Osmanlı İmparatorluğu'nda 18'inci yüzyılın ikinci yarısında kaptanıderyalık, sadrazamlık görevlerinde bulunan ve yanında gezdirdiği aslanı ile tanınan ünlü devlet adamı Cezayirli Hasan Paşa'nın Çanakkale'de yaptırdığı 253 yıllık köşk ile çevresinde arkeolojik kazı ve restorasyona yıl sonuna kadar başlanması planlanıyor.
Ezine ilçesinde Üvecik, Yeniköy ve Mahmudiye köyleri arasında Batak Ovası olarak bilinen bölgede yer alan çiftlikte, 1770 yılında Hasan Paşa tarafından zemin katı bodrum olarak kullanılan iki katlı köşk inşa ettirildi.
Paşa'nın dinlenme yeri ve bölgeyle ilgili çalışmalarını yaptığı yer olan, Osmanlı ayanları ve eşrafının çiftlik ya da kır evlerinin tipik özelliklerini yansıtan köşkten bugüne yapının dış duvarları ve gözetleme kuleleri kaldı.
Troya Müzesi Müdürlüğü ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) işbirliğinde arkeolojik kazı yapılarak köşkün turizme kazandırılması için başlatılan çalışmalarda önemli mesafe katedildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığının onayı doğrultusunda yıl sonuna kadar başlaması planlanan kazıların ardından çıkarılacak sonuçlara göre, Cezayirli Hasan Paşa'nın Çanakkale'de bulunduğu dönemde yaşadığı yapı restore edilip turizme kazandırılacak.
Çalışmanın bilimsel danışmanlığını yürüten ÇOMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Uysal, bu yapının bazı kaynaklarda köşk, konak ve kule ev olarak tanımlandığını söyledi.
Köşkün bölgedeki en önemli tarihi yapılardan biri olduğunu belirten Uysal, "Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca burası tescillenmişti. Daha sonra da arkeolojik sit ilanı edilmiş bir alan.
Restorasyon projesi de kuruldan geçti. Bu yıl içinde çalışmaya başlamayı planlıyoruz." dedi.
Uysal, köşkün restorasyonu kadar çevresinde yapılacak arkeolojik kazının da önemli olduğunu vurguladı.
Bakanlığa bu konuda da başvuru yaptıklarını dile getiren Uysal, "Olumlu gelişmeler var. Hayırlısıyla restorasyon öncesi kazı faaliyetleri yapabileceğiz. Bunu yapabilirsek Hasan Paşa Köşkü'nü daha iyi anlayabileceğiz." ifadesini kullandı.
Kazıda aslanıyla ilgili bilgi ve bulgulara da ulaşılması hedefleniyor
Uysal, bu köşkün, geniş bir araziye yayılan ve birden fazla yapı bulunan çiftliğin bir parçası olduğu bilgisini verdi.
18'inci yüzyılın son çeyreğinde devlet adamlarına ait böyle bir çiftlik binasının pek bilinmediğine dikkati çeken Uysal, sıra dışı devlet adamı Hasan Paşa'nın geride bıraktığı maddi kültür mirasını anlayabilmeleri için çevredeki kalıntıların önemli olduğunu anlattı.
Devlet adamlarından kalma İstanbul'da birkaç çiftliğin bulunduğunu ancak kalıntılarının çok anlamlı olmadığını kaydeden Uysal, şöyle devam etti:
"Cezayirli Hasan Paşa'nın askeri görevleri süresince burada kaldığı biliniyor. Zaman zaman ikameti burada ancak sürekli ikamet etmiyor. Ama donanma Akdeniz'e açılırken buradaki geçici konaklamaları ve birtakım ihtiyaçların tedariki sırasında Paşa'nın peyderpey çiftlikte kaldığını düşünüyoruz. Bu köşk, sadrazamlık makamına da yükselmiş bir şahsiyete ait olması bakımından önemli. Böyle önemli bir yapıyı, maddi kültür mirasımızı iyi değerlendirmemiz, korumamız, genç nesillere aktarmamız gerekiyor. Akademik açıdan da hem Türk sanatı hem Türk mimarisi hem de Osmanlı arkeolojisi ve Türk halkı bakımından değerli bir veri. Onu layıkıyla bizim kültürümüze kazandırmak, turizme açmak ve gelecek nesillere aktarabilmek için iyi incelememiz ve restorasyonunun, korunmasını da çok iyi yapmamız gerekiyor. Bu bakımdan da arkeolojik kazı bizim için çok değer taşıyor."
Prof. Dr. Uysal, 1713-1790 yıllarında yaşayan ve Sultan 3. Selim döneminde sadrazamlık yapan Paşa'nın, görev ve sorumluluklarının yanında şahsına münhasır bir kişiliğe sahip olduğunu belirtti.
Cezayirli Hasan Paşa'nın cevval şahsiyetli, yürekli, gözü pek bir devlet adamı olarak tanımlandığını, "palabıyık" lakabıyla bilindiğini aktaran Uysal, "Görev yaptığı yerlerde ve imparatorluğun birçok bölgesinde çok sayıda vakıf ve hayır eseri bıraktığını görüyoruz. Hasan Paşa'nın Rodos'ta, Çeşme'de, Sakız'da, Limni'de, Vize'de, İstanbul'da ve Çanakkale'de önemli eserleri bulunuyor." diye konuştu.
Uysal, Paşa'nın yanında gezdirdiği aslanın nasıl kendisine alıştırdığının bilinmediğine, kazıda buna ilişkin ipuçlarına rastlamayı umduklarına işaret ederek, "Hasan Paşa'nın aslanının herhalde bir kafesi falan olmalı diye tahmin ediyoruz. Belki burada kazı yaptığımızda çiftliğin içinde böyle özel bir birim bulacağız. Mesela yan cephede girişinin arkasında küçük bir alan var. Kagir tonozlu bir kalıntı var. Eski fotoğrafta gözüküyor. Orası bir mahzen mi, bekçi kulübesi mi, nöbetçi odası mı yoksa böyle bir hayvanı falan korumak, kapatmak için kullanılan barınak mı bilmiyoruz ama bir şekilde Hasan Paşa'nın yanında bir aslanın bulunduğunu biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.