Çumra’da Konya Ovası’na hakim bir noktada yer alan Çatalhöyük, günümüzden 9.000 yıl önceye tarihlenen bir Neolitik Dönem yerleşmesidir. 2.000 yıl boyunca kesintisiz yerleşim gören Çatalhöyük, dönemin en büyük ve en kalabalık yerleşimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Buradan bulunan Neolitik ve Kalkolitik dönem buluntuları, binlerce yıl önceki Orta Anadolu yaşamını anlamamız için pek çok veri sunuyor.
Elbette ki Çatalhöyük’ten daha eski neolitik yerleşimler de var. Örneğin Mezopotamya’da yer alan Eriha, Çatalhöyük’ten 1000 yıl kadar daha eski fakat Çatalhöyük, barındırdığı nüfus ve yüzölçümü bakımından çok daha değerli olarak görülüyor. Dönem içerisinde Çatalhöyük’te en az 8.000 insanın yaşadığı düşünülüyor. Burası sadece nüfus büyüklüğü ile değil, bu dönemde mezopotamya dışında böylesine büyük bir yerleşimin olması dolayısı ile de oldukça şaşırtıcı bir yer.
Çatalhöyük doğu ve batı doğrultusunda yanyana iki höyükten oluşuyor; doğudaki Neolitik, batıdaki ise Kalkolitik döneme tarihleniyor. MÖ. 7.400 ve MÖ. 6.200 yılları arasında tarihlenen 18 adet neolitik yerleşim katmanı bulunuyor. Batı höyüğünde ise MÖ. 6.200 ile MÖ. 5.200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik tabakalar yer alıyor.
Çatalhöyük’teki konutlar birbirine bitişik olarak planlanmış ve konutların kapısı çatılarda yer alıyor. Çatılara tahtadan yapılmış bir merdivenle çıkıldığı düşünülüyor. Yan duvarların iç taraflarında ocak ve oval biçimli, üstleri düz fırınlar bulunuyor.
Her konutta en az bir platform var ve ölülerini bu platformların altlarına gömüyorlar. Yani konutlarda ölülerle beraber yaşam söz konusu. Bu durum ata kültü ile ilişkilendiriliyor. Ölülerin yanlarında ise diğer dünya inancını gösteren ölü hediyeleri bırakılıyor.
Çatalhöyük evlerinin duvarlarında çok çeşitli resim panoları mevcut. Bazılarında geometrik bezemeleri kilim desenleri, içiçe daireler, av sahneleri, dans sahneleri, yıldızlar, akbabalar, leoparlar, kuşlar, geyikler gibi birbirinden çeşitli betimlemeler yer alıyor. Duvar çizimlerinin sıklaştığı alanlar, ev içi insan gömülerinin de bulunduğu yerler. Dolayısı ile bu resimlerin de ölülerle bir ilişkisi olabileceği düşünülüyor.
Evlerin içinde boğa başları ve boynuzları gibi inançlarına işaret edebilecek bazı kabartmalar bulunuyor. Kille defalarca sıvanmış boğa başlarından bazıları bir dizi halinde sıralanmış olarak da görülebiliyor.
Çatalhöyük’te bulunan sanat eserleri arasında pek çok farklı hayvanın betimlendiği figürinler var. Aynen Göbeklitepe’deki gibi burada da leoparın önemli bir hayvan olduğu görüşü hakim.
Çatalhöyük’ün kalabalık nüfusuna rağmen burada eşitlikçi bir yaşam sürüldüğü düşünülüyor. Merkezileşmiş bir yönetimin olmaması, bir yönetici ya da ruhani sınıfı temsil eden anıtsal yapıların olmaması da bu görüşü doğrular nitelikte.
Çatalhöyük’te pişmiş topraktan yapılan pek çok kadın figürini bulunuyor. Bu kadın heykelcikleri genellikle, genç kadın, doğuran kadın ve yaşlı kadın olarak betimlenmiş. Her ne kadar bu figürinler toplum tarafından ana tanrıça olarak bilinse de, toplumda prestij elde etmiş yaşlı kadınları temsil ettiği düşünülüyor.