05 Temmuz 2024 Cuma
İstanbul 28°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

FETÖ, Tarık Akan'ı nasıl hedef almıştı

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

Tarık Akan ömrü boyunca haksızlıklarla mücadele etti. 12 Eylül’de de susmadı, Irak işgal edilirken de. Mehmet Aksoy’un heyeli yıkılmasına karşı da en öndeydi, Fazıl Say Ömer Hayyam’ın dörtlüğünü paylaştığı için yargılanırken de.
2011 yılında Ergenekon tertibinin daha başlarında Türk ordusu ve yurtsever aydınların hedef olduğu günlerde, sanat dünyası çıt çıkarmaz, merkez medya tetikçilik yaparken Tarık Akan yine dik durdu.
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Rutkay Aziz açmıştı sahneyi. Sonra En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü alan Tarık Akan çıktı kürsüye.
“12 Eylül 1980 ülkemde karanlığın başladığı bir an, ama 2011 Silivri, Ergenekon, Balyoz, YÖK, Adalet, gençlik. 2011 ak mı kara mı siz karar verin” dedi.
Çok kısa konuşması tokat gibi patladı tertipçilerin suratında. Çünkü ağzını açanın “darbeci, Ergenekoncu” ilan ettiği günlerde “Kral çıplak” demek yürek meselesiydi ve Türkiye’de yürekli aydınların sayısı bir elin parmağını geçmiyordu.
O günden sonra hedef tahtasına konuldu Tarık Akan. Rutkay Aziz, Levent Kırca, Ferhan Şensoy, Ataol Behramoğlu, Müjdat Gezen gibi.
Hakkında bir karalama kampanyası başladı ki sormayın. Tarık Akan zaten 17 Nisan 2011 tarihinde Aydınlık’ta yayımlanan bir söyleşisinden dolayı hedef halindeydi. Türk ordusuna saldırıların arttığı o günlerde Akan, Tuncer Cücenoğlu’na konuşmuş ve 27 Mayıs ile 28 Şubat’ın ilerici yönlerine dikkat çekmişti.
Ekim ayında Ergenekon ve Balyoz tertiplerini eleştirince Cemaat her zaman yaptığını yaptı ve yalan haberlerle karalama kampanyası başlattı.
Kapatılan Zaman gazetesinin firari Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı bir zamanlar köşesinde linç kampanyaları düzenliyor, savcılara hedef gösteriyordu. Altın Portakal’ın ardından harekete geçen Dumanlı, Tarık Akan hakkında peşi sıra yalan haberler yayımladı.
Müjde Ar, Altın Portakal Film Festivali’nde Tarık Akan’ı sahneye davet ederken “Sinemada kazandığı tüm birikimlerini yarattığı okuluyla, öğrencileriyle paylaşan, onlarla yeri geldiğinde çocuk gibi olan birisi” demişti.
Ekrem Dumanlı da ilk yalanı Taş Mektep üzerinden attı. Dumanlı yazısında Tarık Akan’ın mafya babası Dündar Kılıç’ı araya sokarak Taş Mektep’i Hrant Dink’in elinden aldığını, ayrıca Akan’ın kira yüzünden Rum Vakfı’yla mahkemelik olduğunu iddia etti.
Dumanlı’nın köşesinde ve Zaman’ın Cumaertesi ekinde “Kurşun Kalem” mahlasıyla yazılan yazılarda iddialar tekrarlandı. Ama Dumanlı’nın yalanı kısa sürdü ve Akan saçma iddiaları birer birer çürüttü.

