Büyükşehir Belediyesi arşivi APİKAM'dan, İzmir Mezarlıklar Müdürlüğünden başladık araştırmaya. Yazılı kaynakları taradık ve Miralay Cevdet'in mezarını bulduk. Miralay Cevdet'in o dönemki lakabı Gavur Mü'min, asıl adı Mü'min Aksoy'du. Miralaydı. Mezarı, Balçova eski mezarlıktaydı. Ölüm ilanı, tam da Kurtuluş Savaşı'nın belki de bir numaralı milli casusuna yaraşır gizemle "Bir Dost" imzasıyla verilmişti...
Yüzbaşı Gavur Mü'min, tarihimizin derinlerinde namını, şanını, nefsini vatanın kurtuluşu için bir kenara atmış kahramanlarımızdan biri. İzmir’de 1892 yılında dünyaya gelen İbrahim oğlu Mü'min, 1911 yılında Beylerbeyi Yedek Subaya Okulu’ndan Teğmen rütbesiyle mezun oldu. Balkan savaşları ve Birinci Dünya Savaşında çarpıştı. İzmir’in işgalinden hemen önce Jandarma Genel Komutanlığı'nın talimatıyla İzmir Jandarma Alay Komutanlığı'nda görevlendirildi.
İşgal günlerinde İzmir’de bulunan Yüzbaşı Gavur Mü'min, işgal altındaki şehirde güçlü bir yeraltı teşkilatlanmasına sahip olan, asker ve sivillerden oluşan Türk istihbaratının önemli bir üyesi olarak görev aldı. İşgal sırasında Yunan askerlerine esir düştü ancak bir yolunu bulup kaçmayı başardı. İşgal Kuvvetlerinin güvenini kazanan dönemin İzmir Belediye Başkanı dayısı Hacı Hasan Paşa sayesinde İzmir’de kaldı. Fesi çıkardı ve fötr şapka taktı. Çok iyi Rumca konuştuğu için işgalcilerin ve Rumların mekanlarına girip çıkarak güvenlerini kazandı.
GAVUR MÜ'MİN OLMANIN ACISI
Bir süre sonra İşgal Kuvvetleri Komutanı Zafirio’nun da gözüne girmeyi başaran Yüzbaşı Gavur Mü'min, Yunan işgalini kolaylaştırmak için işgal kuvvetlerine sözde yardım etmeye başladı. İşgalcilerle ilişkisi yüzünden İzmirli Türkler Mü'min Bey’e "Gavur Mü'min", "Hain Mü'min" lakabını taktı. Sürekli hakaretlere uğrayan Gavur Mü'min kendisi tarafından kaleme alındığı ileri sürülen bir notta bu durumu şöyle açıkladı
‘‘… Kurtuluşu için ölesiye, öldüresiye dövüştüğüm İzmir’de yüzüme bile tükürenler oldu. İtiraf edeyim ki o tükürükler, çarpıştığım cephelerde yediğim kurşunlardan daha fazla acı ve ıstırap verdi bana… Ama ne yapayım ki, o sırada içerisinde bulunduğum durum ve şartlar gerçekteki durumu açıklamama engeldi. Ölmekten değil de, bir şeyden çok korkuyorum: Gerçeği anlatamadan ölmek ve tarihe bir vatan haini olarak geçmek. (İşgal İzmir'inin ilk haini_Kurtuluş Savaşının son kahramanı Gavur Mü'min – Yrd. Doç. Ahmet Mehmetefendioğlu)
ANKARA'YA BİLGİ AKIŞI
İşgalcilerin güvenini kazanan Yüzbaşı Gavur Mü'min, Yunan Karargahı’ndan elde ettiği bilgileri, Anadolu’ya iletiyordu. Bu bilgiler Yunan ilerleyişini ciddi ölçüde etkiliyor ve Ankara’ya hazırlık için zaman kazandırıyordu. Ancak Mü'min Bey Türk kuvvetleri arasında düşman için çalışan işbirlikçi bir ajanın ihbarı üzerine Yunan İstihbaratı tarafından açığa çıkarıldı. Müebbet hapis cezasına çarptırılarak Atina’ya gönderildi.
Kurtuluştan sonra, Türk-Yunan esir değişimi sırasında bizzat Mustafa Kemal’in emriyle, General Trikopis’e karşılık takas edildi. Mü'min Bey yurda döndükten sonra da türlü zorluklarla karşılaştı. Çok sevdiği askerlik mesleğine dönmek için yaptığı başvurular uzun süre reddedildikten sonra kabul edildi. Miralaylığa kadar yükseldi, Van Mıntıka Komutanlığı yaptı.
Miralay rütbesiyle görevli olarak Hakkari’ye giderken zatürreye yakalandı, 24 Ocak 1948'de hayatını kaybetti. Kurtuluşu için ölesiye ve öldüresiye dövüştüğü İzmir’de kavga dolu hayatı son bulan Gavur Mü'min’in Balçova’daki mezarında ‘Kurtuluş Savaşı’nın Bir Numaralı Casusu’ yazısı olduğu kayıtlara geçti ancak mezar taşında böyle bir yazıya rastlamadık.
KAHRAMANCA ÇARPIŞTI Bugüne kadar hiç kimsenin görüntülemediği aile kabristanındaki mezar taşındaki yazı şöyle: Burada Şanlı bir Asker olan Jandarma Miralayı Mü'min Aksoy yatıyor. İstiklal Savaşında kahramanca çarpışmış amansız bir hastalığa tutularak, 24 Ocak 1948'de genç yaşta hayata gözlerini yummuştur.
