1968 gençlik hareketiyle birlikte Türk gençliği, Doğu Perinçek’in genel başkanlığında ABD emperyalizmine karşı eylemlilik içerisine girmişti.
68 hareketinin en önemli eylemlerinin başında “6. Filo Defol” eylemleri ve “Samsun’dan Ankara’ya Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal Yürüyüşü” geliyordu. Bu eylemlerle birlikte Türk gençliğinin geniş kesimleri, Atatürk ve Türk bayrağı altında birleşiyordu.
Ancak 1971 yılı itibariyle ABD Gladyosu, gençlik hareketi içerisine maceracı eğilimleri sokmaya başladı. Kapağında kurşun deliği olan “gerilla” kitapları piyasaya sürüldü.
68 gençlik hareketi içerisinde tıraşlı yüzüyle, beyaz gömleğiyle kitle önderi olan gençler, 1971 itibariyle yeşil parka giyip sakal bırakmaya başladı.
Mahir Çayan ve arkadaşları da 1968’de gençlik hareketi içerisinde kitle hareketini teşvik eden bir çizgiyi beslerken 1971’den sonra maceracı bir çizgiyle buluşarak bireysel terör eylemlerine başvurdular.
“Tam bağımsız Türkiye yürüyüşleri” yapanlar, ABD askerlerini denize dökenler artık banka soymaya, çocuk kaçırmaya başlamıştı.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yakalanmasının ardından Mahir Çayan ve ekibi de Denizleri kurtarmak için şiddet eylemlerini arttırmaya başladı.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın serbest bırakılmaları için 26 Mart 1972 günü Ünye Radar Üssünde çalışan biri Kanadalı, ikisi İngiliz üç teknisyeni kaçıran Mahir Çayan ve arkadaşları, saklanmak için Tokat'ın Niksar ilçesi Kızıldere köyünde muhtar Emrullah Arslan'ın evine gittiler.
Tutuklu bulundukları İstanbul Kartal Askerî Cezaevinden tünel kazarak kaçan Çayan ve arkadaşları, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No.'lu Askerî Mahkemesince ölüm cezasına çarptırılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için verilen kararın infaz edilmemesini isteyen bir bildiriyi kaçırdıkları İngilizlerin şifreli kasasına bıraktılar. Bu bildirinin radyoda yayımlanmasını, yayımlanmazsa teknisyenlerinin öldürüleceğini de bildiriye eklediler.
Jandarmalar, Niksar-Ünye karayolunda yaptıkları bir aramayla Mahir Çayan ve arkadaşlarının izini buldu. İçişleri Bakanı Ferit Kubat, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı General Vehbi Parlar, Samsun Jandarma Bölge Komutanı Albay Celal Durukan 29 Mart günü Kızıldere köyüne gittiler.
"Teslim olun!" çağrılarına karşı Çayan ve arkadaşları, "İngilizler elimizde. Teslim olmayacağız! Çarpışacağız. İngilizler burada ölecek." yanıtını verirler. Daha sonra askerlerin açtığı ilk ateşle vurulan Mahir Çayan oldu ve hemen orada öldü. Elleri arkadan bağlı rehin teknisyenler de Çayan'ın arkadaşları tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüler.
Mahir Çayan ve arkadaşları arasında tek sağ kurtulan kişi Ertuğrul Kürkçü’dür. Kürkçü, samanlığa saklanması sayesinde kurtulmuştur.
Ertuğrul Kürkçü, bugün PKK’nın siyasi kanadı olan HDP’nin milletvekilidir.
Mahir Çayan, doğrusuyla yanlışıyla vatansever ve tam bağımsızlıkçıydı. Ancak bugün Mahir Çayan'ın devamcısı olduğunu iddia eden bir takım sözde sol örgütler, ABD'nin kuyruğuna takılıp piyon rolü üstlenmektedirler.
Mahir Çayan ve arkadaşları, Türkiye’nin İkinci İstiklal Savaşı mücadelesinde Türk gençliğini Atatürk ve Türk bayrağı altında birleştiren örgütlülüğün içerisinde olmuş ancak 1971 yılından sonra yükselen maceracı eylem çizgisine kapılarak gençlik hareketi içerisindeki bu eğilimlerin güçlenmesine sebep olmuşlardır.
Bu maceracı çizgi, 1970’li yıllarda ABD Gladyosu tarafından kışkırtılmış ve kullanılmıştır.