Doğu Akdeniz'deki ABD yığınağı Türkiye'yi tehdit ederken ABD'nin kışkırttığı Yunanistan dibimizdeki adaları silahlandırmaya devam ediyor.
Akdeniz ısınırken Adalardaki ABD yığınağı da Türkiye'nin gündemini belirlemeye devam ediyor.
Türk devriminin önderi Mustafa Kemal Atatürk'ün Mussolini'ye adaların silahlandırılması konusunda verdiği cevap ise bu ateşli günlerde yeniden gündem oldu. İşte Atatürk'ün Mussolini'yi caydıran tavrı...
Mussoli'nin Türkiye'den Antalya'yı istemesi ve adaları silahlandırması üzerine Atatürk'ün verdiği tarihi cevap, Atatürk'ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan'ın hatıralarında şu şekilde geçer:
1934 yılında Mussolini, iyice şımarmış, Antalya’nın İtalyanlara verilmesi gerektiğini söyleyerek tehditler savurmaya, başlamıştı. Ayrıca İtalyan öğrencilerine Roma’daki Türk Elçiliği önünde gösteri yaptırtıyor; Antalya’yı istiyoruz diye avaz avaz bağırttırıyordu.
O sıralarda Mussolini'nin büyük bir iddiası var Türkiye üzerinde; Eski Roma İmparatorluğunu ihya edecek ve birtakım topraklarımıza göz koymuş durumda. Bu ara Habeşistan’ı da istilâ ediyor. Bu devrelerde Musolini’nin bir takım beyanatları çıkıyor. Onları okuduğu zaman çok hırslandığını görüyordum Atatürk'ün.. Nasıl olur?.. Yani bizim memleketimize göz dikemez!
Bir kere 29 Ekim’deydi, yine böyle bir demeci çıkmıştı Mussolini'nin, Türkiye hakkında. Yani Türkiye’ye göz koymuş bir durumda olarak. O zamanki gazeteler incelendiğinde bu ortaya çıkabilir.
Yemekte İtalyan Sefiri de karşısında, fakat daha yanda oturuyordu Tevfik Rüştü Aras da sağında Atatürk’ün...
29 Ekim’e tesadüf etmişti. O gün bütün sefirlere verilecek bir ziyafet vardı Ankara Palas'ta. Atatürk oraya gidecekti. Fakat bunu okuduktan sonra müthiş hırslandığını gördüm Atatürk’ün İtalyan Sefiri de yeni gelmişti. Daha yeni itimatnamesini vermişti.
Atatürk, Tevfik Rüştü Arasa hitaben :
'Ekselânsa bir şeyler söylemek istiyorum. Tercüme ediniz!'
O sırada da sofrada herkes birbirleriyle konuşuyorlardı.
Ve Atatürk Mussolini’nin o beyanatı hakkında konuşmaya başladı. Birden çekindi Tevfik Rüştü Aras bir ara tercüme ederken çekindi...
Bunun üzerine Atatürk Ha evet! Sen bırak! Ben kendim konuşurum! Tercüme etmene gerek yok dedi.
Bir de baktım, doğrudan doğruya sefire hitap ederek Mussolini’nin o günkü beyanatını tenkit ederek yüksek sesle konuşmaya başladı Atatürk Fransızca olarak.
Tabiî sofradakilerin hepsi sustular, dinlemeye başladılar. Halbuki daha evvel aralarında konuşuyorlardı. Atatürk konuşmaya başlayınca durdular.
Gazetelerde o zaman çıkmadı bu konuşma, işte, benim şahit olduğuma göre Mussolini’nin sözleri üzerinde müthiş bir tenkit yaptı.
Bizim memleketimize herhangi bir suretle göz koyamaz, bunu aklından çıkarmalıdır! Sonra da söylediği söz şu oldu herkese karşı: Efendim dedi, Söylediklerimi dinlediniz. Benim fikirlerim bu, Mussolini’nin bu sözlerine karşı!
Bunları istiyorum ki sefir kendi memleketine, Mussolini’ye olduğu gibi yazsın!
Artık yazdı mı, yazmadı mı bilmiyorum, ama ben buna şahit oldum ve orda bulunanlar da şahit olmuştu. Yani böylece hakikaten Mussolini’nin isteklerini, Türkiye hakkındaki fikirlerini daima reddetme durumuna girmiştir.
Büyükelçi yemeğini bitirmişti. Atatürk’ü selamlayıp, tek kelime söylemeden Ankara Palas’ı terk etti.
Mussolini‘nin hala aynı saçmalıklara devam ettiği görülmekte idi. Sanki, Atatürk’ ün o sözlerine cevap vermek istiyormuşçasına, Rodos Adasına asker yığmaya başladı.
Birkaç ay sonra da İtalyan Büyükelçisi, Cumhurbaşkanımızla görüşmek üzere randevu istedi. Belki hükümetinin bir notasını, bir ültimatomunu O’ na vermek niyetinde idi. Atatürk, elçiyi günlük kostümü ile kabul etti. İtalyan elçisi, Atatürk’e Mussolini’nin bazı isteklerini söylemişti. Atatürk bu sözleri bir süre dinledikten sonra:
- Bana on dakika müsaade etmenizi rica ederim, diyerek yandaki odaya geçti.
Döndüğü zaman asker elbisesi üzerindeydi.
Mareşal üniformasını ve çizmelerini giymiş olarak elçinin yanına döndü ve:
-Buyurun, şimdi sizi dinliyorum, dedi.
İtalyan Büyükelçisi, afallamış gözlerle O’ na baktıktan sonra, şunları söyleyebildi:
- Ekselanslarına, Duce’nin selamlarını ve iyi dileklerini takdim etmek için rahatsız etmiştim.
Başka tek laf etmeden çıktı, gitti. Ertesi gün Mussolini, Rodos’daki askerlerini geri çekmiş bir daha da Antalya‘nın adını ağzına almamıştır.
Prof. Dr. Afet İnan'ın anlatımıyla Atatürk'ün gerçekleşen öngörüsü:
'Mussolini'nin beyanatlarını okuyunca Atatürk çok hırslanıyordu.'
Yine böyle beyanatlarını okuduğu zaman, hırslanır ve Mussolini için hakikaten memleketi için iyi bir insan değil! derdi.
Bir gün dedi ki: Bunu, göreceksiniz ayaklarından asacaklar!
Ben şaşırmıştım. Ne demek ayaklarından asacaklar?
Evet, öngörüsü müdür nedir? Bilmiyorum...