Bizans İmparatoru 1. Leon (457-474) döneminde General Aspar tarafından 5,20 metre kalınlığında 5 tuğla ile 5 küçük taş dizisi şeklinde inşa ettirilen sarnıca, tarihinde ilk kez bilimsel bir müdahale yapılacak.
Gerçek derinliği 10 metre civarında olan sarnıç, 150 metreye 150 metrelik büyük bir alanı kaplıyor.
Tarihi sarnıcın, Fatih Belediyesince hazırlanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri 2020'de Anıtlar Kurulu tarafından onaylandı.
Demir iskelelerin kurulduğu sahada restorasyon çalışmalarına başlandı.
Fatih'te aynı sarnıçtan 2 tane daha var
Aspar Sarnıcı'na ilişkin bilgi veren sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, yapının ismini "Yavuz Sultan Selim Çukurbostanı" olarak söylemenin daha doğru olacağını dile getirdi.
Yılmaz, bu yapının bir sarnıç olduğunu ifade ederek, "Gayet büyük ve derin bir yapı. Şehrimizde bunlardan 3 tane var. Bir tanesi burası. Karagümrük'te futbol sahası olarak kullanılan bir tane var. Bir de Kocamustafapaşa'da çok güzel bir örneğimiz var. Büyük çukurluklar halinde karşımıza çıkıyor. Bu yapılarla ilgili genellikle kabul edilen bilgi, şehrin dışından şehre taşınan suyun biriktirildiği ve şehre dağıtıldığı şeklinde." diye konuştu.
Bu sarnıçların isimlerinin Bizans devrinden beri kaynaklarda geçtiğini, Aspar ve Aetios sarnıçlarının "Hangisi, hangisidir?" diye tartışmalı olduğunu aktaran Yılmaz, "Ama neticede muhtemelen Aspar Sarnıcı burası. Yavuz Sultan Selim Camisi'nin yanında olduğu için bugün onun ismiyle anıyoruz bu sarnıcı." dedi.
Yılmaz, bu sarnıcın taş ve tuğla sıralarıyla inşa edildiğini, içinin Bizans döneminde de tamamen boş olduğunu söyledi.
"Tarih boyunca hiç müdahale edilmemiş"
Bizans kaynaklarından edinilen bilgiye göre, dışarıdan şehre su getiren sistem 7. yüzyılın başlarında devre dışı kaldığı için bu sarnıçlara su gelmez olduğunu, dolayısıyla kuruduklarını aktaran Yılmaz, şöyle devam etti:
"Hatta burayı Bizans devrinde de Çukurbostan diye anıyorlarmış. Zemin, vaktiyle suyun getirdiği dolguyla dolduğu için burada ziraat ve bostancılık yapılıyormuş. 16. yüzyılda Osmanlılar da burada boş bir alanla karşılaşmış. Sarnıç içinde Katip Muslihiddin Mescidi inşa edilmiş ve onun etrafında bir mahalle oluşturulmuş. Hatta 20. yüzyılın başında çekilmiş fotoğraflardan görüyoruz ki bu mahalle duruyordu. Ahşap evlerin yer aldığı hoş bir Osmanlı mahallesi ve onu çevreleyen Bizans duvarları. Yaklaşık 5 metre kalınlığındaki duvarlar çok etkileyici. Tarih boyunca hiç müdahale edilmemiş. Ben bu süreçte çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Üç sarnıcın projeleri Fatih Belediyesi tarafından hazırlandı. Böylece rölöveleri, restitüsyonları ve restorasyon projeleri oldu. Bunlardan Yavuz Sultan Selim Cami'nin bitişiğindeki bu sarnıçta restorasyon uygulamaları başlayacak."
"Bu sarnıçların benzeri Akdeniz dünyasında pek yok"
Restorasyonun ardından sarnıcın İstanbullular için çok önemli bir çekim yeri olacağını dile getiren Yılmaz, bunların benzerinin Akdeniz dünyasında pek bulunmadığını, daha küçük boyutlu örneklerinin olduğunu kaydetti.
Yılmaz, İstanbul'un büyük bir şehir olması nedeniyle kentin su ihtiyacını karşılamanın önemli bir iş olduğuna değinerek, "Uzmanlar, birbiriyle yaşıt üç büyük sarnıcın inşasını anlamaya çalışıyor. Şimdilik bunlara su getiren ve şehre dağıtan sistemleri henüz görebilmiş değiliz. Gelecekte bunlar da belgelenirse bunları tanımak ve anlatmak çok daha başarılı olacak. İstanbul'u ziyaret eden misafirlerimizi de bu anıtlara getirmeliyiz. Çünkü bunlar, dünyada benzeri olmayan dev su hazneleri. Suyun insanlık tarihi boyunca ne kadar önemli olduğunu, uygarlığın gelişmesine nasıl katkı sağladığını anlamak ve İstanbul tarihini algılamak açısından bu mekanlar çok hoş." şeklinde konuştu.