Vatan Partisi'nin Amasya Üretim Devrimi Kurultayında seslerini duyurma şansı bulan çiftçiler isyan etti. 'Tefecileri aratmayan' Tarım Kredi faizlerinin, borçlarının, gübre, mazot giderlerinin üretimi engellediğini söyleyen çiftçiler, düğümün çözülmesini istedi. Çiftçi önderleri kurultayın ardından Vatan Partisi'ne katıldı, rozetlerini Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek taktı.
Vatan Partisi önceki gün Amasya Büyükkızılca Köyü’nde Üretim Devrimi Kurultayı düzenledi. Perinçek köyde partililer ve halk tarafından, marşlarla, alkışlarla karşılandı. Perinçek burada çiftçilerin sorunlarını dinledi, ardından üreticilere seslendi:
“Türk tarımını mucize kurtarmaz ama Türk çiftçisi kurtarır ve kurtaracak. Önce umutlu olacağız. Umut bizim hayat prensibimiz, umutsuz hiçbir şey yapılmaz. Siz her şeyi umutla, emekle, zahmetle yapıyorsunuz. Biliyorsunuz, attığınız fideden domates çıkacak. O yüzden umutlarımız gerçeğe dayanıyor. Üç dönümden bir ailenin ekmeğini çıkarıyorsunuz. Bu mucize değil mi?
“Bütün Türkiye’yi dolaşıyoruz, siz de burada söylediniz; böyle gitmez. Eğer çiftçimiz ekmezse, tohumunu atmazsa, gübresini atmazsa, hayvancımız hayvanını otlatamazsa Türkiye aç kalır. Türkiye’nin çiftçisi çaresini bulacak ve o mucizeyi yaratacak. Sıkıntılar, salgın hastalıklar var ancak bu millet zorluklardan mucizeler yaratır. Türk milletinin tarihi, dağları yarıp çıkmaktır. Bu zorluklardan da dağları yarıp çıkacağız. Önce 'Köylü, çiftçi bu memleketin efendisidir' diyeceğiz.
Bütün Türkiye’yi dolaşıyoruz, siz de burada söylediniz; böyle gitmez. Eğer çiftçimiz ekmezse, tohumunu atmazsa, gübresini atmazsa, hayvancımız hayvanını otlatamazsa Türkiye aç kalır. Bunun için böyle gitmez. Türkiye’nin çiftçisi çaresini bulacak ve o mucizeyi yaratacak. Zor bir dönemden geçiyoruz. Sıkıntılar, salgın hastalıklar var ancak bu millet zorluklardan mucizeler yaratan bir devlet. Türk milletinin tarihi dağları yarıp çıkmaktır. Bu zorluklardan da dağları yarıp çıkacağız. Önce “köylü, çiftçi bu memleketin efendisidir.” diyeceğiz. Çünkü çiftçi üreticidir. Kaynağı domates, pamuk, koyun, sığıra değil betona verirsen zorluklardan çıkamazsın.
“Kaynağı domates, pamuk, koyun, sığıra değil betona verirsen zorluklardan çıkamazsın. Sloganımız; İstanbul’a kanal değil, su! Anadolu toprağının bağrı su diye çatlıyor. Irmaklarımızı kontrol etmek, tarıma yöneltmek kaynak meselesidir. Biz üreticilerin milli hükümetini kuracağız, başka şansımız yok. Suyun başını onlar tutacak, kaynakları onlar yönlendirecek, kararları onlar verecek.
“Bir haciz terörü, banka terörü var. Haciz insanların kapısına gelip dayanıyor. Bu haciz terörüne son vermemiz gerekiyor. Faiz borçları silinecek, çiftçinin alın terinin faize gitmesine karşıyız. Faiz borçları silinsin, borçlar bir yıl ertelensin ve kalan borçlar beş takside bağlansın. Türkiye’nin önünü ancak böyle açabiliriz. Siyaseti, ter dökmeyen büyük holding sahibine bırakırsan doyanların Türkiyesi kurulur. Biz doyuranların hükümetini kuracağız. Bir olacağız, hepimiz her alanda birleşeceğiz. Önümüzdeki dönemde de kol kola, omuz omuza vereceğiz.”Türkiye’nin önünü ancak böyle açabiliriz. Siyaseti ter dökmeyen büyük holding sahibine bırakırsan doyanların Türkiyesiz kurulur. Biz doyuranların hükümetini kuracağız. Bir olacağız, hepimiz her alanda birleşeceğiz. Önümüzdeki dönemde de kol kola, omuz omuza vereceğiz.
Üreticinin hayatın her alanında en büyük zorluklara göğüs gerdiğini belirten Perinçek, “Dış tehditler, güvenlik meselesi, terörle mücadelede de yük sizde; sizin evlatlarınız bu vatana canını, kanını veriyor. Burada yemin ediyoruz, köylü memleketin efendisi olacak! Buradan hükümetimize, Cumhurbaşkanımıza hep birlikte seslenmiş olalım; sesimiz duyulacak, bu kararlılık duyulacak. Biz yalnızca Amasya’da değil, Polatlı’da, Şırnak’ta, orduda tüm çiftçileri birleştirmeye karar verdik. Bu birlikten büyük kararlar ve büyük çözümler çıkacak. Burada davul ve zurnalarla o güzel günde yeniden buluşacağız” dedi.
