1- Vortex
Gaspar Noe’nin kurgusuyla dikkat çeken filmi, “demans günlükleri” dökümü yapıyor ve bu lanet hastalığı Paris’te yaşayan yaşlı bir çiftin öyküsü üzerinden hüzün verici biçimde anlatıyordu. Başrollerdeki, korku-gerilim sinemasının 82 yaşındaki İtalyan büyük ustası, yönetmen Dario Argento ve Françoise Lebrun çok iyiydiler.
2- Güneş Sonrası-Aftersun
Sophie, annesinden ayrılmış babasıyla 20 yıl önce çıktığı Türkiye tatilini anımsar… Charlotte Wells, baba-kız ilişkileri temelinde çok hoş, yüreklere dokunan, alabildiğine sevimli ve aynı oranda sarsıcı bir “geçmişe dönüş” öyküsü anlatıyordu.
3- Hüzün Üçgeni- Triangle of Sadness
Ruben Östlund’un sansasyonel filmi, lüks bir yat yolculuğu ekseninde sınıf ilişkilerine ve yaşam mücadelesine yoğunlaşıyor, büyük kriz anlarında gelen “iktidar değişikliğine” dikkat çekiyordu.
4- Menü-The Menu
Küçük bir adada, kişi başına 1250 dolar ödenen seçkin restoranda şefin tavsiyeleri işlerin çığırından çıkmasına ve ardı ardına gelen “kanlı servislere” neden oluyor, Mark Mylod’un filmi unutulmaz bir “son yemek” manzarası sunuyordu.
5- Yola Devam-Jaddeh Khaki
İran sinemasının usta ismi Cafer Panahi’nin oğlu Panah Panahi’nin ilk yönetmenlik çalışması, bir ailenin “sınıra doğru” yolculuğuna odaklanıyor, Furuğ’un dizelerini çağrıştıran biçimde gerçekçi dokunuşlarla “Rüzgâr bizi sürükleyecek” öyküsü anlatıyordu.
6- Köpeğin Pençesi-The Power of the Dog
Oscar yarışında adını çokça duyduğumuz Jane Campion imzalı film 1920’li yılların Montana’sında geçen bir kadın düşmanlığı, erkeklik tanımı, ergenlik, eşcinsellik, alkolizm, kovboyluk ve burjuvazi öyküsü aktarıyordu.
7- Belfast
1969’da Kuzey İrlanda, Katolik-Protestan/IRA-İngiltere çatışması… Kenneth Branagh’ın yönettiği film seyirciyi Belfast’ta bir sokağa ve o sokakta birlikte yaşamak isteyen insanların dünyasına götürüyordu.
8- Beni Sevenler Listesi
Emre Erdoğan’ın filmi, İstanbul’un uyuşturucu sorununun yalnızca Tarlabaşı, Bağcılar, Esenyurt gibi alt-kenar bölgelerle değil Cihangir gibi merkezi-elit bir semtle bağlantısını teşhir ediyor ve “enteller bölgesini” hallaç pamuğu gibi atıyor, adeta röntgen filmini çekiyordu.
9- Sevgili Yoldaşlar-Dorogie Tovarishchi
85 yaşındaki Andrey Konçalovski son derece dinamik bir anlatımla, 1962’de Sovyetler Birliği’nin Novoçerkassk şehrinde yaşanan bir grevi, Lenin-Stalin posterleriyle Kruşçev rejimini ve hayat pahalılığını protesto eden işçilerin üzerine KGB ajanlarınca ateş açılmasını ve olayın tüm dünyadan gizlenmesini öykülüyordu.
10- Elvis
İşbilir yönetmen Bazz Luhrmann, 1960-70’lerin efsanevi rock şarkıcısı Elvis Presley’in yaşamını ve ölümünü harika bir senaryo, parmak ısırtan kurgu çalışması ve üst düzey oyunculuklarla dört dörtlük bir biyografik filme dönüştürmüştü.