Hazırlayan: Bahri Doğukan Şahin
Yunanistan'ın 1976'ya kadar kullanıldığı resmi dil aynı zamanda Antik Yunanların da kullandığı dildi. Günümüzdeki Yunanca ise antik dönemdekinden bir hayli farklı, bu sebeple geçmişteki dili okumak giderek zorlaşmakta ve uzmanlık gerektirmektedir.
Antik Yunan alfabesinin Latin alfabesinin atası olduğu bilgisini de dip not olarak düşmek gerekir.
Çaydanlık dambıl olarak bildiğimiz kettlebell adlı egzersiz aletinin atası da Antik Yunan topraklarıdır. Atina'da bulunan 143 kg ağırlığındaki bir kettlebelin üzerinde ”Bilbon beni tek eliyle başının üzerine kaldırdı” yazıyordu.
Prometheus, Yunan Mitolojisi'nin en bilindik öykülerinden birinin baş kahramanıdır. Tanrılar tarafından karaciğerinin her gün kartallara yem olarak sunulmasına karar verilmiştir. Sonsuz bir cezadır bu. Bu sebeple Antik Yunan'da insanlar kalp yerine karaciğerin duyguların merkezi olduğuna inanmışlardır.
Çivili köpek tasmalarının atası da Antik Yunan'dır. Çoban köpeklerinin olası kurt saldırılarına karşı boyunlarını korumak amacıyla tasarlanmıştır. Bugün hâlâ kullanımda olan bir alettir.
Antik Yunan'ın simgelerinden biri Olimpiyat Oyunları'dır. Modern dünyadaki olimpiyatların atası olan bu oyunlardan önce her türlü savaş yasaklanırdı. 1 ay öncesinde başlayan bu uygulama sayesinde oyunları izlemek isteyen ve uzaktan gelecek olan halk güvenli bir şekilde yolculuk yapabiliyordu.
Bir diğer bilgi ise olimpiyat oyunları süresince ölüm cezası vermek yasaklanırdı ve suçluların suçları ötelenirdi.
"Çanak çömlek mahkemesi" anlamına gelen "Ostrakismos" deyimi halk mahkemesi anlamına gelirdi. Buna göre çok fazla sivrildiği düşünülen kişiler ya da politikacılar halkın oylamasıyla 10 yıllığına sürgüne gönderilirdi. Böylelikle o kişinin bir tiran olması engellenerek demokrasinin devamlılığı sağlanırdı.
El sıkışmanın en yaygın olduğu ülkelerden biri şüphesiz Türkiye'dir. Bunun kökeni ise yine Antik Yunan'a dayanır. Atina Akropolis'inde evlilik tanrıçası Hera ve bilgelik tanrıçası Athena'nın el sıkışmasına dair bir çizim bulunur.
Antik Yunan'da işkence ve idam için kullanılan yöntemlerden biri Pirinç Boğa'ydı. Boğanın mucidi Atinalı Pelaus ise kendi icadının kurbanı olmuştur. Antik Yunan Hükümdarı Phalaris bu yöntemden iğrendiğini belirterek yaratıcısını cezalandırmaya karar vermiştir.
Atina’da yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu köleydi. Bu oran kimi dönemlerde %80'lere ulaşmıştır. Kölelik hayatın bir parçasıydı ve normal bir olaydı. Hatta öyle ki, kölesi olmayan varlıklı kişiler halk nezdinde garip karşılanırdı.
Antik Yunan'da insanlar egzersiz yapacağı zaman kıyafetlerini çıkarırdı. Çıplak olarak yapılan sporlar normal karşılanırdı.
Dünyanın ilk demokratik düzeni Antik Yunan'da oluşturulmuştur. 185 yıl süren demokrasinin ardından aristokrasi, tiranlık gibi yönetimlerle devam edilmiştir.
Bugünkü Batı medeniyetinin atası olarak kabul edilen Antik Yunan kültürü M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllarda altın devrini yaşamıştır. Roma İmparatorluğu'nun birçok konuda Antik Yunan'dan etkilendiği de bilinen bir gerçektir.
