ÖZLEM KONUR USTA
Büyüyünce ne olacaksın diye sorduklarında yanıtı hep 'Bilim kadını' oldu. Onlar hikayelerini azimle yazan kahramanlar.
Doç. Dr. Damla Eroğlu Pala, Doç. Dr. Duygu Ağaoğulları, Dr. Burcu Bakır Güngör, Dr. Buse Cevatemre... Hayallerinin peşinden koşan dört bilim insanı... L’Oréal Türkiye Bilim Kadınları programı tarafından desteklenmeye hak kazandılar. 4 kadının ortak noktası hedeflerine ulaşmak için pes etmeden çabalamak, emek vermek, düşüp tekrar kalkmak. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde bilimde, sanatta, üretimde var olan kadınlarımız yolumuzu aydınlatıyor.
Fotoğraf: Doç. Dr. Damla Eroğlu
ÖNYARGILARI AŞTI
Doç. Dr. Damla Eroğlu Pala, çok daha yüksek enerjiye sahip ve daha uzun süre çalışabilen lityum sülfür bataryalar geliştirmek için çalışıyor. Lityum sülfür bataryalar, karbon emisyonlarını ve benzine olan bağımlılığı azaltacak. 2017 yılından bu yana çalışmalarına Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü'nde devam ediyor. Columbia Üniversitesi'nde doktoraya başladığında 10 kişilik sınıfta tek kadın öğrenci. Sınıfın tamamı Amerikalı ve erkek... Mücadelenin ilk mevzi ciddiye alınma üzerine. Ne yaptıysa olmuyor. Zor bir dersin sınavında kabuk kırılıyor. Damla Eroğlu Pala, "Sınıfın ortalama 40 çıkmıştı, ben ise 95 alarak sınıftaki en yüksek notu almıştım. Bu durumu gördükten sonra bana yaklaşımları oldukça değişti. Bir kadın olarak her zaman bulunduğum yerin en iyilerinden olmak zorunda kaldım. Önyargıları aşmanın yolu başarımı kanıtlamaktı." dedi.
Fotoğraf: Doç. Dr. Damla Eroğlu
BİTMEK BİLMEYEN SÜRPRİZLER
Bilim yolunda ilerlemek merakının peşinden gidebilmek demek. Bunun için ihtiyaç ise çocukluktan başlayan çaba, istek, düştüğünde yeniden ayağa kalkacak azim biraz da anne baba desteği... Doç. Dr. Duygu Ağaoğulları, ülkemizdeki bor rezervini de değerlendirerek sağlam bir malzeme üretmek için çalışıyor. Aynı zamanda İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Adnan Tekin Malzeme Bilimleri ve Üretim Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü... Bilime yolculuğu çocuk yaşlarda başlamış. Ağaoğulları anlatıyor: "Farklı dokuları, malzemeleri test etmek isteyen, malzemeleri karıştırıp ortaya ne çıktığını gözlemlemek isteyen meraklı bir çocuk oldum. Örneğin; mutfakta ocakta şeker yakıp ağdalaşmasını izleyen; banyoda şampuan, krem, diş macunu gibi eşyaları karıştırıp akışkanlığını gözlemleyen; farklı bulaşık çamaşır deterjanlarını karıştırıp köpürten, lüle taşını törpüleyip toz haline gelmesini seyreden bir çocuk. Annemin her an bir sürprizle karşılaşma olasılığı çok yüksekti, hatta bu tip küçük deneylerime komşularımızın evlerinde bile devam ediyordum, benden epey çekmişlikleri vardır. Lise ve üniversite yıllarında ise laboratuvarda olmaktan çok büyük keyif aldığımın bilincine daha güçlü bir şekilde vardım. Rutine bağlı olmadan, hiçbir kısıt bulunmadan araştırma yapmanın, yeni malzeme kombinasyonları denemenin beni çok özgür ve mutlu hissettirdiğini, heyecanlandırdığını fark ettim. Bu sebeple ailemin de tam desteği ile akademik yaşamda bilim kadını olma yolunda ilerlemeyi tercih ettim."
