Yerin üstü kadar altı da tılsımlı Kapadokya’da! Öyle ki, balonlara binip gökyüzüne, vadilere yürüyüp doğa mucizelerine, yeraltı şehirlerine inip tarihin gizemine dokunabiliyorsunuz. Kapadokya’da asırlık yolculuklardan dik çıkmış yüzlerce peribacasının yanında, kökü bir ağaç gibi derinlere inmiş 36 tane de yeraltı şehri bulunuyor. Derinkuyu Yeraltı Şehri ise bu şehirlerin en büyüğü!
Tarihi hakkında çok kesin bir bilgi bulunmasa da, M.Ö. 3000 yıllarında Proto Hitit dönemlerinde yerleşilen Kapadokya yeraltı şehirlerinin Bizans döneminde yoğun olarak kullanıldığı düşünülüyor. Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin ziyarete açık olmayan alanlarından birinde bulunan ve Roma dönemine tarihlenen mermer kartal heykeli de bu düşünceyi doğrular nitelikte. Bölgeye Türklerin gelişi ise 1071 Malazgirt Savaşı sonrasına dayanıyor.
Asur Kolonilerinin de izlerini taşıyan Derinkuyu Yeraltı Şehri’nde II. yüzyılda Roma zulmünden kaçıp Mezopotamya üzerinden Kayseri’ye, oradan da Kapadokya’ya gelen ilk Hristiyanların yaşadığı biliniyor. Girişleri kolay bulunmayan bulunsa da kolay girilmeyen bu gizli dünya, ilk Hristiyanları Romalı askerlerden ve Arap akıncılardan korurken, gizemli mimarisi zamane gezginlerine de ‘acaba uzaylılar mı yaptı’ diye düşündürmüyor değil!
1830’lara kadar Kapadokya Derinkuyu bölgesinde yer üstünde bile yerleşim yokmuş. Bir tesadüf eseri 1963 yılında bulunan ve 1967 yılında ziyarete açılan Derinkuyu Yeraltı Şehri adını 60-70 metre derinindeki 52 içme suyu kuyusundan almış. O tarihten bu yana toplamda 4 kilometrekarelik alanın sadece 2,5 kilometrekarelik 8 katı temizlenip ziyarete açılmış. Ziyarete açılan 8 katın derinliği 50 metreyken, tüm katlarının temizlenmesi halinde derinliğin 85 metreyi bulacağı ve kat sayısının 12-13’e ulaşacağı tahmin ediliyor. İşte mimaride uzaylıları zan altında bırakan da, yaklaşık 50 bin insanın bu derinliklerde hiç dışarı çıkmadan uzun süre nasıl yaşayabildiği!
Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin ziyarete açık 8 katını gezmeye başlamadan önce 50 metre derine bazen dar tünellerden geçilerek inilebildiğini hatırlatmak isteriz. Eğer klostrofobiniz varsa zorlanabilirsiniz ama unutmayın dünyanın en gizemli yeraltı şehirlerinden birini gezeceksiniz ve çıktığınızda ‘değdi’ diyeceksiniz.
Kapadokya’nın yerin altındaki bu gizemli şehrini gezmeye dar bir geçitten girerek başlıyorsunuz. Tıpkı Kaymaklı Yeraltı Şehri’nde olduğu gibi ustaca gizlenmiş koridor şeklindeki girişin yaklaşık 5 metre aşağısında 1. Kat bulunuyor.
Ahır, mutfak, şaraphane ve oturma odalarından oluşan bu kat, yeraltı şehrinin en üst katını oluşturuyor. Bölgeye has tüflü arazinin mühendisliğin henüz bilinmediği o dönemlerde nasıl böyle ustaca yontulduğu, göreceğiniz hava kanallarıyla havalandırmanın tepeden en aşağıya kadar nasıl kesintisiz yapılabildiği sorularının cevabını katları inmeye başlarken aramaya başlayacak ve daha da şaşıracaksınız.
2.Kata gelindiğinde ilk katta karşılaşılan oturma odaları, erzak depoları, mutfak ve bitiminde ahır olarak kullanılan bir bölme karşılayacak sizi.
