Ahi Çelebi Camii Fatih'in Eminönü semtinde yer alan bir camidir. Diğer isimleriyle, Kanlıfırın Mescidi ve Yemişçiler Camii olarak da bilinir. Evliya Çelebi burada seyahat ya Rasulullah demiştir.
19 Ağustos 1630 tarihinde, muharrem ayının aşure gecesinde Evliya Çelebi İstanbul’daki evinde murat uykusuna yatar ve rüyasında Yemiş İskelesi’nin yanındaki eski bir cami olan Ahi Çelebi Camii’nde bulunduğunu anlatır.
Rüyada, caminin içi nurlu bir cemaatle doludur. Evliya Çelebi, bu kalabalığın kimlerden oluştuğunu yanındaki zata sorar. O da Evliya Çelebi’ye cami içindekileri bir bir gösterip tanıtır. Hz. Ebubekir’i, Hz. Ömer’i, Hz. Osman’ı, Hz. Ali’yi, Hz. Veysel Karani’yi, Hz. Bilal-i Habeşi’yi, Hz. Hamza’yı gösterir.
O sırada Hz. Muhammed (s.a.v.) sağında Hz. Hasan ve sol tarafında da Hz. Hüseyin ile camiye girer. Hz. Muhammed’in kıldırdığı sabah namazının ardından Evliya Çelebi Kur’an-ı Kerim okur. Sonra yanındaki zat elinden tutar ve o meşhur sahne vuku bulur.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) huzuruna götürülen Evliya Çelebi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) elini öper ve “Şefaat ya Resülallah” diyecek yerde “Seyahat ya Resülallah” der. Hz. Muhammed (s.a.v.) tebessüm edip, “Allah’ım şefaati, seyahati ve ziyareti sağlık ve esenlikle kolaylaştır” der. Nurlu cemaat camiden çıkar ve Evliya Çelebi uyanır.
Ahi Çelebi Camii İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin arkasında, Zindan Han yakınında ve Yoğurtçular sokağındadır. Camiyi yaptıran kişi Ahi Mehmet Çelebi'dir. Adı kaynaklarda Ahmed ve Mahmud olarak da geçmektedir. Daha çok Ahi Çelebi ismiyle şöhret bulmuştur.
Ahi Çelebi, İkinci Bayezit ve Yavuz Selim devirinde yaşayan ve iki defa hekimbaşılık yapan bir Türk tabibidir. Babası Fatih Sultan Mehmet ve İkinci Bayezit devirlerinin ünlü hekimlerinden Tebriz ya da Şirvan asıllı Mevlana Kemal’dir. Ahmet Çelebi, hekimliği daha çok babasından öğrenmiştir.
Mimar Sinan'ın eserleri arasında sayılan Ahi Çelebi Camii zelzeleler ve yangınlardan ötürü uzun yıllar harap bir vaziyetteydi. 1990'lı yıllarda restorasyona alınarak yeniden faaliyete geçirilmiştir.