır. Ödeyeceğiniz faturalar vs. varsa hiç acele etmeye gelmez. Dedim ya, evden çıkma hazırlığı gittikçe artan, uzayan bir süreç oldu... Bunlardan birini unuttuğumda, bazen yakından, bazen uzaktan eve geri döndüğüm çok olmuştur. Gençken bir dakikacık daha zaman kazanabilmek için, bu geri dönüşlerde tek ayakkabımı çıkarır, odalara seke seke girerdim unuttuğum nesneyi almak için. Geçen gün gene öyle yapmak istedim, tek ayağımın üstünde iki kez sıçradım; sektiğim bacağıma müthiş bir darbe aldım sanki, üçüncüyü denemedim bile.
Neme gerek... Dizlerim değil, bir dakikam gitsin!

Evden çıkarken unuttuklarım arasında kitap da olur bazen; üşenmem, metroda okuyacağım kitap için de dönerim.
En sevdiğim ulaşım aracıdır metro. İnsanları büyük kentlerde yerüstünün keşmekeşinden kurtaran, bir zamanlar “yer altı treni” de denilen bu toplutaşıma araçları bizde de yetmiş seksen yıl önce yaygınlaşsaydı, acaba daha köklü bir kitap okuma geleneğimiz olabilir miydi diye düşünürüm. Evim yakındır metroya. Araba, park vs. sorunum olmuyor. Direksiyon çevirmek yerine güzel bir kitabın sayfalarını çevirerek gidiyorum.
Sayıları gittikçe azalsa da, metroda ayakta kitap okuyan gençler görüyorum. Seviniyorum gerçekten. Oturuyorsam, kalkıp yerimi veresim geliyor bu gençlere. Daha rahat okusunlar diye... Bir gün Facebook’a yazdım bunları. Biri, “Sevmediğiniz bir yazarı okuyorsa da mı?” diye yorum yapmış.
Evet, sevmediğim bir yazarı okuyorsa da...
Bir başkası da;
“Elif Şafak’ı okusa bile mi?” diye yazmış.
Evet, Elif Şafak’ı okusa bile... Okusunlar yeter ki...
Bu ulaşım araçlarında sizin de dikkatinizi çekiyor mu, edebiyat dergisi okuyanlar azaldı. Nerdeyse yok. Eskiden Varlık ya da Yazko-Edebiyat’ın yeni sayıları çıktığında, şehirlerarası yolculuklarda, trenlerde, vapurlarda çok görürdüm. 1933 yılında Yaşar Nabi Nayır’ın Ankara’nın sağlam havasında kurduğu Varlık, 85 yılı bulan geçmişiyle bu gün en eski edebiyat dergimiz sayılır. Cumhuriyet kültürüyle var olmuş önemli bir okuldur Varlık. Okunmalı, izlenmeli ve daha nice yıllar yaşamalı. Yeni Gelen dergisi de şu günlerde benim ilgiyle beklediğim dergilerden biridir.