Kırmızı acı biberin 6.500 yıldan daha uzun bir süre önce Meksika'da ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu sebeple bu biber aslında bin yıllardır insan beslenmesinin bir parçası.
Acı biberler, Kristof Kolomb'un Orta ve Kuzey Amerika'yı keşfiyle Avrupa'ya taşınmış ve böylece dünyanın geri kalanının da beslenmelerinin bir parçası haline gelmiştir.
15. Yüzyılla birlikte başta Avrupalılar olmak üzere artık acı biber hem bir çeşni olarak mutfakta; hem de bir ilaç olarak tıpta kullanılmaya başlandı.
Peki, neden acı biber yedikten sonra ağzımız yanar? Cevap acı biberin içinde bulunan kimyasalda: Kapsaisin bir numaralı suçlumuz!
Biber yediğinizde, kapsaisin ağzınızdaki ağrı reseptörleri ile temas eder. Bu ağrı reseptörleri ısıyı algılar. Kapsaisin reseptörleri aktive ettiğinde, beyne sıcak bir şeyler yediğinizi bildiren bir mesaj gönderir. Bu sebeple beyniniz bu mesaja anında kalp atış hızınızı yükseltip terlemeyi arttırarak; aynı zamanda ağrıyı hafifletmeye yardımcı olan özel vücut kimyasalları olan endorfini salarak cevap verir.
En yüksek kapsaisin, biberin içindeki beyaz ette ve tohumların üzerinde bulunur! Ve hayat kurtarıcı bilgi: Kapsaisin suda değil yağda çözündüğünden, acı yedikten sonra 1 litre su da içseniz işe yaramaz. Onun yerine yağlı olan ayran, süt gibi içecekelerle acınızı azaltabilirsiniz...
Kuşlar ve insanlar hariç, doğadaki canlıların hiçbiri acı biber yemiyor! Hayvanların çoğunun acı biber yememesinin sebebi ise kapsaisinin sindirim sistemlerinde mide ağrısı, kusma ve yumuşak bozulmuş dışkı gibi yan etkilerinin olması!
Aslında kapsaisin biberin "beni yemesinler" diye oluşturduğu bir adaptasyon! Olsun, biz yine de acıyı bal eyleriz...