Çağdaş aklın ve ilericiliğin en önemli kalemlerinden olan Uğur Mumcu, deyim yerindeyse tam bir Kuvayı Milliye aydını portresi çiziyordu.
Bu çizgide tek bir ilke vardı:
Anti emperyalizm ve ulusal onur.
NATO'NUN AMANSIZ DÜŞMANIYDI
Öyle ki, bir gün "Atattürkçülük nedir?" diye sorduklarında şu yanıtı verecekti:
AtatürkçüIük, kısaca uIusaI bağımsızIık ve uIusaI onur demektir. AtatürkçüIük, özetIe antiemperyaIist bir KurtuIuş Savaşı’nı başIatan ve sürdüren bir eyIem ve öğretidir.
Türkiye'de Gladyo'nun cirit attığı dönemlerde cesur tavrıyla devrimci bir mücadele benimsedi. Bugün bile kimilerinin imâ etmekten bile ödünün koptuğu NATO ve Kontrgerilla konusunda gerçekleri yazdı.
Mumcu'ya göre "ABD, NATO üzerinden Türkiye’nin nesnel çıkarlarına aykırı bir güvenlik stratejisi dayattı.
Öyle ki ABD, NATO'yu ülkelerin siyasi eğilimlerini dizayn aracı olarak görüyordu:
"Kontrgerilla" kökü ve kaynağı Amerika'da bulunan ve NATO ülkelerinde solcu örgütlenmeleri bastırmak için kurulan silahlı bir örgüttür.
Mumcu, yazılarında FETÖ gibi tarikatların devlet içerisindeki yapılanmalarına da yıllar önce dikkat çekmişti.
Sanki 15 Temmuz kalkışmasını görürcesine şunları yazmıştı:
Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra General olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar.
Mumcu bu sözleri, Turgut Özal döneminde Türk Ceza Kanunu 312. maddenin kaldırılmasına yönelik söylemişti.
MUMCU'YU 'AJAN' İLAN ETTİ,
CUMHURİYET'TE YAZDI
Tarikat-siyaset-ticaret üçgeninin yanı sıra Mumcu için asıl tehlike, ABD emperyalizminin terör destekçiliğiydi.
11 Aralık 1988 tarihinde FETÖ'nün yayın organı Zaman gazetesinde Uğur Mumcu, Ahmet Altan tarafından hedef alınmıştı. Gazetenin manşetini dev puntolarla "Uğur Mumcu ajan mı?" yazısı süslüyordu.
Türk ordusunu hedef alan Ergenekon ve Balyoz tertiplerinin yayın organı Taraf gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'ın yazıları, gün gelecek Uğur Mumcu'nun yazdığı Cumhuriyet gazetesinde yayımlanacaktı.
7 Ocak 1993 günkü yazısında Barzani-CIA ve MOSSAD arasındaki bağlantıya değindi ve yazısını şöyle bitirdi:
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında?
Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?
Ertesi gün 8 Ocak 1993 günlü “Ültimatom” başlıklı yazısında Mumcu, Kürtçülük yabancı istihbarat örgütleriyle olan bağlantıları açıklayacağını yazmıştı. Türkiyede bir “federasyon” plânlandığının farkındaydı.
Ağabeyi Ceyhan Mumcu, kardeşinin öldürülmeden önce İsrail
büyükelçisiyle görüştüğünü basına söylemişti. Evet, emperyalizmin cellâtları karar vermişlerdi bu kez. Uğur Mumcu bu defa çok ileri gitmişti. Artık zamanı gelmişti. Uğur Mumcu hemen öldürülmeliydi.
Nasıl olsa ortada suçu üstlenecek yığınla örgüt vardı. Ve öyle de oldu.
24 Ocak 1993, karlı bir Ankara sabahı.
Uğur Mumcu evinin önündeki arabasına bindiği sırada, önceden yerleştirilen bir bomba tuzağıyla katledildi. Gazetelere peş peşe telefonlar geliyor, cinayeti birden fazla terör örgütü üstleniyordu.
"KATİLİ, CIA KİRLİ İŞLER DAİRESİNDE"
Ağabeyi Ceyhan Mumcu, yıllar sonra Aydınlık'a verdiği demeçte kardeşini İran’ın öldürdüğü iddialarının doğru olmadığını, Uğur Mumcu’nun katilini CIA’nın “Kirli İşler Dairesi”nde aramak gerektiğini söyledi.
Bilinen gerçek ise Uğur Mumcu’yu, bu ülke insanlarını bölmek
isteyenler öldürmüştü. Çünkü ülkede aydınlıkçı insanların ortadan kaldırılması, işlerini hafifletecek, ışıksız bırakılmış bir
toplumu istedikleri gibi yöneteceklerdi.
"VURULDUK EY HALKIM,
UNUTMA BİZİ"
Sağ-sol demeden bütün sevenleri onun ardından gözyaşları döktü. O ise sanki bunları önceden görür gibiydi:
Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz hepimizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi...
Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi,
hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi...
Uğur Mumcu, yıllarca Amerikan bağışlarıyla
uyuşturulmuş dimağlara, tam bağımsızlığın yüce değerini yeniden
hatırlattı.
Emperyalizmin oltasındaki Türkiye’yi yeniden aydınlığa kavuşturmak için büyük çaba göstermiştir. Adaletin, özgürlüğün ve tam bağımsızlığın hüküm sürdüğü laik ve demokrat bir Türkiye Cumhuriyeti’nin hayâlini
kurmuştur.
Yurdumuzda karanlık
emelleri olan emperyalizme güvenilemeyeceğini, tek ve gerçek
yolun Mustafa Kemâl’in önderliğinde Kuvvacı düşünce yaklaşımı
olduğunu söylemiştir.
MUMCU'NUN ADINI TAŞIYAN VAKIF
KİME HİZMET EDİYOR?
Uğur Mumcu Vakfı, bölücüleri deşifre eden, bu uğurda can veren antiemperyalist Uğur Mumcu'yu 'KHK’lar, Akademi ve Hukuk' paneliyle andı! Panelde KHK’lılar savunuldu, FETÖ sanıklarına işkence yapıldığı öne sürüldü, 15 Temmuz Amerikancı darbesi için kurgu iması yapıldı.
Panelde Mumcu'nun en çok mücadele ettiği "Dersim katliamı yalanlarının" en azılı savunucularından Hüseyin Aygün de konuşma yaptı.
Aygün, Türkiye’nin Mavi Vatan’daki çıkarları için yürüttüğü politikaları “Libya’dan Akdeniz’e, her tarafa uzanan ümmet milliyetçiliği yapıyorlar.” diye niteledi.
AB'DEN FONLANIYOR
Son olarak, UMAG Vakfı’nın, İsveç ve Avrupa Birliği (AB)'nden para aldığı ortaya çıktı.
Vatansever, devrimci ve sorumlu gazeteciliğin simgesi Uğur Mumcu'nun adının yabancı kurumlarla para alışverişine karıştırılması tepkilere neden oldu.
Anti emperyalizmin, 'ulusal onurun' ve vatanseverliğin koca yürekli şehidini bir kez daha saygıyla anıyoruz.
NATO'ya karşı, ABD emperyalizmine karşı, teröre karşı mücadele yeminimizi tazeliyoruz.