HABER: EMRE KALFA / SİBEL KOÇ GÜVEN
Hürriyet köylülerine ait tapulu arazilerin Bursa Karacabey Belediyesi tarafından ihaleyle satışına karşı köylülerin mücadelesi sürüyor. Köylerinin kuruluş hikâyesini Aydınlık’a anlatan köylüler, mücadeleyi hukuki olarak devam ettireceklerini ve davanın peşini bırakmayacaklarını söylediler.
Bir araya gelen köylüler, Bursa Karacabey’de Haydar Ağa isimli çiftliği Kemal Çayıroğlu’ndan alma kararı alır. Çiftlik alınır ama barınabilecekleri tek bir ev yoktur. Köylüler, o dönem yoksulluk içinde yaşadıklarını, taksitlerini zamanında ödeyemeyenlerin ise ekmeklik buğdaylarına el konulduğunu anlattılar. 12 bin dönüm olan bu yer, köylüler tarafından 28,5 dönüm olarak şahsi tarlalara bölünür. Kalan 6 bin dönüm civarında olan araziyi de hayvan otlatmak için otlakiye ve kavak ekmek için ayırırlar. Aynı alan içine cami, misafirhane, mezarlık, okul, öğretmen lojmanı gibi yerler de inşa ederler.
‘KENDİ ARAZİMİZİ OTLAKİYE OLARAK KULLANDIK’
Hürriyet Köyü Gençlik ve Kadın Dayanışma Derneği Denetim Kurulu Üyesi Bayram Efe, o zaman Taşpınar’a bağlı olan Haydar Ağa Çiftliğinde yaşayan köylülerin, yan köylerin hezimetine uğradığını, orman ve otlaklara sokulmadığını anlattı. Bunun üzerine köylüler, Ankara’ya giderek köy başvurusu yapar hatta adını da Hürriyet Köyü koyarak ilamını sağlarlar. 1978 yılında yapılan kadastro çalışmasıyla, çiftlik arazisi köy tüzel kişiliğine kaydedilir. Köyün ilk muhtarı da Ahmet Eğilmez olur. Hürriyet köylüleri, başka köylerle husumet yaşamamak için kendi baltalık ve otlakiyelerini tarla haklarından feragat ederek karşılar. Hazine meralarından hak almadan kendi arazilerini otlaklık olarak kullanırlar.
DEVLETE GÜVENDİLER
Ancak dönemin kadastro müdürlüğü, otlakiye alnını hazine yeriymişçesine tapulama yapar ama Hürriyet halkı devlete güvenerek, ileride bir sorun yaşayabileceklerini düşünmeden itiraz etmez. Çünkü ellerinde hem tapular hem de yıllarca sakladıkları Ziraat Bankası dekontları mevcuttur.
40 yıl sonra 2014 yılında çıkartılan Bütünşehir Yasası'yla birlikte, köy tüzel kişiliği üzerinde olan 5 bin 700 dönümlük arazi, ilçe belediyesine geçince olanlar oldu. Diğer pek çok köyde yapıldığı gibi arazileri, kooperatif kurup üzerine devretmeyen Hürriyet köylüleri, yasa çıktıktan sonra yargıya başvurdu. Muhtarlık öncülüğünde açılan davanın ardından bazı vatandaşlar da başka koldan yeni davalar açtı ancak davalar yürütülemedi. Köylüden teminatlar istendi ama köylüye istenen teminatlar ağır geldi. Bu zamana kadar söz konusu 6 bin dönüm arazinin Karacabey Belediyesi tarafından; 150 dönümünün TEKNOSAB'a hibe edildiği, 150 dönümünün Emir-Koop'a, 250 dönümünün de ismi gizli tutulan bir şahsa satıldığını belirtiliyor.
