12 Eylül 1980 öncesi sağ-sol çatışmasına itilen ve Amerikancı bir darbeye zemin hazırlanırken, ABD Başkanı ise Oval Ofis'teki masasındaki nor defterine Türkiye'nin yeni başbakanının ismini yazıyordu.
ABD'DEN ÖZAL'A GÖREV
12 Eylül cuntasına "Bizim çocuklar" diyen ABD, ülkenin yeni başbakanına bir dizi görev vermişti.
Bunlardan ilki, Türkiye'nin kendine yeten, hallice kalkınmacı ve kamucu ekonomi modelini değiştirilecekti.
Zaten 24 Ocak kararlarının hazırlayıcısı olan Özal'ın önündeki taşları, Evren yönetimi bir bir temizlemişti.
Özal, Türk sanayicisinin güvencesi gümrük vergisini sıfırlayacak, köylüyü kambur ilân ederek devletin birikimi olan Kamu İktisadi Teşekküllerini özelleştirecekti.
Bağımsız ve milli düşüncenin yoksun olduğu dimağlara pek de sakıncalı gelmeyecek bir karara daha imza atılacaktı.
Ülkede döviz yasağı kaldırılıyor, Türkiye'de liberalleşme dibine kadar yaşanıyordu.
Anadolu'nun kapital anlamda bakir coğrafyası, ABD başta olmak üzere çok uluslu şirketlerin tecavüzüne açılıyordu.
Yerli sanayi can çekişiyor, büyük firmalarla rekabet edemiyordu.
Bugün gelinen noktada, Türkiye'yi faiz-yüksek kur bataklığına sürükleyen sistemin temelleri, bundan tam 40 yıl önce Özal devrinde atılmıştı.
KÖRFEZ SAVAŞI VE ÇEKİÇ GÜÇ
Irak'ın toprak bütünlüğünü hiçe sayan ve ABD çıkarlarının önünde duran Saddam düşmanlığı konusunda da Özal'ın eline su dökülemezdi.
Irak'ı, İran ve Kuveyt'e sokan ve 'suçlu' ilân eden ABD, Türkiye'den güney sınırındaki komşusuna müdahale için aracılık etmesini istiyordu.
Özal da şöyle konuşuyordu:
“Saddam’ı bitirmemiz lazım. Saddam Hüseyin var olmayı sürdürse her ülke tehlike altında olacaktır. Biz de sürekli tehlike altında olacağız.”
İncirlik Üssü'nden kalkan ABD savaş uçakları, Irak topraklarını bombardımana tutuyor, Türkiye'nin güneydoğusu göç akınıyla burun buruna geliyordu.
IRAK'IN BÖLÜNMESİNE DESTEK VERDİ
ABD'nin tuzağıyla 1. Körfez Savaşı'nın aktörlerinden olan Türkiye, bölgede önü alınamaz istikrarsızlığa neden olacaktı.
Bunun üzerine Irak'ın kuzeyinde bir Kürt özerk devleti ortaya çıktı.
ÖZAL'DAN ABD'YE: BAĞDAT'I NEDEN ALMADINIZ?
Hatta Irak'ın emperyalistlerce işgali üzerine Cumhurbaşkanı T. Özal'la görüş ayrılığı yaşayan Torumtay Paşa, "İnandığım prensiplerle ve devlet anlayışımla hizmete devamı mümkün görmediğim için istifa ediyorum." diyerek görevinden ayrılmıştı (3 Aralık 1990).
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Özal'ın ABD'ye Bağdat'ı işgâl etmediği için şu sitemine değiniyor:
Özal, Irak konusunda baba Bush’a Bağdat’ı almadıkları için de yanlış yaptıklarını söylemiştir. ABD Ordusu’nun çok yakınlaşmasına rağmen Bağdat’a girmemesini yanlış adım olarak değerlendirmiştir.
ÖZAL, ABD VE NEO-CON DOSTU
Neo-con’ların akıl hocası ABD2li tarihçi Bernard Lewis, Özal için ‘‘O, Kemal Atatürk'ten sonra Türkiye'nin ikinci kurucusuydu’’ ifadelerini dahi kullanmıştı.
ABD BAŞKANI NE DEDİ?
ABD Başkanı Bill Clinton ise, ‘‘Cumhurbaşkanı Özal, ileriyi gören bir devlet adamıydı. Onun, Türk- Amerikan ilişkileriyle ilgili öngörüleri beni çok etkilemişti’’ demişti.
Öte yandan ABD Başkanı'nın Özal'ın vefatı üzerine, "Bir Amerikalı'dan daha ABD dostunu kaybettik" ifadelerini kullandığı öne sürülmekte.
CAMP DAVID'E DAVET EDİLMİŞ!
Özal, ABD Başkanlığı açısından özel dinlenme mekanı olan Camp David'e de davet edildi.
Bu tesis halka açık değildir ve güvenlik ve mahremiyeti korumak amacıyla park haritalarında tesisin yeri gösterilmez.
Türkiye Cumhuriyeti liderinin Dışişleri kayıtlarına geçmeyen bu gibi mekanlarda ABD Başkanı ile ne konuştuğu hâlâ sır gibi saklıdır.
UĞUR MUMCU, ÖZAL'IN POLİTİKALARINA KARŞI ÇIKTI
19 Ocak 1993'te Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde Özal'ın politikalarını sert dille eleştiren Uğur Mumcu şunları söylüyor:
Kuzey Irak'ta Kürt devleti kurdurduktan sonra 38. paraleldeki Irak savaş uçaklarını düşürmek 'Irak'ın toprak bütünlüğünü' savunmak mıdır? Yoksa 'Kürt devleti adına koruma ve kollama harekatı' yapmak mı?
Türkiye'de yönetimde bulunduğu süre boyunca ABD çıkarlarının önünü açan Turgut Özal'ın sıcak para komisyoncularına yarayan, vurguncu ve döviz odaklı ekonomi sistemi bugün gelinen noktada iflas etmiştir.
Ne tesadüftür ki, Özal'ın komşu ülkeleri bölmeye yönelik girişimleri de bugün için için sonuçsuz kalmıştır.