İzmir Bergama içinde bulunan Pergamon antik kenti ya da Pergamon (Pergamum), Ege bölgesi antik kentleri içinde olmakla birlikte hem tarihi hem de yurtdışında bulunan eserleri ve bilgileri dünyaca bilinmektedir.
Bergama Antik Kenti, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 999. alan olarak 2014 yılında girmiştir.
Pergamon adı, bir söylence kahramanı olan Pergamos’tan gelir. Pergamos’un, Teuthrania kralını öldürdükten sonra kenti ele geçirdiği ve kendi adını verdiği sanılır.
Başka bir söylenceye göre de Teuthrania Kralı Grynos savaşta Pergamos’tan yardım istemiş, zaferden sonra iki kent kurdurarak birine onun onuruna Pergamon, ötekine de Gryneion adını vermiştir.
Yazılı belgelerde, Pergamon’dan ilk kez MÖ 4.yy başlarında söz edilir. Kent daha sonra Pergamon Krallığı’nın başkenti olmuştur. Bu dönemde saray, tapınak, tiyatro gibi yapılar yapılmıştır; kent kule ve surlarla çevrilmiştir.
Pergamon veya Bergama antik kenti, krallığın Roma’ya bağlanmasından sonra da Batı Anadolu’nun sayılı kentlerinden biri olarak kalmıştır.
Eski kentin kalıntılarını, 1870’lerde Batı Anadolu’da demiryolu döşenmesinde çalışan Alman mühendis Carl Humann bulmuştur.
Pergamon’da ilk araştırma ve kazı çalışmalarına da 1878‘de başlanmıştır. Kazılar ve onarım çalışmaları günümüzde de sürmektedir. Yazının ilerleyen bölümlerinde kazılar hakkında bilgiler verilmiştir.
Pergamon Tiyatrosu 30 derecelik dik bir yamaç üzerine kurulmuştur.
Antik tiyatro, Helenistik dönemin en güzel mimari eserlerindendir.
Batı Anadolu’nun en dik tiyatrosu olan yapı 10.000 kişiliktir. Sahne kısmı Helenistik dönemde ahşap olmakla birlikte yalnızca oyun günleri kurulur sonra yeniden kaldırılırdı.
Tiyatro sahnesinin arka tarafında Dionysos Tapınağı bulunmaktadır.
Bergamalılar bu göz alıcı tapınağı özel bir düşünce ile 250 metrelik tiyatro terasının kuzeyinde bütün gezi yerine egemen olacak şekilde inşa etmişlerdir.
Sunağı ile birlikte çok iyi korunmuş olan tapınak zengin profilli, bir podyum üzerinde yükselen İon düzeninde bir Prostylos’dur.
Uzun bir yolun bitiş noktasında yer alışı ve bütün gözleri üzerinde toplayan bir anıt oluşu ile bu eser, Roma sanat anlayışı ile birlikte Avrupa Barok mimarisini de etkilemiştir.
Helenistik dönem ve Roma çağına ait orijinal parçalar Berlin Pergamon Müzesi’nde saklanmaktadır.