7 yaşında ailelerinden alınmaya başlayan Spartalı çocuklar aktif askerlik hayatlarını bitirene dek aileleri ile birlikte yaşayamazlardı. Sparta'da askerlik sert kurallara bağlıydı. Fakat Atina'da bu durum geçerli değildi.
Antik dönemin en ilginç alış-verişlerinden biri şüphesiz kölelerle ilgili olanlardır. Antik Yunan ve Roma'da köleler tuz karşılığında satılırdı. Kimi zaman paradan bile önce anılan tuzun değeri büyüktü.
Gökyüzü binlerce yıldır insanlığın en büyük ilgi alanlarından biri olmaya devam ediyor. Bu merak Antik Yunan'da da vardı ve Sisamlı Aristarkus'un teorisi güneşin ortada olduğu yönündeydi. Gezegenlerin ise onun etrafından döndüğünü söyleyen bilim insanının tezleri bugün güncelliğini koruyor.
Yunan Mitolojisi'ndeki sanat tanrıçasının ismi "Muses"tir ve "müzik" kelimesinin kökeni buraya dayanır. Zira Antik Yunan'da müzik önemli bir yere sahiptir ve gerek aristokratlar arasında gerek halk arasında çeşitli aletlerle müzik yapılmakta ve dinlenmektedir.
Atina'da yaşayan çocuklar 7 yaşına geldiğinde okula başlardı, Sparta'daki çocuklar ise Atina'dakiler kadar şanslı değildi. Onlar uzun yıllar askeri eğitim almak ve birer savaşçı olarak yetiştirilmek üzere barakalara gönderilirlerdi ve bu durum da ailelerinden uzak yaşamalarına neden olurdu.
Varlıklı ailelerin çocukları genellikle akıl hocalarından ders alırdı. Yaygın olan bu eğitim uygulamasında pedofili vakalarına sıkça rastlanırdı fakat ilginç olan şey pedofilinin normal olarak karşılanmasıydı.
Antik Yunan'da politikacı olmayan kişilere "idiyot" denirdi. Bu kelime günümüz İngilizcesinde hâlâ kullanılır ve "aptal" anlamına gelir.
Matematik Antik Mısır'da doğmuş olmasına rağmen en büyük gelişimini Antik Yunan'da yaşamıştır. Pisagor, Arşimet ve Öklid gibi büyük matematikçilerin buluşları ve keşifleri günümüze de ışık tutmaya devam ediyor
M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllar aynı zamanda Yunan medeniyetinin en yüksek refah düzeyine de işaret eder. Dünyanın en büyük ve gelişmiş ekonomisinde köleler haricindeki halk da zenginlik içindeydi.
Yunan Mitolojisi'nde tanrılar önemli bir yere sahipti ve insanların inançlarını simgeliyordu. Fakat bugünkü "din" kelimesini karşılayan bir kelime Antik Yunancada bulunmuyordu.
Okul (School) kelimesinin kökeni Antik Yunan'a dayanır. O dönemde bu kelime "serbest zaman" anlamına gelirdi.
Tıp bilimi de Antik Yunan'da oldukça gelişen bir alandı. "Tıbbın babası" olarak adlandırılan Hippokrates Yunandı ve insanların sağlığına dair yüzlerce tedavi yöntemi vardı. Günümüzde birçoğu çağ dışı kalmış olsa da, o dönemde her biri önemliydi ve insanlar bu şekilde tedavi ediliyordu.
İnsanlara ek olarak hayvanlar üzerinde de deneyler yapan Yunanlar, M.Ö. 500'lerde atardamar ile toplardamar arasındaki farkı ortaya koyabilecek bilimsel bilgiye sahip olmuşlardı.
Birine aşkınızı itiraf etmenin yolu ona elma fırlatmaktan geçerdi. Antik Yunan'da gelenekselleşen bu yöntemle birçok kişi eş seçiminde bulunurdu.
Günümüzde hem kadınlar hem de erkekler hiç pek hoş karşılanmayan "tek kaş", Antik Yunan'da güzellik ve zekânın simgelerindendi. Kaşları bitişik olmayan kadınların özellikle birleştirdiğini de eklemek gerekir.
