Fatih Sultan Mehmet'in, cenk alanlarındaki başarısı diplomaside de kendini gösteriyordu.
Onun döneminde çıkarılan Kanunname-i Ali Osman'da bir değişikliğe gidilmiş ve yapılan düzenlemeler arasında Fatih'ten önce sıklıkla uygulanan yemek kültürü de vardı.
Fatih'ten önceki hükümranlar, kendisine yakın bürokratlarla sofraya oturup yemek yiyordu.
BENİMLE KİMSE YEMEK YEMEYECEK
Fatih Sultan Mehmed Han, Kanunname-i Ali Osman'da açık açık kendisinden sonraki İmparator torunlarına şöyle hitap etti:
“Ve cenab-ı şerifim ile kimesne ta'am yimek kanûnum değildir. Meğerki ehl[ü] ıyalden ola. Ecdad-ı izamım vüzerasiyle yerler imiş. Ben ref' etmişimdir.”
Benimle kimse yemek yemeyecek (yemeklerimi yalnız yiyeceğim). Bundan ailem müstesnadır (hariçtir). Benden önceki padişahlar vezirleriyle yerlermiş. Ben bunu yasakladım.
FATİH SULTAN MEHMET YEMEĞİNİ NEDEN TEK BAŞINA YİYORDU?
Tarih alanında çalışmaları bulunan uzmanların birçoğu, hükümranların tek başına yemek yemelerini statülerinin bir nişanesi olarak göstermektedir.
Sultan II. Mehmed Han'ın tek başına yemek yemesinin ardında da kendisine en yakın bürokratlara verdiği bir mesaj bulunuyor.
İmparatorluğunun ilk yıllarında bürokratların devlet üzerindeki tesirini gören Fatih, tüm otoriteyi İmparatorda toplama niyetindeydi.
Bu sebeple hükümdarlar yemeğini tek başına yer, sadrazam ve vezirler kolay kolay İmparatora ulaşamayacakları görüşünü benimserdi.
Bir başka görüş ise, imparatorların yemek esnasında açığa çıkacak bir zayıflığını gizlemek istediğine yöneliktir.
Osmanlı'da padişahın artık vezirlerin dengi olmadığı, mutlak olarak hepsinden üstün olduğu ve padişahın tüzel kişilik kazandığı bambaşka bir sürecin başlamış olmasıdır. Fatih’in Divan-ı Hümayun toplantılarına katılmaktan vazgeçmesi de bununla alakalı.
Nitekim bir Divan toplantısına şikâyet için gelen bir vatandaş ‘Hanginiz padişahsınız?’ diye sormuş, bu tuhaf soru karşısında utanan vezirler artık padişahın orada olmaması gerektiğine karar vermişlerdi. Bir yemek esnasında da benzer bir durum yaşanabilir, bu da padişahın itibarını zedeleyebilirdi.
Cihana hükmeden, egemenliği altında yüzlerce millet barındıran, gücü sınırları aşan Devlet-i Aliyye döneminde, Padişahın ulaşılmaz olması gerektiği düşüncesi ağır basmaktaydı. Tek başına yemek yemek, hükümdarın zirvedeki tekil konumunu simgeliyordu.
Zaman zaman çatıştığı ve ters düştüğü vezirleriyle yemek yiyen Sultan’ın zehirlenme ihtimaline karşı yalnız yemek yemesi uygun görüldüğü de diğer önemli sebepler arasında. Fatih Sultan Mehmet Hanın getirdiği bu kanunla kendisine özel olan yemek merasimini sadece istediği kişilerle paylaşmış. Bu usul Fatih Sultan Mehmet’ten, Sultan Abdülaziz'e kadar bütün padişahların da hayatı boyunca tek başına yemek yedikleri yeni bir gelenek halini aldı.