Almanya'da yükselen Nazizm baskısı, tüm Yahudi bilim insanları gibi onu da yurdundan ayırdı.
Bir süre Rusya, İsviçre ve Japonya'da kaldı. Gittiği bu yerlerde de baskı altındaydı.
O yıllarda Atatürk'ün genç cumhuriyeti eğitim alanında atılım yapmaya devam ediyordu.
Atatürk tüm bilim insanlarıyla birlikte Bruno Taut'u da Türkiye'ye davet etti.
1936 yılında Türkiye'ye mülteci olarak sığındı. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde yöneticilik, Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı'nda Mimarlık bölüm Başkanlığı görevini yürütttü.
Taut'un projelerinden birisi de, Ankara Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi'dir.
Ve tarihin sarkaçları 10 Kasım 1938'i gösteriyordu.
Bütün ülke Ata’sı için ağlıyordu.Onca büyük işleri başarmış ulusunu emperyalizmin saldırılarındankorumasını bilmiş sonra da ona Aydınlanma Kültürü’nün kapılarınıaçarak aklın ve bilimin gür ışıklarınıyurt topraklarına çekmeyi başarmıştı. (1)
Dönemin Ankara Valisi Yahya Bey, Atatürk'ün cenaze töreni için Alman mimar Bruno Taut'a acil bir haber gönderdi.
Gazi için, görkemli bir katafalk yapılması istendi. Taut derhâl görevi kabul etti.
5 gün evine kapanıp proje plânlarını çizdi.
Taut, 1936 yılında kendisine kucak açan çağın en büyük adamı dediği Atatürk için anlamlı bir katafalk meydana getirmek için canla başla çalıştı.
Katafalkı olağanüstü bir hızla bitirdi ve Atatürk'ün naaşı Taut'un yaptığı katafalka yerleştirildi.
Tüm devlet ahalisi, halk ve yabancı konuklar katafalkın önünden geçerek gözyaşı döktüler.
Bu hummalı çalışmanın sonucunda ağır ölçüde yorulmuştu.Ankara Valisi Galip Bey kendisini makamına çağırdı. Masasının çekmecesini açtı ve bir zarfı çıkartarak Taut’a uzattı. Taut, ne olduğunu anlamadan zarfı açtı. İçinde bir destepara gördü. Sanki bir suç işliyormuşgibi apar topar elindeki para zarfını Vali’ye doğru geri iterek; şu sözleri mırıldandı:
"BU PARAYI ALAMAM"
“Ben bu parayı alamam... Be-nim için en büyük onur, çağımızınen büyük adamına son bir görev yapmamdır. Beni bağışlayın...
Bana hizmetim karşılığında çocuklarıma bırakmak için yazılı bir kağıt verin yeter!”
İstanbul'a ağır hasta olarak döndü. Çok yorulmuştu.
Hayatının son günlerini Türkiye'ye geçirmek istediği için kendine bir köşk yaptırmıştı.
Hastalığı ilerledi ve Atatürk'ten yaklaşık bir ay sonra hayatını kaybetti.
Vasiyeti kendine kucak açılan İstanbul'a gömülmekti.
Binlerce öğrenci yetiştiren, 2 yılda 24 eser bırakarak Türk mimarisine katkı sunan Atatürk aşığı Alman mimar, Edirnekapı Mezarlığı'na gömüldü.
Buraya gömülen tek gayri müslim kişiydi.
Mezar taşına ayak izi yapıldı. Bunun sebebi şuydu:
Bruno Taut, Türkiye'de iz bıraktı.
Tarihçi İlber Ortaylı Atatürk için dişini tırnağına takıp canını feda eden mimar Bruno Taut'u hatırlatarak 'Onu da anmamız gerekir' dedi.
Ortaylı şöyle devam etti:
“Bugün bizim ayrıca bir şeyi daha anmamız gerekiyor. Atatürk’ün naaşı Ankara’ya getirildi. Katafalk hazırlandı ve müzede öne konuldu. O katafalkı süratle yapması içini, o dönem bize sığınan Alman Yahudi mimar Bruno Taut görevlendirildi. Burada bir katafalk hazırladı o. Biraz fazla düzgünmüş işine, üşüttü, zatürre oldu ve bir kalp rahatsızlığı varmış. Atatürk’ün vefatında günler sonra o da öldü ve Edirnekapı şehitliğine gömülen ilk gayrimüslim, ilk yabancı oldu. O tarihte vatandaş değildi zaten. Bu çok önemli bir şey. Bu vesileyle onu da anmamız gerekir”
KAYNAKLAR:
Prof. Dr. Kemal Arı, Bütün Dünya Dergisi, Atatürk’üÖlümünde BileYalnız BırakmayanMimar: Bruno Taut