ASLINDA HİÇ EVLENMEDİ
Vatanım Sensin dizisinden farklı olarak gerçek Miralay Mü'min bir türlü evlenemedi. Muhsine adında bir nişanlısı vardı, araya hep savaş, hep görev girdi. Mü'min Bey'in anılarında "arada hep kaynana vardı" diye söz ettiği kaynanadan kastı, savaşla geçen yıllardı. Ayakta ölenlerdendi...
KAHRAMANCA ÇARPIŞTI
Bugüne kadar hiç kimsenin görüntülemediği aile kabristanındaki mezar taşındaki yazı şöyle: Burada Şanlı bir Asker olan Jandarma Miralayı Mü'min Aksoy yatıyor. İstiklal Savaşında kahramanca çarpışmış amansız bir hastalığa tutularak, 24 Ocak 1948'de genç yaşta hayata gözlerini yummuştur.
GEVUR MÜMİN’İN YAZARI ERDOĞAN BAYSAL İLE RÖPORTAJ
“Vatanım Sensin” dizisinindeki Miralay Cevdet’in gerçekte “Gevur Mümin” adıyla bilinen kişinin Mü’min Aksoy olduğunu Aydınlık ortaya çıkarmıştı. Aydınlık, Gevur Mümin’in romanını yazan Erdoğan Baysal ile Gevur Mümin’in İzmir’deki oturduğu sokağı ve gerçek yaşamından kesitleri konuştu.
MUSTAFA KEMAL SEÇTİ
İşte yazarının ağzından bugünkü Miralay Cevdet’in, 97 yıl önceki Teğmen Mümin’in romandaki öyküsünden kesitler:
“Kafkas Cephesi’nde teğmen olan Mümin, hemen arkasından katıldığı Çanakkale savaşlarında ise üsteğmen olarak görev yapmıştır. Mümin, özellikle Türkçenin dışında çok iyi Rumca ve Bulgarca biliyordu. Bu özelliği, onun komutanına daha yakın olmasını sağlamış ve isminin özel deftere kayıt edilmesine neden olmuştur. Bu durum Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğinden beri uyguladığı özel bir haslettir. Zira, Büyük Savaş’ta yararlanacağı kişileri bu isimlerin arasından seçer.”
“15 Mayıs 1919, günlerden Perşembe, saat 9’da Yunanlılar, bağdaşık güçler güvencesiyle İzmir’e asker çıkarıp, şehri işgal eder. Kışlada bulunan arkadaşlarıyla o gün tutuklanır. Mümin, kendilerini tutuklayan Yunanlılarca fazla eziyet görmez. Niyeti ne yapıp edip hapis olduğu yerden kaçıp Anadolu’ya gitmektir.”
GÖREV EMRİYLE KALIR
“Böylece Yunan ordusunun elinden kurtulmayı sağlayan Mümin, İzmir MİM teşkilatı aracılığıyla Mustafa Kemal’in yanına geleceğini bildirir. Kurtuluş Savaşı’na katılacaktır... Ancak Mustafa Kemal’in talimatıyla İzmir’de kalır. Hedefinde önemli kişiler ve kurumlar vardır. Bunlardan ilki İyon’tir, İyonya Valisi İstriyadis’tir. Çıkarma komutanı Miralay Zaferiu, Başpiskopos Hrisostomos ve Fransız Hastanesinde görevli Dr. Stefanapolis... 1’inci kordondaki Kremar Palas’ın taraça katındaki Sporting Kulup’tür. (Bu bina şu an hala ayakta olup, Pasaport iskelesinin arka tarafında bulunmaktadır.)
İzmir’de özel bir hüviyete sahip olması gerektiği için kendi birikimleriyle bir tüccarlık belgesi alır. Yeni istihbarat ve savaşçı gruplar oluşur. Yörük Ali, Demirci Efe, Gökçen Efe, Kıllı Hüseyin Efe, Kamalı Efe, Kamalı Efe gibi grupların mücadelesinde yerini alır.”
MADALYALARI
Kafkas cephesinin Şiran mıntıkasında vaki gece baskınında yaralanarak gösterdiği fedakarlığa mükafaten 4’üncü rütbeden Mecidi nişanıyla taltif edilmiştir.
1’inci Dünya Savaşı’nda Çanakkale cephesinin Sedülbahir muhaberatındaki hizmetine mükafeten harp madalyasıyla, Kafkas cephesindeki savaşlardaki hizmetine mükafaten kılıçlı likayat madalyasıyla, İstiklal mücadelesindeki hizmetine mükafaten İstiklal madalyası ile taltif edilmiştir.
Rumca bilir, bir parça da Fransızcaya vakıftır.
İstiklal Savaşı’nın iki ünlü casusundan birisi İngiliz Kemal, diğeri Jandarma Üsteğmen Mümin (Aksoy)’dir. Asıl adı Esat Tomruk olan İngiliz Kemal’in başından geçenler hakkında bir çok kitaplar yazılmış, serüvenleri flimlere konu olmuştur. Efe Mümin veya Gavur Mümin denilen Üsteğmen Mümin Aksoy, kuşkusuz İngiliz Kemal’den daha güç koşullar altında ve her an ölüme karşı karşıya kalarak görevini yapmıştır. İzmir’de kurduğu geniş haber alma şebekesi için devletten para almamıştır. Ne yazık ki kendisi bağrına taş basarak , boynunu bükerek, susmayı yeğlemiştir. Serüvenleri kendisiyle birlikte tarihin karanlıklarına gömülmüştür. Onun fedakarca çalışmalarını, başarılarını gün ışığına çıkarmak bizlerin görevidir.
(1)MEHMETEFENDİOĞLU Ahmet, İşgal İzmir’inin ilk ‘‘Haini’’ Kurtuluşun Son Kahramanı, İzmir Tarih ve Toplum Dergisi, 2010