Yeraltı şehrinin tüm katlarına inen ve hava sirkülasyonunu sağlayan havalandırma boşluklarının merkezi ise 3. Kat. Derinkuyu’yu diğer yeraltı şehirlerinden ayıran ve farklı bir yere koyan Misyoner Okulu da bu katta karşınıza çıkacak. Okulu beşik tonozla örtülü geniş tavanından tanıyacaksınız. Yeraltı şehrinin ortak toplanma yeri olan bu katta ayrıca haç şeklindeki kilise, günah çıkarma alanları, mezarlık gibi alanlar da bulunuyor. Ucundan bakacağınız 9 kilometrelik uzun tünelin nereye gittiğini merak ediyorsanız, başta Kaymaklı Yeraltı şehri olmak üzere, diğer yeraltı şehirlerine açılan kapı olduğu söyleniyor. Eğilip bükülmeden 4 kişinin yan yana yürüyebildiği bu tünel 2 metre yüksekliğinde bir tavana sahip ve adeta günümüzün metrolarını çağrıştırıyor.
4. Kata geldiğinizde belki de eski çağlarda kapısında meşaleli muhafızların beklediği bir zindan çıkacak karşınıza. Yeraltı şehirlerinin kurulmasının temelinde yatan ‘güvenlik ihtiyacı ve korku’nun en çok sindiği kat bu olsa gerek ki, sığınma yerleri de bu katta konumlanıyor. Tüm şehri ağ gibi dolaşan havalandırma kanalları, su kuyuları, sarnıçlar ve mezarlıklarda bu katta karşılaşacağınız özellikler.
5. Kat şehri birleştiren bir dağıtım merkezi, daha doğrusu kalbi. 3. kattan gelen tünel sahanlık ve havalandırma bacasıyla sonlanıyor ve havalandırma bacasından hemen sonra yedinci kata inen başka bir tünel başlıyor ki bu tünel de;
6. Katı oluşturuyor. Tünel üzerinde oyulmuş 5 odacık var. Bu odalardan ikisinin kapı odası, diğer üçünün de tünel giriş çıkışını denetleyen kontrol odası olduğu sanılıyor. 5. Kattan itibaren alt katlara inişinizde zorluk çekeceğinizi hatırlatalım. Ancak bir insanın geçebileceği dar tüneller buradan sonra başlıyor.
7.Kata ulaştığınızda Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin en geniş bölgesi karşılayacak sizi. Bu katta büyük bir toplantı odası, mezarlık, yeryüzüyle bağlantısı olmayan bir su kuyusu ve kilise var. 8. Kat ise ziyarete açık en son kat. Burada havalandırma bacasının bulunduğu küçük bir oda göreceksiniz. Ama şunu özellikle belirtelim ki gördüğünüz gezdiğiniz yerler yeraltı şehrinin çok küçük bir bölümü. Yerin 8 kat dibine inmek, yolu yarılamak desek yerinde olur.
Derinkuyu Yeraltı Şehri, M.Ö. 3000’lere uzanan tarihinde sadece yaşam ve savunma alanı olan geçici bir yerleşim değil, üretimin ve sosyalleşmenin olduğu bir yurt izlenimi veriyor. Öyle ki 1 kişinin bile zor sığabileceği tünellerin kapısında kullanılan insan boyunda Tığraz denilen silindir taşlar, günümüz devlet sınırlarının tel örgüsü gibi şehri tehlikeli yabancılardan koruyor. Bilinen en eski akıl hastanesinin de bu yeraltı şehrinde olduğu söyleniyor. Çok büyük ve karanlık bu yeraltı şehri, eski zamanlarda küçük oyuklara bezir yağı dökülüp yakılarak aydınlatılıyormuş.
Derinkuyu Yeraltı Şehri giriş ücreti 60 TL. Eğer Müzekartınız varsa bir yıl içinde 2 kez, Plus Müzekart (Müzekart+) sahibiyseniz sınırsız ziyaret edebilirsiniz.
Ziyaret Sezonları :
Nisan-Ekim (Yaz saatleri)
08:00 – 19:00
Kasım-Mart (Kış saatleri)
08:00 – 17:00
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın belirlediği, Müze ve Ören yerlerine girişlerde uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönergenin 10.Maddesine göre; Müze ve ören yerleri dini bayramların birinci günü saat 13:00’e kadar kapalıdır.
