Dini değerlerimize baktığımızda Müslüman Aleminin toplamda iki bayramı vardır. Bunlardan birisi on bir ayın sultanı olan mübarek Ramazan-ı Şerif'in peşinden gelen Ramazan Bayramı diğeri ise Zilhicce Ayına denk gelen Kurban Bayramından ibarettir.
Ramazan Bayramı Şevval Ayının ilk günü gerçekleşmekle beraber Zilhicce'nin onuncu gününde gerçekleşen Kurban Bayramının her ikisi de İslam aleminde kutlanan bayramlardır. Öyle ki Sevgili Peygamberimiz (SAV) de bu bayram günlerinde birtakım kutlamalara da izin verirdi.
HADİS-İ ŞERİF: “Sizin de eğleneceğiniz iki gününüz var. Allah, Cahiliye devrindeki o günlerin yerine size daha hayırlısını verdi. Onlar Ramazan ve Kurban Bayramı günleridir.” (Nesâi, İydeyn: 1)
Efendimiz (SAV)'in Mekke`den Medine` hicreti sırasında, Medinelilerin iki bayramı olduğunu öğrenmişti. Medineliler bu bayram günlerinde oyun oynar ve eğlenirlerdi. Bunu gören Efendimiz (SAV), Allah (c.c) size kutladığınız bu iki bayrama bedel olarak daha hayırlısını, Ramazan Bayramı ile Kurban bayramını lûtuf olarak vermiştir. " (Ebû Davûd, Salat 239, Neseî, I`deyn, 1; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 103, 178)
Sahih kaynaklarından olan Buhârî`nin bir diğer rivayetinde; Peygamberimiz (SAV), Hz. Ebû Bekr (r.a.)`e "Ebu Bekr! her ümmetin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır" buyurarak böylesine bayram günlerimizde uygulananabilecek olan eğlence ve mutluluk yaşatan keyfiyetlere karşı çıkmamıştır.
Tıpkı düğünlerde yapıldığı gibi dini bayramlarımızda da dinimize aykırı olmayacak şekilde sevinç gösterisinde bulunmak caiz görülmüştür. Hatta bayramlarda mutluluğunu alenen göz önüne sermek dinimize yakışır davranışlardan biri olarak görülmüştür. (Tecrîdi Sarîh Tercümesi, III, 157).
HADİS-İ ŞERİF: "Dikkat ediniz, müjde size! Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün semâ âleminde mükâfat günü olarak ilan edilir." (el-Tergîb ve't-Terhîb Trc. 2:332.)