Oysa taht mücadelesini kaybedip Avrupa'ya giden bu şehzade fevkalade macera dolu bir hikayeye sahipti. 562. doğum gününde onu bu ilginç yaşam hikayesiyle hatırlayalım.
Fatih Sultan Mehmed'in üçüncü oğlu olan şehzade Cem 23 Aralık 1459'da Edirne'de doğdu Daha küçük yaşta iken, 1469'da âdet üzere lalaların gözetimi altında Kastamonu'ya gönderildi. Burada çocuk yaşta geçirdiği birkaç yıldan sonra kendisine çok önemli bir vazife verilecektir.
1473'te babası ve abisi Akkoyunlu Uzun Hasan'ın üzerine sefere gittiklerinde, şehzade Cem başkent İstanbul'a vekil olarak bırakıldı.
Uzun Hasan seferi hiç de kolay olmadı, düşman bir türlü bulunamıyordu. Fatih Sultan Mehmed'in sabrı ise her an biraz daha taşıyordu.
Rumeli Beylerbeyi Has Murad'ın pusuya düşürülüp öldürülmesi de çok tehlikeli bir duruma sebep oldu. Başkente savaşın kaybedildiği yönünde haberler gelmekteydi.
Bunların üzerine, çevresinin de tesiriyle, Şehzade Cem padişahlığını ilana meyletti. Fatih Sultan Mehmed geri döndüğünde bu duruma çok sinirlendi ve oğlunun lalalarını idam ettirdi. Şehzade Cem'i de Konya'ya gönderdi.
Babasının vefatına kadar burada bulunan Şehzade Cem, ölüm haberinin duyulmasıyla birlikte abisi Bayezid ile mücadeleye girdi. Padişahın ölümü gizlenerek hayattaki iki oğluna da haber gönderildi.
Fakat Şehzade Cem'e giden haberci yarı yolda Bayezid'i padişah isteyen devlet görevlileri tarafından engellendi. Böylece daha erken haber alıp yola çıkan Bayezid, Amasya'dan hızla 9 günde İstanbul'a gelip 22 Mayıs 1481'de padişah ilan edildi.
Fakat buna karşılık kardeşi Cem pes etmemişti. O da Bursa'yı ele geçirerek adına hutbe okutup para kestirdi ve burada padişahlığını ilan etti. Bursa'da bastırılan ''Sultan Cem bin. Mehmed Han'' yazılı para.
Bu sırada abisiyle mektuplaşan Cem kendisi Anadolu topraklarını istiyor, II.Bayezid'in Rumeli'de padişah olmasını teklif ediyordu. İktidarın ortak tanımayacağında ısrarla bu teklifi reddeden Bayezid ilk savaşta kardeşini bozguna uğrattı.
Cem Sultan önce Konya'ya çekildi daha sonra da Memlükler'e sığınmak maksadıyla Mısır'a gitti. Buradan da Mekke'ye geçerek hac görevini yerine getirdi. 1482'de bir kez daha abisiyle savaşa girdiyse de tekrar yenilgiye uğradı ve bu sefer Rodos şövalyelerine sığındı.
Cem Sultan, Avrupa'dan alacağı destekle Rumeli tarafından bir akınla padişahlığı ele geçirmek düşüncesindeydi. Oysa Avrupa bu Osmanlı şehzadesini bir fidye aracı olarak görüyordu.
Cem'e destek vermemenin karşılığı olarak II.Bayezid'den çeşitli tavizler alınıyordu. Bir süre Fransa'da bulunan Cem Sultan daha sonra Roma'ya götürürdü. Kendisine bir köle gibi değil, prens gibi muamele ediliyordu.
Osmanlı üzerine yapılacak bir haçlı seferinin temsilcisi olarak kullanılmak istendiyse de o bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Napoli'ye götürülecekken 25 Şubat 1495 tarihinde yolda aniden hayatını kaybetti.
Cenazesi İtalya'da defnedildiyse de 1499'da geri getirilerek Bursa'daki türbesine konuldu. Cem Sultan gerek kendi döneminde gerek ise sonrasında Avrupa'da konu olmuş bir Osmanlı şehzadesiydi.
Portleri çizilip birçok tiyatro ve edebi esere konu oldu. Avrupa'da onu ''Zizim'' diye anarlardı. Farsça ve Türkçe divanı bulunan Şehzade Cem'in edebî yönü de fevkalade kuvvetliydi. İran edebiyatını gayet iyi bilir, şiirlerinde yalnızlık temasına değinirdi.
Kaynak: Twitter/tarihiiimerak