Derinkuyu Yeraltı Şehri Nevşehir’e bağlı ve antik çağlardaki adı Melogobia olan Derinkuyu ilçesinde bulunuyor. Derinkuyu ilçesine Nevşehir – Niğde karayolunu takip ederek ulaşabilirsiniz. Nevşehir – Derinkuyu arası 30 km, Niğde – Derinkuyu arası mesafe ise 50 km. Göreme Açık Hava Müzesi’ni gezdikten sonra Derinkuyu Yeraltı Şehri’ne nasıl gidilir diye soruyorsanız Göreme – Uçhisar – Çardak – Kaymaklı istikametini kullanarak Derinkuyu’ya ulaşabilirsiniz.
Derinkuyu Yeraltı Şehri Hikayesi
Tarihi çok eski ama keşfi çok yeni olan Derinkuyu Yeraltı Şehri, Mısır Piramitleri gibi çözülememiş gizemlerle dolu. ‘Neredeyse yerin merkezine yakın’ dedirten derinliği, ‘sınırları acaba nerede bitiyor’ diye düşündüren büyüklüğü ve bir de ‘o zamanlarda bu şehri kuracak mimar, mühendis var mıydı’ merakı birleşince ortaya koca bir soru işareti çıkıyor. En alt kata bile oksijen indiren havalandırma sisteminin nasıl yapıldığı, tünellerin birbiriyle nasıl bağlandığı, tüflü arazinin yumuşak olsa da makineler olmadan nasıl oyulduğu muamma olarak kalıyor. Yaklaşık 50 bin kişiyi barındırma kapasitesi olan bu yeraltı şehri, günümüz mühendislerince bile her detayı matematiksel planlanmış mükemmel bir yapı olarak gösteriliyor. Araştırmalar ilk Hristiyanların burada yaşadığını söylese de, inşasını onların yapıp yapmadığı hakkında ise net bir bilgi yok.
Derinkuyu Yeraltı Şehri hakkında çözülememiş bu gizemler dünya çapında da oldukça merak uyandırıyor. ‘Tanrıların Arabaları’ kitabıyla tanınan İsviçreli Araştırmacı yazar Erich Von Daniken 1982 yılında bu gizemi araştırmak için bölgeye gelmiş. Daniken Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirlerinde araştırmalar yapıp ilginç tezler öne sürmüş. Daniken’e göre tehlikelerden korunmak amacıyla yapılan bu yeraltı şehri aslında havadan gelen saldırılara karşı inşa edilmiş ve o zamanlar dünyayı istila eden uzaylılardan korunmak amacıyla kullanılmış.
Daniken gibi bir bilim adamının ortaya attığı havadan gelen uzaylı tezi, bu bilim adamını hiç tanımayan Derinkuyu köylülerinin anlattığı havadan gelen melekler hikayesiyle benzeşiyor. Köylülerin dededen toruna anlatarak yaydığı bir Derinkuyu Yeraltı Şehri hikayesine göre ise çok eskilerde Derinkuyu bölgesinde melekler yaşarmış. Melekler göklerden uçarak bu bölgeye gelmişler ve bir ülke kurmuşlar. Bir süre sonra meleklerin kurduğu bu güzel ülkeye onlar gibi göklerden uçarak gelen kötü cinler musallat olmuş. Cinlerle perilerin savaşı meleklerin büyü ve sihirlerle bu yeraltı şehrini yapması ve musibetlerden kaçıp buraya sığınmasıyla son bulmuş. Köylülere göre bazı geceler melekler nurlarıyla ışık demetleri olarak yeryüzüne çıkar ve hala kimseye görünmeden bu yeraltı şehirlerinde yaşamaya devam ederlermiş.
Derinkuyu Yeraltı Şehri hakkında anlatılanların ne derece doğru olduğu bilinmiyor. Bilinen tek gerçek Kapadokya’nın altında daha bilinmeyen birçok yol, birçok şehir ve birçok gizli dünya olduğu.