Behiç Bey (Erkin), önce Çanakkale’de ordunun imkânsız denebilecek sevkiyatlarını büyük bir özveriyle yerine getiren idealist bir albay olarak göze çarptı. General Liman Von Sanders’ten, Almanlar için son derece prestijli olan 1’inci dereceden “Demir Haç” madalyasını aldı. Üstelik Gazi Mustafa Kemâl’in de en yakın arkadaşlarından biriydi.
DEMİRYOLLARININ BABASI
Atatürk ona Çanakkale Savaşı’ndaki üstün başarılarından dolayı “Devlet Demiryolları Müdürlüğü” teklifinde bulununca, Behiç Bey bunu tek koşulla kabul edeceğini söyledi; “Kimse işine karışmayacak”tı.
Kurtuluş Savaşı günlerinde Ankara’ya ulaşım bir hayli sıkıntılıydı. Hurda katarlarla cepheye erzak, silah ve mühimmat taşındı. Erkin, raylardan çelikleri söktürüp cephe savaşlarında kullanılmak üzere kılıç bile yaptırdı. Millet Meclisi onu “İstiklâl Madalyası” ile ödüllendirdi.
ONUNCU YIL MARŞI’NDA
ATATÜRK’ÜN BEHİÇ BEY’E SELAMI
Daha sonra Nafıa (Bayındırlık) Vekilliği görevini aldı. İlk kamu müzesi olan “Demiryolları Müzesi”ni kurdu. Demiryollarını millileştirmede önemli rol üstlendi. Hatta Onuncu Yıl Marşı’nın sözlerinin bir kısmı, Atatürk’ün Behiç Erkin’e selamıdır. Bestenin sözleri yazıldığı sırada Atatürk, “yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor” dizesine müdahalede bulunarak, “demir ağlarla ördük, ana yurdu dört baştan” şeklinde yazılmasını istemiş, ardından Behiç Erkin’e dönerek “sizin emeğiniz bu mısra ile daha iyi dile getiriliyor” demiştir.
Behiç Bey 1928 yılında uzun soluklu büyükelçilik görevine Budapeşte’de başladı. Ardından 31 Ağustos 1939 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından Türkiye’nin Paris Büyükelçisi olarak atandı. Nazilerin Yahudilere yönelik sindirme politikaları tırmanırken, Behiç Erkin’in Paris’e büyükelçi olarak atanışının henüz üzerinden 24 saat geçmemişti ki, '. Dünya Savaşı başladı. Hitler'in Fransa'yı işgali başladı. Türkiye, bunun üzerine büyükelçiliğini Almanlar tarafından kontrol edilen Vichy hükûmetinin temsil edildiği kente taşıdı.
Hitler'in Yahudilere yönelik soykırım uygulamaları dehşet boyutlara ulaşıyordu.
Fransa'daki Yahudiler tek tek fişlenerek Nazilerin ölüm kamplarına gönderiliyorlardı.
O günlerde Behiç Erkin, Yahudilere geçici bir belgeyle Türk vatandaşlığı verecek, birkaç kelime Türkçe öğretip, üzerine ay-yıldız damgası basılan trenlerle Türkiye’ye gönderecekti. Erkin, Büyükelçilik görevlisi Salih Zeki Beye talimat verdi.
Çok geçmeden büyükelçilik binasının içi Nazilerden kaçan Yahudilerle doldu. Alman temsilci Krug Von Nidda’nın, “Sizin Yahudilere yardım ettiğiniz bilgisi geliyor kulağımıza, doğru mudur?” sorusu üzerine Behiç Bey, “Elçiliğimizin binasından Türk vatandaşı olmayan kimse giremez” yanıtını verdi. Böylelikle Türk vatandaşı olan Yahudilerin canları güvence altına alınıyordu.
Kaynak: Emir Kıvırcık, Büyükelçi, Goa Yayınları
Behiç Erkin kendisinden Yahudileri isteyen Almanlara, “Bu kanunları Türk Yahudilerine tatbik edemezsiniz. Çünkü benim ülkemde din, dil ırk ayrımı yoktur. Benim vatandaşlarımın belirli bir kısmına belirli zorunluluklar dayatmak bizim kanunlarımıza aykırıdır” dedi.
SOYADINI ATATÜRK VERDİ
Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı’ndaki önemli rolü ve başarılarından dolayı hem TBMM Takdirnamesi hem de İstiklâl Madalyası ile onurlandırılır. Soyadı Kanunu ile “Erkin” soyadı Behiç Bey’e Atatürk tarafından bizzat ve yazılı olarak verilmiş ve Behiç Bey bu şerefe sahip sayılı kişilerden biridir. Atatürk’ün yakın arkadaşına bu soyadını neden uygun gördüğü Erkin kelimesinin anlamında gizlidir: “Her şart altında kendi doğru kararını verebilen, müstakil fikirli.”
İlklerin Adamı: Behiç Erkin, Öcal Önay, https://www.aydinlik.com.tr/haber/ilklerin-adami-behic-erkin-113849