‘HAZİNE SINIRINA TAŞMADIK’
Bayram Efe, bu yerlerin mera olarak anılsa da yakından uzaktan alakası olmadığını belirtiyor. Efe, “4342 mera kanununa uyuşmayan bu yerler, özel mera olarak anılırlar ve özel meralar için 4342 kanunun uygulanabileceğine dair bir hüküm de yoktur. Şahsi yerimiz olan 45 tapunun 15 tanesi tarla olarak geçmekte ve günümüzde başka köylere ve hatta kendi köylümüze dahi kira usulü parayla ektirilmektedir. Hiçbir inanç ve vicdana sığmayan bu satışlara müsaade etmiyoruz. Bize ait olan topraklar dedelerimizin aldığı çiftlik üzerine kurulmuş ve hiçbir köy veya hazine sınırına da taşmamıştır” diye konuştu.
‘EMSALİ TEK MAĞDURU ÇOK’
Bayram Efe şöyle devam etti: “Dedelerimiz, aç kalmışlar, hastalanmışlar, bir kısmı bu uğurda hastalanıp vefat etmiştir. İşte bu nedenle bu köylünün ahı onların peşini bırakmayacak. Hem bu dünyada hem ahirette onları mahvı perişan edecektir. Bizler haklıyız, hakkımız olanı istiyoruz. Her neye mal olursa olsun bu mücadelemizi sürdüreceğiz ve her daim her yerde bu gerçeği haykıracağız.” Efe son olarak, şunları söyledi: “Bizim isteğimiz anayasada bir değişiklik, bir ilave ya da bir düzeltme istiyoruz. Türkiye’de emsali tek fakat mağduru çok olan bu yasanın bir an önce düzeltilip haklarımızın iadesini istiyoruz.” Çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı toprakları için mücadeleye başlayan Hürriyet köylüleri, seslerini duyurabilmek için Ankara’ya kadar gittiler ama bir sonuç alamadılar. İhalenin yapıldığı gün Karacabey Belediyesi önünde toplanan köylüler, yeniden dava açarak haklarını arayacaklarını belirttiler.
RANT DEĞİL HÜRRİYET KÖYÜ
Köylülerden Şerife Güler, şöyle konuştu: “Ben senelerdir uğraşıyorum, belediye toprağı eline geçirdikten sonra hep uğraştım ama yaşlılara laf anlatamadım. Bu sene bir yerimiz satılmış diye duydum, gençlere yöneldim. ‘Kızlar, çocuklar bizim otlakiyelerimiz satılıyor, gelin el ele verelim’ dedim. Dedelerimiz, ninelerimiz, atalarımız burayı parasıyla aldı. Biz rahat uyuyamıyoruz, dedelerimiz diyor ki ‘Biz aç kaldık, susuz kaldık. Ekmek bulduk, yemek bulamadık. Siz hâlâ yatıyor musunuz?’ Belediye başkanı beni arıyor, ‘Sen ne istiyorsun ki gazetelere çıkıyorsun?’ diyor. Belediye başkanım sana soruyorum, Benim ne istediğim belli değil mi? Vicdanına sesleniyorum, sen hiç aç kaldın mı? Sen hiç abisinin lastik ayakkabısını kesip terlik giydin mi? Sen çocuklarını aç uyutabildin mi? Senden bir gün randevu istedim, bize adamlarınız dedi ki; ‘Siz kaç kişisiniz ki toprağınızın peşinde?’ Biz mi? O zaman iki kişiydik, şimdi gör bizi.” Hürriyet köylülerinden Ayhan Sezer de “Biz diyoruz ki, bu yerler satılmasın, çünkü bu yerler büyük şirketlerin eline geçiyor. Burası rant yeri değildir, burası Hürriyet Köyü’nün resmi arazisidir” dedi.
Başka bir köylü de “Bu arazilerin asıl sahipleri bizim dedelerimizdir. Onlardan bize miras arazilerdir. Dedelerimiz bu arazileri köy halkının ortak ihtiyaçları için köy tüzel kişiliğine bağışlamışlardır. Bunlar belgelerde sabittir. Mirasyedi haramzadeleri, bu arazilerimizi üç beş patrona peşkeş çekmektedir” dedi.