DUMANLI’NIN MUMU YATSIYA KADAR

Tarık Akan “Bunlar iddialarını yalan üzerine kurmuşlar” dedikten sonra Dündar Kılıç dolduğu iddia edilen Dündar’ın kim olduğunu şu sözlerle anlatmıştı:
“Biz bu okulu kurduğumuzda benim bir ortağım vardı, adı da Dündar Uçar’dı. Ortaklığımız yedi yıl önce sona erdi. Kendisi o dönem Özel Okullar Derneği başkanıydı. Ben eğitimciliği ondan öğrendim. Bunlar Dündar Uçar’ı Dündar Kılıç diye yazıyorlar.”
Hrant Dink’le ilgili iddiayı ise Hrant’ın kardeşi Orhan Dink tepki göstererek şöyle demişti:
“Tarık Akan’a yüklenmek istiyorlarsa, bunu ağabeyim Hrant Dink üzerinden yapmasınlar. O yazılanlar bizim açımızdan doğru değil. Biz 90’lı yıllarda Taş Mektep’i kiraladık ama daha önce Tarık Akan’a söz verildiğini öğrenince gönül rızasıyla okulu ona verdik. Tarık Akan o okulda iyi bir eğitim yapıyor. Olayın bizi ilgilendiren bir yönü yok.”
Rum vakfıyla ilgili iddiaya ise Bakırköy Aya Yorgi Rum Kilisesi Vakfı Başkanı Niko Atanasyadis şu cevabı vermişti:
“Özel Taş İlköğretim Okulu, bizim vakfındır. Tarık Akan’ı yıllardır tanıyoruz, uyumlu bir kiracımızdır, çok sevdiğimiz iyi bir arkadaşımızdır. Kiralarını hep zamanında öder. Kira artışı yaptığımızda da bizleri anlar. Şimdiye kadar mahkemelik olacak bir olay yaşamadık. Aramızda bugüne kadar hiçbir problem çıkmadı."

DOĞU PERİNÇEK: TARIK AKAN'IN ALTIN DURUŞU

Tarık Akan’ın Antalya Altın Portakal Film Festivali’ndeki çıkışı ve basında yürütülen karalama kampanyasının ardınan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Silivri’den yazdığı yazıda büyük sanatçıların savaş mevzisinde olduklarını, Akan’ın da büyük sanatçı olduğunu belirtmişti. İşte Perinçek’in 25 Ekim 2011 tarihli yazısından bazı satırlar:
“Şimdi daha iyi anlıyoruz, rol yapmamışlar, kendilerini oynamışlar.
Altın Portakal’ın altın duruşu Tarık Akan’dan beklenirdi.
Beklenen oldu. Her zaman durduğu yerdeydi, daha doğrusu savaştığı yerde.
30 yıl öncesinin 12 Eylülüne herkes mızrağını saplayabilir. Atış nasıl olsa serbest. O günün ve bugünün 12 Eylülleri, hepsi bugün 12 Eylül “düşmanı”nı oynuyorlar. 12 Eylül’e biat eden Tayyip Erdoğan bile “Vurun 12 Eylül’e” diyor. Nazlı Ilıcak, herkesten hızlı.
Savaş mevzisinde olmak, büyük sanatçının tavrıdır. Namık Kemaller, Mehmet Akifler gibi, Nâzım Hikmetler gibi, Sabahattin Aliler ve Orhan Kemaller gibi.
30 yıl öncesinin savaş mevzilerinde çok güzel konuşmalar yapılabilir, hatıra fotoğrafı bile çektirilebilir, ama savaş verilemez. Çünkü orası artık müze olarak değerlendirilmektedir; ateş hattı ise başka cephededir.
İşte büyük aydın, büyük sanatçı, bu manzara içinde sakin ve güvenli adımlarla sahneye geliyor. “Silivri” diyor, “Ergenekon ve Balyoz” diye ağır ağır vurguluyor. Altın Portakal’ın Kocatepesi’nden söylüyor söyleyeceğini. Tarihin içinde yel değirmenleriyle savaşmıyor; zarif parmağıyla ve kararlı duruşuyla bugünün 12 Eylülüne işaret ediyor.
Ateş hattında konuşuyor, “gazeteciler” falan değil Silivri, Ergenekon ve Balyozdur bugün ateş hattı!
Yarın tarih, bugünleri, “gazeteciler hapse atılmıştı” diye yazmayacaktır. Tarih, “Türk Ordusu ve Türkiye’nin yurtsever siyasal birikimine yapılan yabancı devlet harekâtıyla Atatürk Cumhuriyeti yıkıldı, Türkiye bölündü ve bölünmenin anayasası yapıldı” diye yazacaktır. Eğer devamına izin verirsek!
…İşte Tarık Akan, o altın duruşuyla bu hayâsız akının karşısına dikiliyor. Şarkısını AB’den teftişe gelen “özgürlükçülerin” beğeneceği makamdan söylemiyor; bugünün dikta heveslilerini 12’den vuruyor.”

FETÖ, Tarık Akan'ı nasıl hedef almıştı - Resim : 1

Zaman, 17.10.2011

FETÖ, Tarık Akan'ı nasıl hedef almıştı - Resim : 2

Zaman, 24.10.2011