Antik Mısır'dan beri kadınların kullandığı makyaj malzemelerinden biri olan rujun Antik Yunan'daki anlamı farkıydı. Özellikle kırmızı ruj kullanmak fahişelere özgüydü. Fahişe olmayan bir kadının kırmızı ruj kullanması ise yasaktı.
Antikçağ'ın 7 harikasından biri olan Efes Artemis Tapınağı bugün İzmir sınırları içinde kalır. Efes Antik Kenti'nde kalıntılarını görebildiğimiz tapınak o dönemde Yunanistan sınırları içinde kalıyordu. Adını unutulmaz kılmak isteyen biri tarafından yakılan Artemis Tapınağı bir hiç uğruna yok olur. Kundakçının adı ise o günden itibaren asla anılmaz ve anmanın cezası ölüm olarak tescillenir. Böylece amacına ulaşamaması sağlanmış olur.
Dünyanın Yedi Harikasından biri olan Artemis Tapınağı, işlediği suçla meşhur olmak isteyen bir kundakçı tarafından yakılmıştır. Amacına ulaşmaması için infazının ardından kundakçının isminin telaffuz edilmesi suç sayılmıştır.
Sarhoş olmanın hoş karşılanmadığı Yunan medeniyetinde genelde şaraplar seyreltilerek içilirdi. 3'te 1 oranında su katılarak içilen şarap günlük yaşamda sıklıkla tüketilen bir içkiydi.
Kızlar ve erkekler toplum nezdinde eşit sayılmazdı. Erkeklerin eğitimi erken yaşlarda başlarken kadınlar bunun dışında tutulurdu ve günlük hayatta kadına verilen değer oldukça azdı. Fakat bu ambargoyu kıran ve adını çağlar ötesine taşımayı başaran Sappho adlı şair, antik dönemde ışıldayan bir kadındı. Lesbos Adası'nda doğan Sappho, lirik şiirleriyle geleceğe uzanır.
Antik Yunan halkının çok fazla batıl inancı vardı. Bilge kişiler de yetiştiren toplum aynı zamanda birçok safsataya da inanç besliyordu. Kimi günlerin uğursuz kabul edilmesi ve Türk kültüründe de bulunan nazar gibi kimi kavramlar insanların günlük yaşamının bir parçasıydı ve buna göre hareket ederlerdi.
Tek bir bütüncül devlet kimliğine sahip olmayan Antik Yunan'da her şehir kendi başına bir devleti simgeliyordu ve gerek yasaları gerek içişleri tamamen farklıydı. Bu durumun en büyük dezavantajlarından biri ise birlik olamamak ve sürekli birbirleriyle savaşmaları olmuştur. Roma ile devlet geleneği dünyada yaygınlaşmıştır.
Bütüncül bir devletin olmadığı uygarlığın ismi bugün andığımız gibi değildi. Yani halk kendilerine Yunanistan demiyordu, bunun yerine Hellas ismi kullanılıyordu. Yunan kültürünün hakim olduğu coğrafyalara ise Helen deniyordu.
Dinozor kelimesinin kökeni de Antik Yunan'a dayanır. "Korkunç kertenkele" anlamına gelen kelime bugün de kullanılıyor.
Halk suyu çok severdi ve sık yıkanırdı. Taşınabilir küvetlerle sağlanan yıkanma işlemi sonrasında Roma kültürüne geçmiş ve mimari olarak eşsiz Roma hamamlarıyla birlikte de dünyanın birçok yerinde temsil edilmişti.
Büyük İskender adıyla bildiğimiz The Great Alexander Yunan değildi fakat bir Yunan hayranıydı. Makedon asıllı komutan var olan tüm dünyayı fethetmeyi kafasına koymuştu. Eğer 33 gibi genç yaşta ölmeseydi bunu başarmaması için bir neden yoktu. Dünya tarihinde "Helenistik Çağ" diye geçen dönem Büyük İskender'in fethettiği topraklara Yunan kültürünü taşıması sebebiyle oluşmuştur.