Fotoğraf: Doç. Dr. Duygu Ağaoğulları
KIZLARIN ROL MODELİ
Doç. Dr. Duygu Ağaoğulları, çocukluktan gelen merakını toplumdaki önyargılara rağmen bırakmayanlardan. İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümünü kazandığında çevresinden duydukları mutluluğunu gölgelememiş. "Erkek egemen bir bölüm, bu bölümde okuyup ne yapacaksın" diyenler olsa da yolunda yürümekten geri durmamış. O artık, pek çok kız çocuğunun örnek aldığı isim... Ağaoğlu, "Kulağımı dış seslere tıkayarak alanımda başarılı işler yapmak için büyük çaba gösterdim. Şu anda da bölümü tercih eden öğrencilerin yarısı veya daha fazlası kız öğrenciler. Bu durum beni oldukça mutlu ediyor ve kız öğrencilere güçlü bir rol model olmak için gün geçtikçe daha çok motive oluyorum." diyor.
Fotoğraf: Doç. Dr. Duygu Ağaoğulları
UZAY SANAYİ İÇİN YERLİ MALZEME
Türkiye, dünya bor rezervinin yüzde 75'ine sahip. Doç. Dr. Duygu Ağaoğulları, bu kaynağı değerlendirmek için araştırma yapıyor. Ağaoğlu'nun projesi şöyle anlattı: "Uç bor ürünleri olan taneli/partikül halindeki metal borürlerin sentezlenmesini, elde edilen borürlerin hibritleştirilmesini, sinterleme teknikleri ile ileri seramik malzemelere dönüştürülmesini ve grafen gibi iki boyutlu bir malzeme ile yüzeyinin kaplanarak geliştirilmesini hedefliyorum. Proje sonunda toz malzeme, seramik malzeme, iki boyutlu grafen gibi farklı grupları birleştiren, şuanda dünya genelinde az sayıda çalışması yapılan, yeni nesil bir malzeme grubu; ulusal kaynaklar ile üretilmiş olacak. Sertliği, aşınma direnci, kimyasal kararlılığı çok yüksek olan ve elektronik sanayisi, uzay/uçak sanayisi, savunma sanayisi, kaplama teknolojileri gibi sektörler içinde çok yüksek kullanım potansiyeli var."
'MARKALARIN FARKINDALIK YARATMASI DEĞERLİ'
Doç. Dr. Duygu Ağaoğulları, kadına yönelik şiddetle ilgili, farkındalık çalışmalarına dikkat çekti. Ağaoğulları, "Markalar kadınların gücünü ve kadın dayanışmasını ön plana çıkarıyor ki bu oldukça değerli. Bununla birlikte, sorunun üstesinden gelmek için atılması gereken daha çok adım var. Bu, uzun ve zorlu bir yol, bu yolda tüm kesimlerin birlikte yürümesi önem taşıyor. Özsaygılı ve özgüvenli genç nesiller yetiştirmek gerekiyor, bu anlamda da bizim gibi eğitimcilere oldukça büyük görev düşüyor." dedi.
Fotoğraf: Doç. Dr. Duygu Ağaoğulları
'BAŞARININ ANAHTARI ÇOK ÇALIŞMAK'
Bir insanın yolunu böcekler belirleyebilir mi? Dr. Buse Cevatemre'ninkini belirlemiş dersek abartmış olur muyuz? Varın buna da siz karar verin. Buse Cevatemre, prostat kanserinde kemoterapiye karşı gelişen direnci kırmak için çalışıyor. Koç Üniversitesi Translasyonel Tıp Araştırma Merkezi’nde doktora sonrası araştırmacı. Kanserin biyolojisini ilgi çekici bularak bu yola girmiş. Biyoloji bölümü mezunu. Daha üç yaşındayken eline aldığı böcekler onun hayatını değiştirmiş. Cevatemre anlatıyor:
Fotoğraf: Dr. Buse Cevatemre
"Elime tespih böceklerini doldurup eve götürürmüşüm, böcekleri halen sevimli bulduğumu söylemeliyim. Zooloji, botanik, mikrobiyoloji, hidrobiyoloji, ekoloji ve moleküler biyoloji ana bilim dallarından dersler aldım. Dünya çapında her gün etki değeri yüksek, moleküler tekniklerin kullanıldığı çalışmalar yayınlanıyor. Üstelik bu teknikler de geliştiriliyor, hatta yeni teknikler kazandırılıyor. Bu sayede sorunlara farklı çözümlerle yaklaşılabiliyor. Merak edilen konuların sınırsız olması ve sağlık sorunları gibi çeşitli alanlarda çözüm üretmek ya da sorunun gelişimini yavaşlatmak için etkinliğinin yüksek olması nedeniyle bilim insanı olarak kendimi yetiştirmeye çalışıyorum. Başarının, çok çalışmak ve beraberinde insanın doğasıyla alakalı olduğuna inanıyorum."
