1931 yılında Kızılay Derneği yararına düzenlenen kıyafet balosunu Melek Arıburun Tekçe şöyle anlatıyor:
Kızılay Derneği yararına 31 Aralık 1931’de Ankara’da ilk defa bir kıyafet balosu verilecekti. Ben de böyle bir baloyu ilk defa görecektim.
Bu nedenle herkes gibi heyecanla ve merakla güzel bir kıyafet seçmek için aylar önce hazırlıklara başladım. Sonunda altıma bir şalvar, üstüne de sim işlemeli antika bir bluz giyip, üzerine de bir gömlek almıştım.
Bu kıyafetim şimdiki ölçülere göre bayağı kapalı, o zamanki ölçülere göre açık sayılabilecek bir kıyafetti. Balo pek neşeli geçiyor, ben de kocamla gayet güzel eğleniyordum.
Bir ara Atatürk, beni ve kocam Tekçe Paşa’yı yanına çağırdı. Birlikte Amerikan bara doğru yöneldik.
Fakat Atatürk biraz sinirli gibiydi. Bara yaklaşınca Atatürk, “Oğlum bizlere birer şampanya,” dediler. Garson içkileri doldurup Ata’ya ikram etti.
Atatürk içki kadehini alırken bana, “Hanımefendi buyurmaz mısınız?” dediler. Ben de kadehi almak için bara uzanınca, bana eğilerek, “Bir daha böyle açık saçık bir kıyafet giymeyiniz,” buyurdular.
"KIPKIRMIZI OLDUM"
Ben neye uğradığımı anlayamadım. Kıpkırmızı oldum. Ezilip büzülerek gidip yerime oturdum.
Erkenden baloyu terk ettik. O ikaz üzerine bir daha öyle açık kıyafetler giymedim. Büyük Atatürk, çok yoğun çalışmaları arasında bizleri bile her yerde kontrol eder, hareketlerimizi ve hatalı kıyafetlerimizi böyle uyararak düzelttirmeye çalışırlardı.
Kaynak: Atatürk’ten Hiç Yayınlanmamış Anılar, Prof. Dr. Yurdakul Yurdakul