1.
Şüphesiz üzerinde yaşamış tüm medeniyetlerin asırlık izlerini taşıyan kadim kent Tarsus, çoğumuzun üstünkörü bildiği ilgi çekici bir aşk hikayesine de ev sahipliği yapmıştır. M.Ö. 41 yılında Antik Mısır Kraliçesi Kleopatra ve sevgilisi Romalı Komutan Marcus Antonius’un buluşması, işte tam da bu şehirde özel bir törenle gerçekleşmiştir.
2.
Dönemin hararetli siyasetinde Kleopatra’nın attığı adımlar, Roma’nın da dikkatini çekmeye başlamıştır ve Kleopatra, bazı iddiaları görüşmek üzere Tarsus’a davet edilmiştir. Kleopatra, büyük bir filo kendisine eşlik ederken Kydnos Irmağı’ndan (Tarsus Çayı) geçer, şehrin limanına gemisinden yayılan tütsü kokuları eşliğinde varır. Derler ki, bu koku sadece Marcus Antonius’un değil, bütün Tarsus şehri sakinlerinin aklını başından almıştır.
3.
Kleopatra'nın adını verdiği, şu an o görkemli halinden eser kalmayan Kleopatra Kapısı'nın önünde, Kleopatra’nın saçlarını gölün temiz suyuyla yıkadığı da rivayet edilir. Kim bilir, belki de Kleopatra Antonius’u kendine aşık etmek için her yolu denemiştir. Buluşma bu kapının önünde gerçekleşir. Sadece güzelliğiyle değil, diksiyonu ve dik duruşuyla da Marcus’un aklını başından alan Kleopatra, Tarsus’ta tam bir yıl kalır.
4.
İkilinin tutku ve hırs barındıran aşkı ve devletlerinin iş birliği, Tarsus kentini imparatorluğun en mühim kentlerinden biri haline getirmiştir. Siyasi üstünlük de sağlandıktan sonra, aşık ikili birlikte İskenderiye’ye giderler. Mısır’da evlendiklerinde Marcus, Kleopatra’ya Kilikya yani Tarsus kıyılarını hediye olarak sunar.
5.
Ancak, aşkları çok da uzun sürmez. Roma senatosu, Kleopatra ve Antonius’a karşı savaş ilan ederler. Savaş sonunda yenilgiye uğrayan aşıklar, aşklarında da büyük bir yenilgiye düşerler. Kleopatra gemileriyle birlikte savaş alanını terk ederken, Marcus da savaşı bırakıp peşinden gider. Etrafındaki herkesin onu terk etmesiyle ise intihar ederek hayatına son verir.
Bu hazin ölümden sonra Kleopatra, güç savaşına bir süre daha devam etse de başka çaresi olmadığını anlayarak intihar eder. İntiharı hakkında çeşitli varsayımlar bulunsa da bir ilaç kokteyli içerek yahut yılan tarafından sokularak zehirlendiği en yaygın ve inandırıcı olanlardır.
6.
Kleopatra ve Marcus’un hazin ölümlerinden sonra aşklarına şahitlik eden Kleopatra Kapısı da bin yıllar içerisinde çeşitli değişimlere uğramıştır. 18. yüzyıl sonlarına kadar üç kapılı bir sur halinde varlığını sürdürürken, Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmıştır. Çeşitli devşirme taşlarla restorasyona uğrayan ayaktaki tek sur, Kleopatra Kapısı olarak Tarsus şehir merkezinde varlığıyla binlerce yıldır halkı selamlamaktadır.
7.
Özgün görünümünü kaybettiğine inanılan kapı, Tarsus’un görülmeye değer yerlerinden sadece biridir. Halka açık olan Kleopatra Kapısı, günün her saatinde ziyaret edilebilir.
Bu yaşlı olduğu kadar da bilgin kapının bin yıllardır hangi sırlara ve savaşlara, aşklara ve ayrılıklara şahit olduğunu bilemeyiz. Fakat tarihe adını yazdıran Kleopatra ve Marcus Antonius’un hazin aşkının yegâne tanığı olduğundan mıdır bilinmez, karşısına geçtiğinizde size yorgun bir gülümseme sunar. Yolunuz düşerse, bu büyülü kapıyı ziyaret etmeyi unutmayın.