Orucun terapötik kullanımı, az MÖ beşinci yüzyıla kadar uzanıyor. Yunan hekim Hipokrat'ın belirli hastalık semptomları gösteren hastalar için orucu tavsiye ediyordu.
Bazı iddialara göre Hipokrat'ın 3 günlük şifa orucunu tavsiye ettiği ve bunun vücut fonksiyonlarına iyi geldiğini belirttiği aktarılıyor.
Öte yandan İbn-i Sina'nın da üç hafta ve daha üzeri şifa orucu önerdiği öne sürülüyor.
Uzman Psikolog Zaza Yurtsever, şifa orucunu şöyle tanımlıyor:
1920’den beri uygulanan, şu an da birçok ülkede oldukça yaygın şekilde yararlanılan bir metod. Toplamda 10 gün sürer. İlk gün şifa orucuna hazırlık günüdür.
Meyve ve sebzelerle hafif bir beslenme programı uygulanır. Sonra beş gün tam oruç günü olarak geçer. Bu beş günde su, bitki çayları, meyve suları ve sebze suyu çorbaları içilir. Asla katı bir şey tüketilmez ve günlük 250 kalorinin üzerine çıkılmaz. Son dört gün ise orucu bozmak ve vücudu tekrar normal düzenine alıştırmakla geçer. Yani, toplamda tutulan oruç beş gün aslında.
KADİM UYGARLIKLARDA ORUÇ
Arap Edebiyetı Porfesörü Vicdan Muhammedah SANA'ya yaptığı açıklamada, eski Mısır’daki Firavun kahinlerinin orucunun altı hafta veya otuz gün arasında değiştiğini, her on gün bir diğer on günden ayrı oluyor, et veya başka malzemelerden oruç tutulduğunu, Yunanlılar arasında oruca gelince, oruç tuttukları büyük filozofların literatüründe bazı notlar alındığından, aralarında Sokrates – Hipokrat – Herodot’un tıpta alternatif bir tedavi olarak insanlara oruç tutmalarını tavsiye ettiğinin belirgin olduğunu ifade ediyor.
Filozof Konfüçyüs’ün Çin, Japonya ve Kore’deki takipçileri ise Dr. Vicdan’a göre; özellikle üzücü ve fırtınalı dönemlerde yiyecek ve içecekten uzak durduklarını, Tarihçilerin, Çinlilerin tanrılara şükretmek için 27 gün oruç tuttuklarından bahsettiğini anlatıyor.
Wicdan, Çin’de Taocu felsefenin takipçilerinin oruç tutmayı memnuniyetle karşıladıklarını ve yemekten kaçındıkları ve oruca dua, diyet ve ruhu evcilleştirmek için manevi bir egzersiz içinde özel nefes alma yöntemlerinin kullanımı ile eşlik ettikleri için buna Pego adını verdiklerini keşfetti.