KSP Jürgen Engel Architekten tarafından tasarlanan caminin projesi 12 yıl önce yapılan bir yarışmayla elde edildi ve temeli 2011’de atıldı.
Peyzaj tasarımı Rainer Schmidt Landscape Architects + Urban Planners’a ait olan kompleks geçen yıl tamamlandı fakat resmi açılışı 28 Ekim’de yapıldı.
Tarihi kent merkezinin sadece altı kilometre doğusunda ve havaalanına yakın bir konumda bulunan, 10 hektarlık bir alan inşa edilen ibadethane 16.000 metrekarelik bir alanda yaklaşık 36.000 kişiyi ağırlayabiliyor.
Proje, ibadethane işlevine ek olarak, Cezayir Körfezi’nin doğu kesiminde yeni bir sosyal merkez yaratmayı da amaçlıyor. Bu nedenle komplekste bir müze, konferans merkezi, ilahiyat fakültesi, kütüphane ile konut ve altyapı binaları var. Bunlara ek olarak ayrıca dükkanlar, çay odaları ve hatta dört salonlu bir sinema da bulunuyor.
İç mekan, ziyaretçilere ölçülü malzeme seçimi, tasarım ve dolaylı aydınlatma yoluyla etkileyici bir mekansal deneyim sunuyor.
Geleneksel İslam ibadethanelerin mimarisine uygun olarak caminin dış kabuğu doğal taştan yapılmış.
Yaklaşık 265 metre yüksekliğindeki, 28×28 metre ölçülerindeki minare, bir gökdelen boyutuna sahip. Minarenin alt katları davetkar bir şekilde meydana açılıyor.
Panoramik asansörler ziyaretçileri Cezayir Tarihi Müzesi’nin bulunduğu halka açık üst katlara götürüyor. Bunun üzerinde, sadece akredite bilim adamlarının erişebildiği, iki araştırma alanı var.
Yarı saydam dekoratif unsurlar kuleyi ikinci bir deri gibi sararken, aynı zamanda güneşten koruma görevi görüyor. Kulenin tepesi halka açık ve burada ziyaretçiler için bir görüntüleme platformu var.
SÖMÜRGE TARİHİNE MEYDAN OKUDU
Afrika’nın en büyük mescidi konumundaki Cezayir Ulu Camii, Fransa sömürge döneminin izlerini ülkeden silmek adına yapılan en önemli eserler arasında yer alıyor.
Tasarımında İslam tarihinin çeşitli dönemlerinden motifleri barındıran cami, içerisinde huzura doyulabilen ağaçlarla süslü avlusu ve ziyaretçilerine görsel şölen yaşatan minaresiyle birçok yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği mekanların başında geliyor.
Cami, Cezayirliler için ihtişamı ve görsel güzelliğinin yanı sıra ülkede Fransız sömürgesinin izlerini silmek adına da birçok manevi değeri barındırıyor.
Cami hakkında AA muhabirine konuşan Cezayir Alimler Birliği Başkanı Abdurrezzak Kasum, Cezayir Ulu Camii'nin birçok maddi ve manevi özelliği bir arada bulundurduğunu ifade etti.
Fransız kolonizasyonu döneminde, şehre gelenlerin Cezayir’in başkentine girerken ilk gördükleri eserin Notre Dame D'Afrique Katedrali olduğunu hatırlatan Kasum, Ulu Cami’nin inşasıyla beraber bu özelliğin katedralden mescide geçtiğini söyledi.
"Bizim halk arasında söylediğimiz tabirdeki gibi 'yüzde asılı olan bir nişan' gibi. Hem şekli bakımdan hem de manevi açıdan. Öncelikle bina edildiği yer açısından cami, büyük yapısı ve devasa minaresiyle Cezayir’e şehrin her yönünden giriş yapan misafirleri ilk karşılayan yapı konumunda."
BAĞIMSIZLIKTAN SONRA BÖLGENİN İSMİ MUHAMMEDİYE OLDU
Manevi yönden caminin Cezayir’in Müslüman bir halk olduğunu yeniden dünyaya gösterdiğini vurgulayan Kasum, caminin bulunduğu bölgenin Cezayir’in Fransa’dan bağımsızlığını kazanmadan önce Fransız Kardinal Charles Lavigerie’ye ithafen "Lavigerie" ismiyle anıldığını söyledi.
Kardinal Lavigerie’nin sömürge döneminde caminin inşa edildiği bölgede misyonerlik faaliyetleri sürdüren bir müessesenin başında olduğunu kaydeden Kasum, merkezin görevinin "maddi durumu iyi olmayan ailelerin küçük yaştaki çocuklarını ailelerinden kopararak, kendi dinlerini öğretmeleri" olduğunu ifade etti.
Bu durumun bağımsızlığın kazanılmasından sonra değiştiğini dile getiren Kasum, bölgenin isminin bağımsızlıktan sonra Allah'ın resulü Hazreti Muhammed’e atfen "Muhammediye" şeklinde değiştirildiğini aktardı.
YALNIZCA İBADET YERİ DEĞİL
Cami ziyaretçilerinden Reşit Hamudi de Ulu Cami’nin sadece bir ibadet yeri olmadığını, içerisindeki bahçeler ve geniş avlusuyla ailesiyle geldiğinde vakit geçirebildiği bir sosyal yaşam alanı olduğunu belirtti.
Hamudi, "Hafta sonları muhakkak çocuklarımla beraber camiyi ziyarete geliyorum. Ben ibadetimi yaparken, çocuklarım da içeride dolaşıyor, oyun oynuyor." diye konuştu.
CEZAYİR ULU CAMİİ'NİN AZ BİLİNEN ÖZELLİKLERİ
-Başkent Cezayir’in sahil kısmında yer alan Muhammediye bölgesinde 2012 yılında yapımına başlanan cami, 2020 yılında inşası tamamlanarak ibadete açıldı.
-Cami, açılışının ardından Fas’ın Kazablanka şehrindeki 2. Hasan Cami’sini geçerek Afrika’nın en büyük mescidi unvanını aldı.
-Cezayir Ulu Camii ayrıca dünyada Suudi Arabistan'daki Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'den sonraki en büyük cami.
-Öte yandan cami, 265 metre ile dünyanın en uzun minaresine sahip. 120 bin kişilik kapasiteye sahip Cezayir Ulu Camii, içerisinde kütüphane, konferans salonu, İslam tarihi müzesi ve bilimsel araştırma merkezini de barındırıyor.