Osman Nuri Paşa, Osmanlı Ordusu'nda askerlik görevi boyunca birçok savaşta başarılı sonuçlar almış, Plevne Muharebeleri'ndeki üstün savunmasının ardından "Gazi" unvanına layık görülmüş, o günden bugüne Gazi Osman Paşa olarak da anılan Türk askerdir.
Yağcıoğulları ailesinin bir bireyi olarak 1832'de Tokat'ta doğan Osman Paşa'nın babası Mehmet Efendi, annesi ise Şakire Hatun'dur. Beşiktaş'taki Askerî Rüştiyede ve 1845-1849 yılları arasında Kuleli Askerî İdâdîsinde okudu. Kara Harp Okulunu yirmi yaşında ikincilikle bitirdi ve Harp Akademisine girdi. Kırım Savaşı'nın çıkması üzerine Tuna cephesine gönderildi. Burada dört yıl kalarak teğmen rütbesine, savaşın sonunda ise yüzbaşı rütbesine terfi etti.
Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti'nde çalıştığı zamanlarda Osmanlı Devleti'nin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesi kararlaştırıldığından, Bursa ilinden başlanması üzerine bu göreve askerî temsilci olarak tayin edildi.
1861 yılında Teselya'da, Yenişehir'de ve Cebel-i Lübnan'da görev aldı. Girit İsyanı'nın başlaması üzerine Girit'e tayin edildi. 1866'da Girit'teki çalışmalarından dolayı Müşir Ömer Lütfi Paşa'nın takdirini kazanarak miralay rütbesine terfi etti.
Bir süre sonra Yemen'e gönderilen Osman Paşa buradaki görevlerinin ardından paşa rütbesiyle 1875 yılında Rumeli'de bulunan 5. Ordu'ya bağlı Manastır Fırka Komutanlığı'na tayin edildi. Buradaki başarılı çalışmalarından dolayı ferik rütbesine terfi etti.
27 Haziran 1876 tarihinde Sırbistan Prensliği'nin, Osmanlı İmparatorluğu'na ültimatom vermesi sebebiyle başlayan 1876-1877 Osmanlı-Sırp Savaşı sırasında, Vidin Komutanlığı'na atandı. Emrindeki birliklerle İzver tepelerini ve Zayçar kasabasını ele geçirdi. Sırp Ordusu düzensiz bir şekilde geri çekilmeye başlayınca Belgrad yönünde harekâta devam etti. Ancak Serasker'in emri üzerine durdu.
En büyük başarısı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki Plevne Savunması oldu. Sayıca kendisinden çok kalabalık olan Rus ordusuna karşı 145 günlük savunmadan sonra kuşatmayı yarmak amacıyla giriştiği huruç harekatı sırasında şehir çıkışında yaralandı ve esir düştü.
Rus Çarı II. Aleksandr bizzat teselli etti. Rus Çarı, onun esir düşmesine rağmen teslimiyet sembolü olan kılıcını almadı.
Müdafaa hattı stratejileriyle esir bulunduğu dönemde hem Rus Çarı, hem de dönemin komutanları tarafından örnek alındı. Bir süre Bugot, Bükreş, Harkof ve Saint Petersburg'da esaret hayatı yaşadı. Rus Çarı tarafından kendisine kahramanlığını takdir amacıyla çifte kartal nişanı verildi.
5 Nisan 1900 tarihinde 68 yaşında öldü. Bugünkü istirahatgahı olan Fatih Camii avlusuna gömüldü.
Türkiye'de bazı illerde Gazi Osman Paşa hatırasına inşa edilmiş ya da ismi verilmiş yapıtlar bulunmaktadır. Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Gaziosmanpaşa Stadyumu bulunmaktadır. Yine bunlarla birlikte Osman Paşa'nın hatırasını yaşatmak için ismi İstanbul'un Gaziosmanpaşa ilçesine, Tokat'ın Gaziosmanpaşa kasabasına ve futbol takımı Gaziosmanpaşa'a, birçok ilde sokak, cadde ile hastane, okul gibi yerlere verilmiştir.
Ölümünün ardından Plevne Savunması'nda Osmanlı birliklerinin komutanlığını yapan Osman Paşa anısına "Plevne Marşı" bestelenmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk ise Gazi Osman Paşa’yı bir kahraman olarak görür. Sofya'da görevliyken bir Türk genci kendisine şu soruyu sorar: Siz Türk tarihinde kendinize rehber seçtiniz mi?
Atatürk bu soruyu şöyle cevaplar:
“Ben Gazi Osman Paşa'yı kendime rehber olarak seçtim. Türk ruhu Plevne'de yeniden kendini bulmuştur. Millet yolundaki mücadelemizde daima sembolümüz bu ruh olacaktır. Felaket günlerinde Plevne Harbi'ni ve Osman Paşa'yı düşüneceğiz.”