İstanbul'un 1010 yılında meydana gelen büyük bir depremle suya gömülmüş onuncu bir adası daha var; kayıp ada Vordonisi.
Diğer isimleri ise Manastır Kayalıkları, Bostancı Çöken Ada ve Höreke, Vordonos olarak da söylenen Vordonisi adası depremde batmıştır. Çevredeki diğer adalar Vordonisi’ye göre daha şanslıydı çünkü Vordonisi alüvyon bir tabakadan oluşurken diğer adalar granit kayalıklar üzerine kuruluydu. Dolayısıyla diğer adalarda hasar daha az oldu. Ancak Vordonisi ise depreme dayanamayıp çöktü...
Zamanla unutulan Vordonisi'yi bir harita ortaya çıkardı. Nesilden nesle aktarılsa da zamanla bir şehir efsanesine dönüşen Vordonisi, Fener Rum Patrikhanesi'nin MS 500 tarihli İstanbul haritasının tekrar incelenmesi sonucunda yeniden fark edilmiştir. Haritada İstanbul'a en yakın ve en küçük adanın neresi olduğu sorgulandığında cevap yine Vordonisi olmuş. Kayıp adayı yakın tarihte ortaya çıkaran isim Büyükadalı Dr. Akilla Millas'tır.
Vordonisi'yi turizme ve UNESCO Dünya Mirası listesine katabilmek için çalışmalar yapılıyor. Bununla birlikte batık ada dalış turizmine kazandırılmak isteniyor.
Vordonisi'yi görmek hala mümkün;
Denizdeki su seviyesi yükselmeden önce adadaki yapılar çok daha iyi görülebiliyordu. Günümüzde Bostancı'dan Büyükada’ya vapurla gidilirken iki deniz fenerinin yanından geçilir. İkinci fenere, yöre halkı “Çakar” der.
Vordonisi Küçükyalı- Bostancı sahilinin tam karşısında kıyıdan yaklaşık 3 mil kadar uzaklıktaki bu ikinci fenerin altındadır. Bu bölgede sahilde otururken de denizde görülen köpüklü alan Vordonisi'yi işaret eder.
Vordonisi'nin tarihi ise şöyledir;
Batık adanın üzerinde yaklaşık 1000 yıllık bir Bizans Manastırı olduğu ve bu manastırın Küçükyalı’daki Satyros Manastırı ile aynı dizaynda inşa edildiği yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır.
Photios adlı keşişin kardeşi dönemin Bizans İmparatoriçenin kardeşi ile evlenince kardeşi ile birlikte saraya yerleşir. Sarayda kendisine verilen görevlerde bilgisi ve zekasıyla kısa sürede diğer keşişler içinden sıyrılmış ve İmparatoriçenin güvenini kazanmış. Bir zaman sonra İmparatoriçe Dönemin Patriği Ignatios’u görevinden azlederek yerine 858 yılında Photios’u Ortodoks Rum Kilisesi Patrik’i olarak atar. Görevden alınan eski patrik İgnatios’ta bugün Küçükyalı’nın bulunduğu bölgedeki bir manastıra sürgün gönderilir.
Yeni patrik hayatı boyunca kadersel olarak yolunun düşeceği Marmara Denizindeki 10. ada olan Vordonisi’ye bir manastır inşa ettirir. Ardından Bulgar Kilise’sini kendine bağlar, Vatikan’daki Papanın görevine son verir.
Aldığı radikal kararlarında etkisiyle yeni patrik İmparatoriçe ile ters düşmeye başlar, yaşanan gerginler sonucu görevden azledilir, yerine ise daha önce görevine son verilen Ignatios getirilir.
Photios kendi yaptırdığı onuncu ada Vordonisi’deki manastıra sürgüne gönderilir.
Yaşanan bu olaylarla iki patrik arasında ölümlerine kadar sürecek olan bir güç mücadelesi başlar. Birbirleri ardından türlü işler çevirerek patrikliği yeniden ellerine geçirmenin yollarını ararlar. Ve yıllar içinde her ikisi de ikişer kez birbirleri yerine patrik olurlar.
Ignatios görevine devam ederken hayatını kaybetmesi sonucu Photios onun yerine göreve getirilir, 10 sene Patrik olarak görev yaptıktan sonra tekrar azledilir ve ölünceye kadar yaşamını sürdüreceği Vordonisi’deki manastıra son kez gönderilir. Ömrünün kalanını bu manastırda geçiren Photios 7 yıl sonunda ölür.
Onun ölümünden bir kaç yüzyıl sonra ise Manastır içindeki keşişlerle birlikte Büyük İstanbul Depreminde suların altına gömülür.
Ve yeni ortaya çıkan haritalar ile birlikte adanın yeri kesinleştirilmiş, sualtı arkeolojik çalışmalar ile son hali verildikten sonra onuncu adanın hikayeleriyle birlikte Türkiye’nin ilk ve tek sualtı arkeoloji alanı olacağı söyleniyor.