Bu kentlerde çok hızlı bir şekilde deprem master planları hazırlanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tatar, depremin sadece olduğu yerde değil kilometrelerce ötedeki yerleşim yerlerine de hasar verebildiğini ifade etti. Prof. Tatar, "Bugün Türkiye'de 81 ilimizin 61 tanesinin il sınırları içinden ama 18 tanesinin doğrudan doğruya kent merkezinin içinden bu aktif faylar, diri faylar geçiyor" diye konuştu.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve AFAD Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Orhan Tatar, Elazığ depremi hakkında Demirören Haber Ajansı'na açıklamada bulundu. Elazığ merkezli deprem bölgesine Öğretim Üyesi Doçent Dr. Fikret Koçbulut ile ODTÜ ve Dokuz Eylül Üniversitesi'nden bilim insanlarıyla giderek incelemelerde bulunan Prof. Dr. Tatar, çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Depremle beraber Doğu Anadolu Fay Zonu'nun Sivrice ile Pütürge arasında kalan ve 'Pütürge Segmenti' diye adlandırılan bölümünün kırıldığını belirten Prof. Dr. Tatar, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin farklı bölgelerinde önemli fay hatları var. Bunlardan bir tanesi Bingöl-Karlıova civarından başlayıp Türkiye'nin kuzey kesimini kat edip Marmara'ya kadar ulaşan, oradan da Saroz Körfezi'ne kadar giden bir hat. Buna biz Kuzey Anadolu Fay Zonu diyoruz. Bunun eşleniği fay zonu da yine aynı noktadan başlayıp Bingöl üzerinden Palu'ya devamında Sivrice, Doğanyol, Pütürge, Çelikhan ve Kahramanmaraş'a kadar uzanan bir hat var. Kahramanmaraş'tan daha da güneye gittiğimizde ise Antakya'ya kadar uzandığını biliyoruz. Bu da Doğu Anadolu Fay Zonu. Bu tür fay zonları üzerinde tarihsel dönemlerde birtakım yıkıcı depremler var."
"Elazığ Sivrice depreminin olduğu hat üzerindeki en son yıkıcı deprem 1875 yılında meydana gelmiş. Aradan geçen yaklaşık 150 yıl civarında bölgede bir sismik boşluğun oluştuğunu görüyoruz. Bu faylar aktif faylar olduğu için ve üzerinde yıllık bir santimetre civarında hareket hızı olduğu için sürekli bir enerji birikiyor. Bu enerjiyi de belirli bir zaman sonra doğal olarak boşaltmak istiyor. Bu belirli bir sınırı aştığında da bunlar deprem şeklinde açığa çıkıyorlar."
Depremin merkez üssünde yıkıcı bir hasarın olduğunu belirten Prof. Dr. Tatar, "Depremin merkez üssü basına yansıyanın aksine Sivrice ilçesinin daha da batısında, Doğanyol civarında, kuzeydoğusuna düşen bir yerde bulunuyor. Bu noktanın Amerikan Jeoloji Kurumu'nun verdiği merkez üssü, hem de Kandilli Rasathanesi'nin verdiği ile uyumlu olduğunu görüyoruz. Bölgeye arazi çalışmasına gittiğimizde gördüğümüz tablo da bunu doğruluyor."
"Çünkü özellikle depremin merkez üssüne doğru gittiğimizde değişik köylerde ciddi yıkıcı hasarın olduğunu görüyoruz. Birtakım yıkımlar, can ve mal kayıpları var. O açıdan depremin merkez üssü Doğanyol'un bir miktar kuzeydoğusuna düşüyor. Depremin derinliği 7 kilometre civarında. Fay 7 kilometre civarında kırılmaya başlıyor ve yüzeye kadar devam ediyor. Yüzeyde, yer kabuğunda bir takım deformasyonlar olduğunu gördük. Onun ötesinde çok sayıda değişik bölgelerde, özellikle fayın kuzey kesiminde heyelanlar ve kaya düşmeleri var" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Tatar, "Depremin olduğu bu fayın merkez üssünün kuzeydoğudaki Elazığ kent merkezine kuş uçuşu uzaklığı 35 kilometre. Doğusunda bulunan Malatya'ya ise kuş uçuşu uzaklığı da 70 kilometre civarında. Ama baktığımızda hem Malatya kent merkezinde, hem de Elazığ kent merkezinde binaların yıkıldığı ve buralarda can kayıplarının olduğunu biliyoruz. Bu tabi çok çarpıcı bir saptama. Çünkü özellikle fayın üzerinde olmamasına rağmen bu tür yerlerde can kayıplarının olması, bu binalar olması gerektiği gibi inşa edilmemiş, çok eski tekniklerle inşa edilmiş, yapısal bir takım sorunları var. Belki de zeminden kaynaklı bir takım problemlerden dolayı bunların yıkıldığını söyleyebiliriz."
Bugün Türkiye'de 81 ilimizin 61 tanesinin il sınırları içinden ama 18 tanesinin doğrudan doğruya kent merkezinin içinden bu aktif faylar, diri faylar geçiyor. Bunların en önemlilerine baktığımızda, Erzincan, Bingöl, Kahramanmaraş, Hatay, Bolu, Bursa, İzmir, Balıkesir ve Manisa gibi illerimiz bunlardan birkaç tanesi. Bizim bu kentlerimizde çok hızlı bir şekilde deprem master planlarımızı hazırlamamız gerekiyor.
Bu kentlerimizi öncelikli olarak depreme hazırlamamız gerekiyor. Üzerinden, içinden aktif fayın geçtiği bu tür kentlerde çok daha ileri düzeyde bir takım çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bu fayların geçtiği binaların envanterini çıkarmak gerekiyor. Bir sonraki depremin nerede olacağını bilemiyoruz. Türkiye'nin herhangi bir yerinde bundan çok daha büyük depremler de meydana gelebilir" dedi.