16 yaş gençleşmek istiyorsanız böyle yürüyün
Konuya ilişkin yeni bir araştırmada da bu bilgi bir kez daha teyit edildi. İngiltere’de yapılan yeni bir çalışma, daha hızlı ve güçlü bir yürüyüş temposunun bizi neredeyse 16 yaş gençleştirebileceğini net ve açık olarak ortaya koydu. Anlaşılan o ki tempo meselesi önemli. İşte ayrıntılar...
Hürriyet yazarı Osman Müftüoğlu, bugünkü köşe yazısında"Tempolu yürüyün" adlı köşe yazısı ele aldı. Yazısında İngiltere'de yeni yapılan çalışma tempolu yürüyüş konusu hakkında bilgi verdi.
BİNDİRME YAPIN
CUMARTESİ yazımızda da altını çizdik, yürüyüş meselesinde de “sınıf atlamak(!)” önemli bir konu. Sınıf atlamanın yolu ise mevcut süreci geliştirmekten, yani yürüyüş temposunu yükseltip günlük egzersizlere belirli aralıklarla yeni ve farklı “bindirmeler” eklemekten geçiyor.
Bindirmelerin daha doğrusu tempoyu yavaş yavaş yükseltmenin tek yolu, sadece “daha hızlı yürümek” değil. Yokuş yukarı tırmanma çalışmaları yapmak, merdiven çıkmak ve benzeri alternatifleri devreye sokmamızda fayda var. Eğer bu tür bindirmeleri yaparsanız DNA’larınızı koruyan telomerleriniz daha geç yıpranıyor ve daha yavaş kısalıyor. Telomerlerin daha geç yıpranması ve daha yavaş kısalması ise bilindiği gibi uzun ve sağlıklı bir ömrün en önemli sırlarından biri olarak gösteriliyor.
HIZLI YÜRÜ GENÇ KAL
DAHA önce de yazdık, bir kez daha hatırlamamızda fayda var. Massachusetts Amherst Üniversitesi’nde yapılan bir değerlendirme, düzenli yürüyüş yapmanın ve her gün 6 bin ila 8 bin arasında adım atmayı garanti etmenin 60 yaş üzeri kişilerde ölüm riskini yüzde 54 azalttığını gösterdi.
Bu değerlendirmede yaklaşık 50 bin kişiyi inceleyen 15 farklı araştırmanın verileri incelendi. Ulaşılan net ve açık sonuç ise şu oldu: 60 yaş altındaki kişilerin erken ölüm riskini düşürmeleri için “her gün en az 8 bin adım atmayı hedeflemeleri” öneriliyor. Kısacası konu yürüyüş olduğunda adım sayısı da gösterdiğiniz çabanın ve temponun yoğunluğu da son derece önemli ayrıntılar. Bu ayrıntıları asla unutmayalım.
KOLAJEN TAKVİYESİ CİLDİ GENÇLEŞTİRİYOR
KOLAJEN takviyeleri son yılların en çok satılan sağlık destekleri. Peki, bu takviyelerin cilt ve eklem sağlığına iddia edildiği ölçüde ciddi ve etkili bir faydaları var mı? Araştırmalara bakılırsa var. Hem de çok var! Bu fayda araştırmalarla da kanıtlanmış. Örneğin, orta yaş grubundaki 114 kişiyle yapılan bir çalışmada günde 2.5 gram kolajen peptid desteği takviyesi almanın kırışıklık hacmini yüzde 20 oranında azalttığı görülmüş. 35 yaş üstü 72 kadın ile yapılan bir başka çalışmada ise 12 hafta süre ile kolajen peptid takviyesi kullanmanın kırışıklık derinliğini yüzde 20 azalttığı, cilt nemini ise yüzde 28 arttırdığı tespit edilmiş. Kısacası peptid kolajen takviyesi cildi genç, diri, nemli ve ipeksi bir kıvamda tutabiliyor.
KEMİK ERİMESİ İÇİN DE KOLAJEN DESTEĞİ LAZIM
KEMİK yapımızın yüzde 70’ini mineraller yani inorganik maddeler oluşturuyor. Yüzde 30’unu ise organik bir karışım destekliyor. Organik bölümün yüzde 70’inden fazlası ise tip 1 kolajen içeriyor. Bu nedenle düzenli ve etkili tip 1 kolajen desteği kemik erimesi ile mücadelede de işe yarıyor. Bu fayda bilimsel olarak da kanıtlanmış.
Mesela menopoz dönemindeki 131 kadına bir yıl boyunca günde 5 gram tip 1 kolajen ağırlıklı kolajen takviyesi verilmiş. Çalışmanın sonucunda kolajen takviyesi alan kadınların omurga kemik yoğunluğunda yüzde 3, uyluk kemiği yoğunluğunda yüzde 7 artış saptanmış.
‘ALTIN ÜÇGEN’ İÇİN KOLAJEN ŞART
YAŞLANMA sürecinde en çok ihtiyaç duyacağımız yapılardan birini de “kemik, eklem ve kas üçlüsü”nün meydana getirdiği “altın üçgen” oluşturuyor. Altın üçgenin önemli elemanlarından birinin de kaslarımız olduğu kesin. Yeteri kadar kası olanlar yaşlılık sürecinde de dengelerini koruyor, kolay kolay düşmüyor, kemiklerini kırmıyor.
Kas gücü sağlam olanların eklemleri de sağlam kalıyor. Kas kaybını önlemenin önemli bir parametresini ise kolajen kaybını azaltmak ve kaslara kolajen desteği vermek oluşturuyor. Özetle yaşlılık dönemine güçlü bir altın üçgenle girmek isteyen herkesin kolajen rezervlerine dikkat etmesi gerekiyor.