Fotoğraf: Dr. Buse Cevatemre
KANSERLE SAVAŞ
Dr. Burcu Bakır Güngör de çocuk yaşta hedefine kilitlenenlerden... "Büyüyünce ne olacaksın" sorusunu hepimiz yanıtlamışızdır. Burcu Bakır Güngör'ün yanıtı hiç tereddütsüz "bilimi kadını" olmuş. Biyomühendislik alanında lisans eğitimi aldıktan sonra yüksek lisansını Georgia Institute of Technology’de doktorasını ise Georgia Institute of Technology ve Sabancı Üniversitesi’nde yapmış. Şimdi Abdullah Gül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde çalışıyor. Dünyadaki en yaygın üçüncü kanser türü olan kolorektal kanserin daha hızlı teşhiş edilmesi ve kişiye özel tedavi geliştirilmesi hedefiyle araştırmalarına devam ediyor. Biyoinformatik, makine öğrenmesi ve yapay zekanın genetik, moleküler biyoloji, tıp alanlarında uygulamaları alanlarında araştırmalar yapıyor, projeler yürütüyor. Burcu Bakır Güngör, bilimde sabrın ve azmin önemine işaret ediyor: "Bilimsel araştırmalar yürütürken bazen çok çalışsanız da istediğiniz sonucu elde edemeyebiliyorsunuz. Hastalıklar gibi karmaşık problemlere yenilikçi çözümler üretmek, çocuk doğurmak gibi sancılı bir süreç. Belirli bir birikim olduktan sonra konunuza ve alanınıza hakim oluyorsunuz. Farklı alanlardan sentezleme yaparak bir anda üretken olmaya başlıyorsunuz. Ancak, çok sabırlı olmak gerekiyor. Bilimde bazen çalışmalarınız hedeflediğiniz zamanda sonuçlanmayabiliyor. Farklı şeylere yönelip, bakış açınızı değiştirip, çok odaklandığınız şeye belki bir ara verip bir süre sonra geri dönünce ben bunu niye daha önce fark etmemişim, görmemişim diyebiliyorsunuz."
Fotoğraf: Dr. Burcu Bakır Güngör
Burcu Bakır Güngör aynı zamanda anne. Güngör, "Hem çocuklarımla yeterince vakit geçirip hem araştırmaya zaman ayırabilmek, karşılaştığım en büyük zorluktu. Nadir bir hastalığı olan oğlumu bir anne olarak hayata tutundurmaya çalışırken işime, araştırmalarıma vakit ayırabilmek oldukça zordu. Başta eşim olmak üzere, annemin, babamın, kayınvalidemin, çocuklarımın ve tüm ailemin destekleriyle beraber büyük ölçüde aştık bu zorluğu." dedi.
Fotoğraf: Dr. Burcu Bakır Güngör
116 BİLİM KADINI DESTEKLENDİ
L’Oréal Türkiye, “Bilim Kadınları İçin” programını UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle 20 yıl önce, bilimde cinsiyet eşitliğini desteklemek, kadınların bilime olan katkısını teşvik etmek, genç ve yetenekli bilim kadınlarının başarılarını taçlandırarak daha fazla tanınmalarını sağlamak amacıyla hayata geçirdi. 20 yıl içinde 116 bilim kadını desteklendi. Bu yıl da kapsamlı ve yenilikçi projeleriyle gelecek vadeden genç ve yetenekli 4 bilim kadını ödüle layık görüldü. Doç. Dr. Damla Eroğlu Pala, Doç. Dr. Duygu Ağaoğulları, Dr. Burcu Bakır Güngör, Dr. Buse Cevatemre projeleri için 120 bin TL destek almaya hak kazandı.