Aksalur Köyü Muhtarı Ahmet Şilli'nin kurutayda yaptığı konuşma şöyle:
Ak Partiliyiz doğru. Muhtarın partisi olur mu olmaz mı ben Ak Partiliyim. Bir de köy temsilcisiyim. Derdimizi anlatmadığımız yer kalmadı arkadaşlar. Biz Ankara'ya gittik. Sağolsun milletvekilimiz Levent Hoca, Hasan Çıralı beyefendiler, Ak Parti yönetimi falan çalışmalar yaptık. Fahrettin Poyraz Bey'le görüştük. Dedik böyle böyle katılım payı, bunların yeniden devredışı bırakılması... Bunu yapalım. Fahrettin 'olmaz' diyor. Nasıl bir sistem var? Mehmet Bakır Beyefendinin dosyalarını aldık Tarım Kredi'den, gittik Ankara'ya... Hatta köyümüzden bir arkadaşımız vardı Hakan Menşu diye. Babası vefat etti çocuğun, kendisine kaldı borç. 'Sen niye geldin' diyorlar. Dedi 'Babam öldü borç bana kaldı.' Derdimizi çaldık. Hasan Çıralı beyefendi bu hesap kitap işlerinden anlıyormuş. Dedi 'Ben inceledim konuyu. Bu işin içinden çıkamıyorum. Sizin nasıl bir sisteminiz var? Biriniz söylemişsiniz, biriniz değerlendirmişsiniz, imzayı basmışsınız.' Zaten Gübretaş'la yakınlıkları var, sosyal medyada duymuşsunuzdur. Dünürü Gübretaş'ın başında, kendi Tarım Kredi'nin başında. Bilmiyorum ne derece doğru. İnternette gördüğümüz kadarıyla 7-8 yerden maaş alıyorlar.
Böyle bir sistemi kabul etmiyorum. Ben bu dünyada hakkımı helal etmiyorum. 'Muhtar adam çalışır mı ya işçini gönder çalışsın' diyor. Ben 50 derece sıcağın içinden çıktım buraya geldim. Ben hakkımı helal etmiyorum arkadaşlar. Burada tarım işçilerimiz var. Turkcell kadar, Vodafone kadar, Çalık Holding kadar değerimiz yok mu bizim? Üst tarafımız orman. Alt tarafımız Yeşilırmak. Buranın da böyle bizim köyün de böyle. Benim 3 dönümle 4 dönümle karnını doyuran vatandaşlarım var. Ben 11 senelik muhtarım, göç yok benim köyümde.
Vatandaş gecesini gündüzüne katıyor. Beyefendiler sıcak sobalarının başında doğalgazla ısınırken, ben serada odun yakıyorum. Ki mahsulu dirilteceğim, dondan kurtaracağım, çoluğumun çocuğumun rızkını kazanacağım. Bununla evimi geçindireceğim. Alnım öne eğilmesin diye.
Pandemi çıktı. Biz çalışmasaydık şehirli ne yiyecekti arkadaşlar? O zaman biz ikinci sınıf vatandaş mıyız? Bizim canımız can değil mi? Ne pandemi bildik, ne bir şey bildik, dört elle çalıştık biz. Sudan'dan, Nijerya'dan git toprak kirala... Üç bin, beş bin dönümler... Oradan getir Türkiye'ye... Türkiye'nin ekilecek arazisi yok mu? Sen niye oralara yatırım yapıyorsun? Ülkene yap yatırımları. Söylüyorum, sayın cumhurbaşkanımıza bu konular iletilmiyor. Allah razı olsun, Perinçek beyefendiyle bazı konularda beraberler, yan yana yürüyorlar. Bilincindeyim onun. Görüyorum da. İnşallah bu dediklerimizi tek tek iletirsiniz ilk ağızdan. Çünkü Tarım Bakanı, komisyon üyeleri, bürokrat, bürokrat, bürokrat üstüne.
Biliyorsunuz tarım maliyetleri çok yüksek. Şimdi 3,5 lira domates pahalı diyorlar. Zaten olması gereken bu. Ama 3,5 liraya gittiği zaman, 2 liranın altındaki maliyetler bizi kurtarmıyor. Diyorum ki o kadar ünversiteli öğrencimiz var, o kadar rektörümüz var, hocalarımız var. Kendi tohumumuzu kendimiz yapalım. Ben 10 sene öncesine kadar domatesi toprağa şubatın 15'inde ekiyordum. Alıp arazime dikiyordum. Domates topluyordum ben. Şimdi bütün fidelerle, tohumlarla hastalıklar geldi, topraklarımız zehirlendi. Düz domatesi yapıyorum, 60-70 santimde kalıyor. Dalında 2-3 domates... Olmuyor. Bu sefer de nematod ilacı kullanıyoruz. Toprakta birtane mikroorganizma bırakmıyor. Solucanına kadar herşeyi öldürüyor.