Nobel 200 ve Devrim girişimlerinin yanı sıra ilk kez seri üretime geçen Anadol markası otomotiv sanayisinde önemli bir yer tutuyor.Vehbi Koç ve Rahmi Koç'un girişimleriyle İngiltere'den getirilen prototip üzerinden başlayan Anadol'un üretim serüveni, o yıllara ait gazete kupürlerinden de görüldüğü kadarıyla kamuoyunda büyük heyecan uyandırdı.Yerli otomobil üretimi için ilk fikir 1963 yılında Rahmi Koç ve Bernar Nahum'un İzmir Fuarı'ndan alınmış,"fiberglas"tan yapılma bir pick-up'ı görmesiyle başladı.
Rahmi Koç, Anadol kitabında otomobilin üretime başlama serüvenini şu cümlelerle anlatıyor:
"Bir perşembe akşamüstü vekaletler, bankalar dağılıyor. Mösyö Bernar Nahum ve ben aşağı inerdik, vitrine. Ne oluyor, kim geliyor, kim gidiyor? Bir pikap geldi. Yedek parça satın almaya gelmiş bizden. Bu pikap nedir dedik, ‘İzmir Fuarı’nda aldım’ dedi. Bir bakalım dedik, torpido gözünü indirdim, İsrailli bir firma. Plastik olduğunu anladık. Hemen bir fikir geldi, acaba biz bunu burada yapabilir miyiz? Ben Haifa’ya gittim, imalat yerini gördüm. Emek-yoğun bir iş. Sonra anladık ki bu teknolojiyi İngiltere’de Reliant Motor Company diye bir firmadan alıyorlar. Başkanı da Ray Wiggin, sonradan çok ahbap olduk. ‘Motoru, şanzımanı, diferansiyeli Ford’dan alıyorum, plastikten imal ediyor ve teknolojiyi İsrail’e satıyorum’ dedi. O zaman teknolojiyi direkt sahibinden almaya karar verdik."
Böylece, 19 Aralık 1966’da seri üretime geçen Anadol, Ford iş birliğinin sonucu olarak Otosan'ın İstanbul'daki fabrikasında üretilmeye başlandı. Tasarımı İngiliz Relliant'a ait olan Anadol'da Ford firmasından tedarik edilen şasi ve motorlar kullanıldı.
Anadol'un üretimi 1966'da başlamış olsa da satış ve trafik tescili için gerekli olan belgeler ve ilgili yönetmelik onayı Makina Mühendisleri Odası'ndan 28 Şubat 1967'de alındı. Anadol satışları da bu tarihten sonra 26 bin 800 liradan yapıldı.
Otomobilin ismini belirlemesi sürecinde de ilginç gelişmeler yaşandı.
Nihai olarak otomobilin isminin halk tarafından belirlenmesi uygun görüldü. Bu çerçevede ödüllü anket ilanları hazırlanırken, anket sonuçları için İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Bedri Karafakioğlu, Burhan Felek, Cevat Fehmi Başkut, o zamanki Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Prof. Dr. Memduh Yasa’ın içinde olduğu bir komite oluşturuldu.
Anket başvurusu 150 bine ulaşırken, en çok tercih edilen isimler "Anadol", "Anadolu" ve "Koç" oldu. Komite "Anadol"u seçti ve ödülü bir öğretmen kazandı. Böylece Anadolu Uygarlıkları'nın sembolü olan Hitit Geyiği, Anadol’un da simgesi oldu.
Üretimin sona erdirildiği 1984 yılına kadar, 62 bin 923 adedi otomobil ve 30 bin 265 adedi pick-up olmak üzere toplam 93 bin 188 adet Anadol üretildi. Üretilen modeller arasında "A1, A2 A4 STC-16, A5 SV 1600, A6 Böcek, A8-16 / 16 SL ve P2 Pikap Otosan 500 ve 600D" yer alıyor.
Dönemin yan sanayi standartlarına göre iyi düşünülmüş bir otomobil olan Anadol’un varlığı sonucu ortaya çıkan yan sanayi kuruluşları da faaliyetlerini geliştirerek zamanla büyüdü.
Anadol çok zaman geçmeden otomobil piyasasında yerini aldı. 16 Şubat 1968'de 9. Ford ve 1. Anadol Bayileri Toplantısı, Bursa’da, Çelik Palas Otel’de yapıldı. 4-5 Mayıs 1968 tarihlerinde Renç Koçibey, Türkiye’de düzenlenen ilk resmi müsabaka olan 1. Trakya Rallisi’nde, Anadol otomobille birinci oldu.
Anadol, 25 Ekim 1968'de ise Londra’da düzenlenen otomobil sergisine katıldı.
Ayrıca 2010 yılında ise Moğolistan ve Gobi Çölü gibi zorlu bölümler de dahil olmak üzere 14 bin kilometreyi geride bırakarak Paris’e ulaşan Anadol, Pekin-Paris Klasik Otomobil Rallisi’ni ikinci sırada tamamlamıştı.