Felsefe bir Yunan mucizesi olarak adlandırılır. Kökleri Antik Mısır'a dayansa da ilk bilimsel düşünce Anadolu'da doğmuştur. Günümüzde Aydın ilimizin sınırları içinde kalan Milet Antik Kenti, antik dönemde Yunanistan'ın gözbebeği şehirlerden biriydi. Thales ve onun öğrencileri olarak bildiğimiz Anaksimandros ve Anaksimenes Miletosludur ve felsefenin doğuşunu simgelerler.
Mitoloji ise sanılanın aksine Antik Yunan'da doğmamıştır. Antik Mezopotamya topraklarında Mısır, Babil, Asur gibi büyük imparatorluklar varlığını sürdürüyordu ve her birinin inandıkları birçok tanrı mevcuttu.
Bu durum insan göçleri ile birlikte biraz daha batıya kaymış ve Hitit İmparatorluğu ile birlikte Anadolu sınırları içinde de mitolojik inanışlar ve hikâyeler artış göstermiştir. Hitit tanrıları ise büyük oranda Yunanistan'a geçmiş ve böylelikle sonrasında Roma Mitolojisi'nin oluşmasına sebep olmuştur.
Sokrates'in öğrencisi olan ve daha sonra Aritoteles'e öğretmenlik yapan Platon, mitolojiden hoşlanmazdı ve başta Homeros metinleri (İlyada ve Odysseia) olmak üzere mitoloji kökenli öyküleri eleştirirdi. Fakat buna rağmen kendisi reenkarnasyona inanan bir filozoftu ve erkeklerin en üstün varlık olduğuna inanırdı. Onun sıralamasına göre kadınlar ikinci kez dünyaya gelen daha aşağı bir sınıftandı. Hayvanların bazılarını da yine belirli kriterlere göre kadınların arından sıralardı.
Edebiyatın kökenleri binlerce yıl öncesine, Gılgamış Destanı'na dek uzansa da, sistematik olarak eser üretimi de ilk olarak yine Antik Yunan'da ortaya çıkmıştır. İzmirli Homeros'un Troya destanını anlattığı İlyada ve onun sonrasında Oysseus'un eve dönüş meceralarına odaklanan Odysseia destanları edebiyat tarihinin mihenk taşlarını oluşturur.
Homeros'un ardından devreye tragedyalar ve komedyalar girer. Sophokles, Euripides, Aiskhylos, Aristophanes, Menandros gibi yazar ve şairler M.Ö. 5. 4. ve 3. yüzyıllara eserleriyle damga vurmuşlardır.
Antik dönemlerde tuvalet kağıdı henüz icat edilmediğinden insanlar taşları bu amaçla kullanırlardı. Daha sonra Romalıların tuvalet sistemi latrinalarla birlikte bu sistem değişmiştir.
Modern dünyada gala konser ve çeşitli etkinliklerde yere serilen kırmızı halıyı bu amaçla kullanan ilk medeniyet de yine Antik Yunanlardır. Aiskhylos'un kaleme aldığı Agamemnon adlı tragedya "kızıl yol"dan söz eder ve bu yolun tanrılara özel olduğunu belirtir.
Antik Yunan devrinde yaşayan halkın gün ortasında kestirme gibi bir alışkanlıkları vardı. Bilim insanlarının ulaştığı kimi antik metinlerde öğlen vaktinde şekerleme yapmanın sağlıklı bir vücut için gerekli olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Halk bu şekilde vücutlarını kurumaktan kurtardığını düşünüyordu.
Yunan kent devletlerinde erkekler her zaman kadından üstündü. Kadınların günlük hayatta dışarı çıkmaları bile garip karşılanırdı. Bu sebeple erkek bedenine atfedilen değer de fazlaydı. Heykel sanatında çokça çıplak erkek bedeni resmedilmesinin nedeni budur. Bir diğer önemli bilgi ise Antik Yunan'da erkeklerin sakalları statü göstergesi olarak kullanmasıydı. Yine erkeklerin cinsel performans artırıcı karışımlar kullandığı da günümüzde yapılan araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır.
Hazırlayan: Bahri Doğukan Şahin