27 Mayıs Darbesi’nin ardından iktidara gelen CHP lideri ve Başbakan İsmet İnönü, 21 Şubat 1964’te silahlı bir saldırıya uğradı.
Suikastçı, o devirde çok gevşek olarak uygulanan yakın korumayı İnönü’nün elini öpme bahanesiyle atlatmış,
İsmet İnönü'ye yönelik ateşlediği tabancasından çıkan kurşunlar makam otomobilinin karoserine saplanıp kalmıştı.
Başbakan İsmet İnönü, olayı oldukça soğukkanlılıkla karşılamış,
saldırı anında kendisini uzaklaştıran şoförüne şunları söylemiştir: ‘‘Acele etmeyin, durun bakalım ne istiyor, sonra kaçtı derler.’’
Başbakan İnönü’yü öldürmeye teşebbüs eden şahsın, yapılan ilk sorgulamasında Kayserili elektrik işçisi Mesut Suna olduğu anlaşıldı.
Aktarılan bilgilere göre sanık ilk ifadesinde, 27 Mayıs 1960 darbesinin intikamını almak amacıyla hareket ettiğini söylemişti. Kayseri AP teşkilatı üyesi saldırgan Mesut Suna, daha sonra "Hocalardan vaaz aldım ve bunun kutsal görev olduğuna inanıyorum" demişti.
Mahkeme tarafından açıklanan karara göre; Mesut Suna’ya daha önce Türk Ceza Kanunu’nun 450. maddesinin 2. ve 4. fıkralarına göre idam cezası verilmesine rağmen kurşunların İnönü’ye isabet etmemesi yüzünden ‘‘tam teşebbüs hali’’ bulunduğu neticesine varılarak ceza 20 yıl 6 aya indirilmiştir.
Mesut Suna, 1971 yılında tutuklu bulunduğu Tunceli Cezaevi’nden firar etmiştir. Mayıs ayında firar eden Mesut Suna, hapisten kaçtıktan beş ay sonra Kayseri’de yakalanarak yeniden tutuklanmıştır.
İnönü’nün büyük adamlara karşı tarihin değişik dönemlerinde yapılan suikastlarla ilgili görüşü, daima söylediği şu sözlerle ifade edilmiştir: ‘‘Suikasttan korktun mu, her duvarın dibinde bir gölge görürsün.’’
Nitekim İnönü, not defterine 14 Şubat 1964 Cuma gününden 26 Şubat 1964 tarihine kadar herhangi bir not düşmemiştir. Yani İnönü’nün defterinde olayla ilgili herhangi bir yorum bulunmamaktadır.